Gördüğüm görüntü karşısında adeta kanım dondu. Mert’ in kandan görülmeyen yüzüyle midem bulandı. Hem şaşkın hem korkuyordum. Aynı anda bir sürü duygu hissediyordum.
Kağan Ali Çakır psikopattı.
İkisinin de bakışları bana döndü. Kağan Ali hâlâ sert ifadesiyle bana bakıyordu. Korkuyordum ondan hem de çok korkuyordum. Mert’ in hâlini görünce daha kötü oldum.
Kağan Ali kimden bahsediyordu. Ona dokunamazsın derken o kimdi.
Benim olma ihtimalim çok yüksekti. Ama bu yanlıştı, Kağan Ali’nin beni sevmesi imkansız gibi bir şeydi. Aklıma o gün geldi. Ablamı bırakıp bana sarılması, oda da yakınlaşmamız. Sürekli o gün benimle uğraşması, o görüntüler gözümün önüne geldiği zaman olumsuz anlamda kafa salladım.
Lütfen Kağan Ali beni sevmesin.
Kağan, Mert’ in elini ayakkabısıyla ezip bana doğru gelmeye başladı.
“ Lütfen” diye mırıldandım. Beni duymadı, bakışlarım Mert’ i bulunca baygın olduğunu gördüm. Kalbim acıyordu, Mert' i o şekilde görmek canımı yaktı. Hem de benim yüzümden olmuştu.
Bana yaklaştığı hissedince bir iki adım geriye gittim. Bakışların simsiyah gözlerini buldu. Avını yakalamak isteyen avcı gibi bakıyordu. Bakışları sertliğini koruyordu. Bana yaklaşmasıyla yine geriye doğru adımladım.
“ Lütfen gelme...” titreyen sesimle konuşamadım.
“ Korkma benden.” Kalın ve gür sesi sokakta yankı yaptı.
Başıma böyle bir şey geleceğini söyleseler güler geçerdim. Kağan Ali' bin şuan ki davranışı bana onu hatırlatıyordu. İkisinden de çok korkuyordum. Vücudumdaki titreme daha çok arttı.
Kaçmam gerekiyordu. İçimden üçe kadar sayıp koştum.
Hiç arkamı dönmeden hızlıca koşuyordum. Beni yakalarsa özgürlüğüm elimden alınacaktı. Adım sesleri geliyordu. Hiç umursamadım, arkamı dönmeden daha hızlı koştum. Diğer sokağa girdiğimde çıkmaz sokak olduğunu gördüm.
Yolun sonuna gelmiştim. Beni bırakmayacaktı, o psikopattı. Korkuyla arkamı döndüm. Bana bakıyordu. Bana doğru adımlayınca geriye doğru adımladım.
" Lütfen, yaklaşma uzak dur benden." titreyen sesimle beni bırakması için yalvarıyordum. Beni bırakmayacağı gözlerinden belli oluyordu.
Korkuyordum ondan, acımasız bakışlarıyla beni korkutuyordu.
" Seni bırakmak mı, sence böyle bir düşüncem mi var?" kalın tok sesiyle titredim. O takıntılı psikopattı.
Ben onunla yapamazdım. Korkuyordum, bir gün bana dokunmasından ya da beni dövmesinden çok korkuyordum.
Yavaş adımlarla bana yaklaşıyordu. Durması için elimi kaldırdım. " Lütfen yaklaşma!"
Benim korkmuş olduğumu umursamıyordu. Aramızda iki adım mesafe kalınca durdu.
" Yıllarca sana hasretken nasıl yaklaşma dersin." Aramızda kalan iki adım mesafeyi de kapatıp kollarımı tuttu. Bedenimi saran titremeyle hafif sıçradım.
" Lütfen Kağan Ali..."
" Ne lütfen Esra.”
“ Dokunma bana, korkuyorum.”
“ Yıllardır tenine sana hasretken nasıl dokunmam, korkma benden sen sadece benimsin.”
Ondan çok korkuyordum. Başımı olumsuz anlamda salladım. Bana eğilmiş bir şekilde kolumu tutuyordu. Vücudum bangır bangır titriyordu.
“ Uzak dur benden, bırak beni.”
Benim konuşmamla kafasını olumsuz anlamada sallayıp “ denemedim mi sanıyorsun, senden uzak durmayı kaç defa denedim olmadı, yapamadım.” Dediğinde kollarımı bırakması için elini tuttum. Elime bakıp kolumu bıraktı. Ellerimi tuttu, dudaklarına götürüp elimi öptü.
“ Elleri benden başka kimse öpemez. Sen bana aitsin. Bundan sonra hep benim yanımda olacaksın.”
“ Hayır, lütfen bırak beni. Korkuyorum, ablamla sevgilisin sen, onu seviyorsun.” konuştuğumda elimdeki elini yüzüme koydu.
“ Ablanı sevmiyorum, o sadece sana giden anahtardı. Ben sana aşığım.” Bu söyledikleri çok büyük yalandı. Beni seviyor olamazdı. Bu imkansızdı. Ben onun sevgisini istemiyordum. Ablamın bunları duymasını istemiyordum.
“ Lütfen Kağan abi abla--” konuşmamı bölüp sert sesiyle konuştu.
“ Abi demeyeceksin bana Esra’m. Sende beni seveceksin zamanla.”
Kafamı olumsuz anlamda salladım. “ Seni sevmeyeceğim.” dediğim de güldü.
“ Hem seveceksin, hem bana alışacaksın.”
Yüzüne tükürür gibi “ senin gibi bir psikopatı sevmem” diye konuştum.
Benim dediklerimi umursamıyordu. Yüz ifadesiyle bile belli ediyordu. Onun suyuna gitmek için tekrardan konuştum.
“ Lütfen Kağan Ali, bırak beni gideyim.” dediğim de kasıldı. İlk defa ismini abi kullanmadan söylemiştim. Bakışları gözlerimi buldu.
“ İsmin dudaklarına böyle daha çok yakıştı.” Gerçekten de delirecektim. Ben ne desem umursamıyordu. Gözlerine yalvarır gibi baktım.
“ Hiç öyle bakma bana, benimle geliyorsun. Artık senin yanın benim yanım.” Saçmalıyordu, kesinlikle bu bir saçmalıktı. Kolumdan tutup benim de kalkmamı sağladı. Ne yaparsam yapayım beni bırakmayacaktı.
Yine bir umutla konuştum.
“ Burası dağ başı değil. Beni yanında zorla tutamazsın. Polisi ararım.” Benim konuşmamla kahkaha attı. Cebinden telefonun çıkarıp bana verdi.
“ Ara, al telefonu da veriyorum.” Ona anlamsızca baktım. Yine de elinden telefonu alıp numarayı tuşladım. Tam arama yerine basacakken o konuştu.
“ Cümlem yarım kaldı güzelim, sevdiklerin diyorum zarar mı görsün istiyorsun.” telefonda olan bakışlarım onu buldu. Yapamazsın derecesine ona baktım.
“ Hayır yapamazsın.” dediğimde sadece güldü.
“ Deneyelim mi?” dehşetle ona baktım. Ben nasıl bir belaya bulaştım. Bu nasıl bir belaydı. Vücudumdaki titreme tekrardan yerini aldı. Korkuyla ona baktım.
Kolundan tutup “ lütfen bırak beni, ben seninle yapamam ,lutfen” yalvarıyordum. Benim ona yalvarmamı umursamıyordu. Sadece benim onunla gelmemi istiyordu. Ben ondan çok korkuyordum.
“ Biraz uzadı bu iş ” dediğinde anlamamıştım. Arkamdan gelen adım sesiyle arkamı dönecekken burnuma bastırılan şeyle bilincim kapandı.
----
Sallanıyordum, hareket eden bir şey sayesinde sallandığını hissediyordum.
Gözlerimi açtığımda başımın ağrısıyla ellerim başıma gitti. Ağrıdan inleyince en son olanlar aklıma geldi. Şuan bir arabanın içinde giriyordum. Karşıma bakınca simsiyah gözlerle karşılaştım. Bana bakıyordu.
Biraz daha iyi hissettigimi anlayınca oturduğum yerden hafif kalkıp yakasını tuttum.
“ Sen ne pislik bir adamsın. Ne yaptığını sanıyorsun. Zorla beni kaçırdın.” dediğim de önce ellerime sonra gözlerime baktı. Hâlâ sakın tavrı daha çok sinirimi bozdu.
“ İsteseydin kaçar mıydın benimle.” dediğinde elimi yakasından çekip yerime oturdum. Sinirle ona baktım. Benim bu halim onun tavrını hâlâ değiştirmedi.
“ Nereye götürüyorsun beni. Kaçmayacağımı mı düşünüyorsun. İlk fırsatta senden kaçacağım. ” Bu sefer sakın ifadesi gitti. Dik dik gözlerine baktım.
“ Sen benden gidemezsin.” Emin tavrıyla daha çok sinir oldum. Onu şurada tam şuan da boğmak istiyordum.
“ Çok emin konuşma.” öfkeyle konuştum. Daha sonra bakışlarım yolu buldu.
“ Nereye götürüyorsun beni. ” dediğimde
“ Şuan Ankara ya girdik,” dedi. İzmir den Ankara ya gelmiştik. Hiç bilmediğim bir şehire gelmiştim. Hem de psikopat bir adamla. Aklımdan geçenlerle daha çok korktum.
“ Ablam, yokluğumu anladığı zaman beni bulmak isteyecek,” dedim. Benim konuşmamla sesli kahkaha attı.
“ Ablan şuan beni bekliyor, senin ablam tam bir zavallı. Onu sevmeyen bir adam için kendini parçalıyor.” dediğinde bu sefee ben gülümsedim.
“ Ablamdan farkın ne? Sende aynı sekilde seni sevmeyen biri için kendini parçalıyorsun,” dedim.
Gözlerine de beliren ateş ikimizi de yaktı. Doğrular zoruna gitmiş olmalı ki, sinirle bana baktı.
“ Ben sakın birisi değilim. Benimle böyle konuşarak canını yakmamı istemezsin.” Beni dövecek miydi?
“ Bana vuracak mısın yoksa?”
“ Sana vurursam kendime vururum. Sana zarar verirsem kendime zarar veririm. Sana vurmak mı? Ben onu kastetmedim. En yakınlarından başlayarak canını yakarım.” O tam bir psikopattı.
“ Sen psikopatsın” dedim. Sadece bana baktı.
Uzun bir süre ne o konuştu ne de ben. Sadece arabanın sallantı sesiyle susmayan beynim sesiyle baş ettim. Bundan sonra beni ne bekleyecekti. Hiç bir şekilde bilmiyordum. Umarım ablam en kısa zaman da yokluğumu anlayıp beni bulur. Ablam bulmazsa bile diğer arkadaşlarım vardı. Ece ve Berk kesin şimdiden benim yokluğumu anlamışlardır.
Gün yeni doğmak üzeriydi. Onlar şuan uyuyor olmalıydı. En kısa zamanda beni bulmalarını istiyordum.
Araba durduğu zaman bakışlarım dışarıyı buldu. İki tane karşılıklı ev vardı. Ormanın içinde olan evin ürkütücü havası vardı.
Kağan Ali arabadan inince benim de inmem için elini uzattı. Eline bakıp kafamı salladım. Elini tutmadan arabadan indim. Bakışları sırtımda olduğunu hissediyordum. Yanıma gelince elimi tuttu.
Bırakması için elimi çekmeye çalıştım. Daha sıkı tutup yürümeye başladı. Beni da arkasından sürükledi.
“ Hoşgeldin evime” diyerek zile bastı. Bakışları bende olan adama baktım.
“ Hiç hoş gelmedim. En kısa zaman da geri gideceğim.” gözlerin de sinir kırıntıları dolaştı. Ama sessiz kalmayı tercih etti.
Kapıyı açan sarı saçlı bakımlı en fazla yirmi beş yaşlarındaki kız bize bakıp gülümsedi.
“ Hoşgeldiniz Kağan Ali Bey” diyerek bana da “ Hoşgeldiniz Esra Hanım ” dedi. İsmimi biliyordu. Kağan Ali söylemiş olmalıydı. Sadece kafamı salladım. Kağan Ali de aynı şekilde kafasını sallayıp elimi daha sıkı tutarak yine arkasından sürükledi beni.
Evdeki seslerin olduğu tarafa gidince okuldaki grubun çoğunun burada olduğunu gördüm. Mert hariç hepsi buradaydı. Konuşmaları yarıda kalan grup bize bakıyordu.
Hepsi şaşkın bir şekilde bana bakarken gerginlikle elimi tutan adamın elini sıktım. Bakışları bana dönüp “ sakin ol,” dedi.
Poyraz, “ hoşgeldin abi ” dediğinde diğerleri de aynısını dedi. Grupta tek olduğunu bildiğim Aslı nın yanında üç kız daha vardı. Biri bana öldürecekmiş gibi bakıyordu. Haydi başlıyoruz, burada da platonik olan biri daha çıktı. Hem de kağan Ali' ye.
Kağan Ali yle berabe onlara doğru adımladık.
Kağan Ali, “ Esra bir süre burada kalacak, kızlar Esra’ ya yardımcı olun,” dedi.
Kızlardan Aslı’ nın yanındaki sarışın kız ayağa kalkıp “ ben Derya,” dedi. Gülümsesiyle bende gülümsedim.
“ Esra,”dedim.
Derya, “ memnun oldum Esra, ” dediğinden ben de aynı şekil de dedim.
Kızıl saçlı kız “ Beril bende memnun oldum,” dedim. Aslı da ayağa kalkıp “ tanıyorsun zaten beni, dedi.
Yanındaki kız ayağa kalkmaya tenezzül etmemişti. Beyaz teniyle siyah saçı ve mavi gözüyle çok güzel bir kızdı.
Bana bakarak “ Başak, memnun oldum Esracım.” imasıyla kafamı salladım.
Kağan Ali elini omzuma koyup “ kızlarla iyi anlaşacağını düşünüyorum. Hem sana bir sürprizim var. ” dediğinde kafamı kaldırıp ona baktım.
Meraklı bakışlarımı gördüğünde “bekle birazdan gelir,” dedi.
“ Kim gelecek, yoksa ablam mı?” benim sorumla salak mısın bakışı attı. Ben merakla ona bakarken erkekler de kendini tanıtmaya başladı. Bora ve poyraz hariç diğerlerini bilmiyordum. Poyraz' ın bakışları bendeydi.
Cenk ve Serkan la da tanışmıştım. Erkekler diğer evde kalıyorlarmış kızlar da bu evde kalıyormuş. Arkada kalan evde ise Kağan Ali Çakır kalıyormuş. O evi görmemiştim. Ben burada kızlarla kalacakmışım. Ama kalmayacaktım. İlk fırsatta kaçacaktım.
Kağan Ali’ nin “ işte geldi” demesiyle arkamı döndüm.
Ece kocaman gülümsesiyle bana bakıyordu.
Ece’ nin burada ne işi vardı.