6. bölüm

1614 Words
Ablamın konuşmasıyla ona baktım. Ece de oturduğu yerden kalkıp yanımıza geldi. Ece, “ siz şimdi tekrardan sevgili mi oldunuz?” Ece benim soracağım soruyu sormuştu. Ablam tekrardan hevesli şekilde kafasını salladı. “ Evet, bugün Kağan Ali aradı ve tekrardan deneyelim dedi.” iki ay ne değişmişti. Ablamı sevmiyordu. Sevseydi en zor zamanında yanında olurdu. “ Abla sen ciddi misin?” “ Evet hiç olmadığım kadar ciddiyim. Ve annemin katilini bulmamız da yardımcı olacağını söyledi.” Kağan Ali Çakır bir bulmaca gibiydi. Ablamı tekrardan üzmesine dayanamazdım. Ablamı sevmediğini düşünüyordum. Seven kişi bu zamana kadar beklemezdi. “ Kendini çok kaptırma ablacım.” Ablam yanağımı sıkıp “ sen büyüdün de ablanı mü düşünüyorsun. Yerim seni bebeğim.” dediği zaman bende gülümsedim. Onun iyi olması benim için her şey önemliydi. “ Ben şimdi çıkıyorum. Sizde odamı dağıtmadan kendinize kıyafet seçiyorsunuz.” Ece' nin üzerini süzüp “ bu ne kılık, partiye böyle mi gideceksin. Sana da izin veriyorum. İstediğini giyebilirsin.” Ece ablamın konuşmasıyla boynuna sarılıp “ teşekkür ederim, Cansu ablam sen bir tanesin.” Ablam, “ beni bu kadar şımartmayın kızlar, hadi ben çıkıyorum. Size iyi eğlenceler.” diyerek çantasını da alıp çıktı. Arkasından sadece baktım. Umarım bir daha gözlerine hüzün uğramaz ablacım. Ece koluma girip “ hadi kızım, bu fırsatı değerlendirmemiz lazım.” beni çekiştirerek ablamın odasına soktu. Ablamın dolabını açıp ıslık çaldı. Elinde tuttuğu kırmızı elbiseye bakarak “ vayy be sen Cansu ablaya bak. Ne kadar da iddialı bir elbise.” Cansu' nun enerjisinden bende istiyordum. Yarım saatin sonucunda elbise seçebilmiştik. Daha doğrusu Ece bir türlü seçememişti. Ben sade kısa beyaz elbise seçmiştim. Sırt dekoltesi ne kadar rahatsız etse de Ece çok yakıştığını söylemişti. Abartıyı sevmezdim ama Ece benim yerime abartı aşığı olabilirdi. Ablamın en abartılı kırmızı kısa göğüs dekolteli elbisesini giymişti. Saç ve makyajı bu elbiseye uygun olmuştu. Ama benim saç ve makyajım bu elbiseye göre olmamıştı. Ece ablamın makyaj malzemelerinin olduğu dolabı açıp, içinden bir kaç malzeme alıp yanıma geldi. “ Bu saç ve makyaj olmamış. Hemen seni de güzelleştirelim.” Elindeki malzemeleri masanın üzerine koyup benim sandalye ye oturmamı bekledi. Ona bakıp “ sakın abartılı yapma, bozarım ” dedim. Bıkkın bir şekilde tamam dedi. Sandalye ye oturup kendimi Ece' nin ellerine bıraktım. On beş dakika geçmişti. Ve sonunda hazırdık. Tam istediğim gibi olmuştum. Aynadaki kişi tamamen baksa biriydi. Annem her zaman kendine değer veren kişiler bakım yapar, süslenir, derdi. Belki haklıydı belki de haksız ama şuan aynadaki gördüğüm kişi tamamen farklı bir şekilde duruyordu. Ece’ ye dönüp “ teşekkür ederim, çok güzel yapmışsın ” dedim. “ Eee sen güzel olduktan sonra her şey güzel oluyor hayatım. Merti bu gece büyüleyeceksin.” dediğinde utandım. “ Hemen de utanıyorsun, utan diye demedim. Gerçekleri söyledim.” Bende ona bakıp “ asıl Poyraz seni böyle görünce delirecek” dedim. İnatla “ delirsin” dedi. Bence Poyraz’ a haksızlık yapıyor gibi hissetmiştim. Ece ne kadar iyi hoş olsa da çok fevri hareketleri vardı. İlk zamanlar liseye başladığımızda anlaşamazdık. Şimdi kardeş gibi olduk. --- Okul da karnelerimizi aldık ve partinin olduğu yere gelmiştik. Bugün Mert'i görmemiştim. Ece ise Poyraz la beraberdi. Poyraz ne yapıp edip onu dinlemesini sağlamıştı. Sonrasında ise Ece benim yanıma gelip sonra anlatırım diyerek gitmişti. Berk le beraber takılıyorduk. Okuldaki herkes çok özenli ve güzel olmuşlardı. O gruptakiler ise yine toplu bir şekilde oturuyorlardı. Kafamı oraya çevirince grubun en tehlikeli üyesiyle göz göze geldim. Bakışları bendeydi, dalmış bir sekilde bana bakıyordu. Grubun en tehlikeli üyesi tabi ki de Bora ydı. Ablamın sevgilisinin yönettiği grubun bu okulda ne işi var diyordum. Çünkü yaşları bize göre oldukça büyüktü. Lise yaşı değil üniversiteyi bitirmiş olmalılardı. Bakışlarımı ondan çektim. Ama hâlâ bana baktığını hissediyordum. Tekrardan bakışlarım onu buldu hâlâ bana bakıyordu. Bu sefer elinde sigarası vardı. Sigarasını dudaklarına götürüp içine çekti. Bakışları gözlerime sabit bir şekilde dumanını bıraktı. Çok tuhaftı ve sessiz biriydi. Hiç bu zamana kadar bana baktığını hissetmemiştim. Bugün bana baktığını görmek beni şaşırtmıştı. Sessiz olsa dâhi çok tehlikeli olduğunu duymuştum. Kızlar ona ne kadar beğeniyle baksa da korkuyordu. Ondan bakışlarımı çektim. Berk dalmış bir şekilde içkisini içiyordu. Düşüncesiliydi o hep neşeli Berk gitmişti. Omzuna ellerimi koyup bana bakmasını sağladım. “ İyi misin sen? Düşünceli gördüm seni.” kafasını olumsuz anlamda salladı. “ Bilmiyorum Esra, bende nasıl olduğumu ne hissettiğimi bilmiyorum.” dediği zaman kendime kızdım. Biz ne kadar yakın olsakta bu aralar birbirimizden uzaklaşmıştık. “ Nasıl bilmiyorsun? Kız meselesi mi?” diye sorduğumda hafif acılı gülümsedi. “ Sevmiyor beni Esra, başkasını seviyor.” Berk birini seviyordu ve benim şimdi haberim oluyordu. “ Kim peki konuşmamı ister misin? ” Sesli bir sekilde güldü. “ Konuşacak mısın? Abla benim en yakın arkadaşım sana aşık mı diyeceksin?” Berk ablama aşıkmış. Şaşkın bakışlarımla kala kaladım. Berk bu zamana kadar ablama mı aşıkmış. “ Sen ablama mı aşıksın?” ses tonum şaşkındı. Benim sorumla gülümsedi. “ Ben ablana çok aşığım Esra. Konuşacak mısın onunla, diyecek misin en yakın dediğim kardeş dediğim çocuk sana aşık. Ablan beni kardeşi olarak görüyor.” Bu dediklerini beklemiyordum. Böyle bir şey beklemiyordum. Berk’ e üzüldüm. Aşık karşılık alamayacaktı. Yanında olduğumu hissetmesi için sarıldım. “ Ablam biliyor mu?” “ İki senedir biliyor. ” dediğinde daha ne kadar şaşıracaktım. Hiç anlamamıştım. “ Ben ne diyeceğimi bilmiyorum Berk. Ne desem mutlu olursun onu da bilmiyorum. Geçecek dersem senin için geçmeyecek olduğunu da biliyorum. İlk defa kelimelerim tükendi.” “ Eyvallah Esra. Bir şey demene gerek yok. Ben eve geçiyorum. Bunaldım burada.” “ Benim de gelmemi ister misin?” “ Kal sen burada, eğlenmene bak.” Aman ne eğlence. Hiç keyif almıyordum. “ Gidiyorum ben kendine dikkat et. Bir şey olduğu zaman hemen arıyorsun.” Kafamı olumlu anlamda salladım. Benden onay alınca gitti. Masa da yalnız kalmıştım. Telefonumdan saate bakınca dokuzu geçtiğini olduğunu gördüm. Elimdeki meyve suyunun pipetiyle oynarken masaya telefon konulduğunda pipette olan bakışlarım oraya gitti. Mert’ in gülümseyen suratıyla karşılaşınca ben de ona gülümsedim. “ Selam.” dediğin bende “ selam” dedim. Mert “ Gittiğini düşünmüştüm. Burada gördüğüme sevindim.” Sadece gülümsedim. Bakışları üzerimde oyalanınca yerimde heyecanla kıpırdandım. “ Çok güzel olmuşsun.” Utanarak “ teşekkür ederim” dedim. “ Rica ederim güzellik.” Ne oluyordu bana, onun gelmesiyle heyecanlanmıştım. “ Özledin mi beni?” sorusuyla ona baktım. “ Özlemiş olabilirim.” dememle sesli güldü. Bir kaç kızın bakışları bu masadaydı. Kıskançlıkla bakıyorlardı. Mert’ in gülümsemesi adeta bulaşıcı olabilirdi. Çünkü istemsizce bende gülümsedim. “ hım... Demek özlemiş olabilirsin.” flört ederek konuşması beni utandırıyordu. Kafamı olumlu anlamada salladım. “ Utanınca güzel olduğunu söylemiş miydim?” Bu şekilde konuşarak daha çok utandırıyordu. “ Lütfen böyle konuşma, utanıyorum işte.” konuşmamla tekrardan gülümsedi. “ Utanmam hoşuma gidiyor.” Yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Konuşamadım benim bu halimden zevk alıyordu. “ Tamam tamam daha çok utandırmak istesem de susuyorum.” dediğinde gülümsedim. “ Gelirken pamuk şekerci gördüm. Sever misin yemeye gidelim mi?” Pamuk şeker en son babam ölmeden önce yemiştim. Uzun zamandır yemiyordum. Hoşlandığım adamın pamuk şeker yeme teklifi mutlu etmişti. Olumlu anlamada kafamı sallayıp “ olur ” dedim. Benim cevabımla masadan telefonunu alıp elini tuttmam için elini uzattı. Avuç içlerim terlemişti. Avuç içlerimi elbisenin eteğine silip elini tuttum. Daha çok gülümsedi. Elimi dudaklarına götürüp öptü. Kalbim çok hızlı atıyordu. İlk defa böyle bir şey yaşıyordum. “ O zaman küçük hanımı pamuk şeker yemeye götürelim ” dediğinde aklıma Kağan Ali geldi. O gün ben kızdıkça küçük hanım demişti. Onu düşündükçe huzursuz hissettim. Ablamla acaba şuan barışmışlar mıydı? Umarım ablamı üzmez. Beynimdeki düşünceleri boşverip kendimi şu âna bıraktım. Ellerimi sımsıkı tutup beraber yürüdük. Son kez arkamı döndüğümde yine Bora nın bakışlarıyla karşı karşıya kaldım. Olumsuz anlamda kafasını sallayıp önüne döndü. Onun sürekli bizde olan bakışları rahatsız etmişti. Tam çıkacakken grubun tek kız üyesi Aslı önümüzü kesti. Bana bakıp daha sonra Mert’ e baktı. Ellerimize bakıp alaylı gülümsedi. “ Çok yanlış yoldasın Mert” diyerek yanımızdan ayrıldı. Ben ne demek istediğini anlamamıştım. “ Ne demek istedi? ” diye sorunca Mert’ in öfkeli bakışları bana çıkınca düzeldi. “ Saçmalıyor, hadi gidelim.” Elimi sımsıkı tutup yolda yürümeye başladık. Hava hafif hafif esiyordu. Yaz tamamiyle gelmişti. Ara sokağa girince çocukların koşuşturması balkonda veya sokakta oturan kadınların konuşmaları güzel hissetirmişti. Mert yanımızdan geçen gül satan ablayı durdu. Ona baktım. Ne yapıyordu. Kırmızı güllerden alıp yanıma geldi. “ İlk güllerin benden olsun” dediğinde heyecanla gülümsedim. Kısık sesle “ teşekkür ederim ” dedim. “ Rica ederim güzelim ” Güzelim kelimesiyle kalbimin hızı arttı. Elimi tekrardan tutup karşıdaki pamuk şeker amca ya doğru adımladık. Pamuk şekerlerimizi aldığımızda ona tekrardan teşekkür ettim. “ Teşekkür etmeni istemiyorum güzelim. Benimle olduğun sürece bunlara alışmanı istiyorum. ” Onunla olduğum sürece. İlk defa bu kadar huzurlu ve mutlu hissediyordum. Hayat bana ilk defa gülmüştü. Ya da ben öyle sanıyordum. Mert elindeki telefona kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Huzursuz olmuştu. Bana bakıp yüzümü ellerinin arasına aldı. “ Arkadaşım buradaymış beni görmüş ona selam verip geleyim. Sen burada bekle tamam mı güzelim. ” dediğin kafamı olumlu anlamda salladım. Gülümseyip yanağımdan öpüp ara sokağa girdi. İçimi huzursuz olmuştu. Onun tedirgin hâli beni de tedirgin etmişti. Arkadaşı onu görmüş olsaydı o gelirdi yanına. Mert benden bir şey mi saklıyordu acaba. Huzursuzlukla bekledim. Neredyse on beş dakika geçmişti. Ama hâlâ Mert gelmemişti. İçimi kaplayan huzursuzluk benimde onun arkasından gitmemi söylüyordu. Kararsızlıkla bekledim. Gitmek istiyordum, Mert beni bu kadar bekletmezdi. Tekin biri olmadığını biliyordum. Korkuyla başına bir şey geldiğini düşündüm. Adımlarım onun olduğu yere gitti. Uzaktan gelen seslerle onunorada olacağını düşündüm. Sesler hâlâ net gelmiyordu. Sesler ne gelmeye başlamıştı. Duyduğum sesle dönüp kaldım. “ Sana ondan uzak dur demiştim. ” Vurma sesiyle titredim. “ Sen ne yaptın. Ellerini tutup öptün. Lan ben seni gebertmez miyim? O benim ondan uzak duracaksın. Yoksa öldürürüm seni. ” duyduklarımla kasıldım. Vücudum titriyordu. Bir daha vurma sesiyle onun sesini duydum. “ Geberteceğim seni şerefsiz!!” tekrardan vurma sesiyle ara sokağa girdim. Gördüğüm görüntü kanımın donmasını sağlamıştı. Kağan Ali Çakır, Mert’ i dövüyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD