Elimden alınan telefonla, alan kişiye baktım. Beklemediğim kişiyle şaşırdım. Onun da Kağan Ali’ y çalışan biri olduğunu unutmuştum.
Derya elimden aldığı telefonla, telefonu kapattı. Ben ona bakarken o olumsuz anlamda kafasını salladı.
“ Bunu yapmamalısın, eğer Kağan abi duyarsa hiç iyi şeyler olmaz,” dedi.
Kolumdan tuttu. Ablamı ne kadar çok özlediğimi farkettim. Ağlamaya başladım. Derya direk bana sarıldı. İçeriye giren Başak ve Ece bize baktılar. Ece benim ağladığımı görünce yanıma geldi.
“ Ne oldu iyi misin? Neden ağlıyorsun güzelim?” diye sorunca konuşmak istemedim. Başak Derya nın elinde kendi telefonunu görünce elinden telefonu alıp karşıma geçti.
“ Sen ne işler karıştırıyorsun. Benim telefonumla ne yaptın? Kim aradın?” Bağırarak konuşmasıyla içeri bir kaç kişi daha girdi. Kim olduklarına bakmadım. Telefonunu açan kıza baktım.
“ Vayy sürtük, kaçmaya çalışıyorsun.” Söylediği kelimeyle sinirlerim tavan yaptı. Karşısına geçip “ söylediğin kelimeye dikkat et,” dedim. Kahkaha atarak güldü. Bunların hepsinin psikolojik tedaviye ihtiyacı vardı.
“ Etmezsem ne yaparsın sürtükçük.” konuşmasıyla susması bir oldu. Saçlarını çekip yüzüne tokat attım. Tırnaklarımı yüzüne geçirdim. “ Seni gebertirim, sen kimsin de bana öyle itham da bulunuyorsun,” dedim.
Ece, beni ondan çekince onu da ittim. “ Dokunma bana!!” diye bağırarak mutfaktan çıktım.
Sinirle dış kapıyı açıp evden çıktım. Karşımda duran iki koruma bana bakıp kafalarını eğdi. Arkadaki evin ziline bastım. Kapıyı sarışın kız açtı. “ Hoşgeldin efendim” dediğinde onu da umursamadan eve girdim. Üst kata çıkıp onun odasına girdim.
Yatağına uzanıp aptal kızın sözlerini hatırlayınca ağladım. Ben aciz biriydim. Hepsi o adamın yüzündendi. Beni bu hâlâ sokan oydu.
Kafamı yastığa koyunca onun kokusunu aldım. Daha saniye demeden sinirlendiğim adamın yaptığındaki kokusu bütün sinirimi almıştı. Kağan Ali kesinlikle herkesi etkisi altına alabilen biriydi. Kendime itiraf ettim.
Ben git gide Kağan Ali ye kapılıyordum.
Gözlerimi kapatıp bunları düşünmek istemdim.
Hışır hışır gelen seslerden rahatsız olduğum için gözlerimi açtım. Uyuyup kalmıştım. Etraf karanlıktı. Karşımdaki gölge Kağan Ali nin gölgesiydi. Üzerini değistiren adama baktım. Hâlâ rüyamdaki seviştiğim sahneleri hatırlıyordum. Bu adam beni kaçırdığından bu yana görmüyordum.
Arkasını dönen adamla hızlıca gözlerimi kapattım. Ne yapacağını merak etmiştim. Yanıma yatmaya kalkışırsa bu odadan giderdim.
Yatağın diğer tarafına uzanan adamın bakışları sırtımdaydı.
Belime sarılınca gerildim.
“ Uyumadığını biliyorum güzelim.” dedi. Nefesi kulağımı delip geçmişti. Ensemde hissettiğim nefesi beni daha çok gerdi. Beklemediğim bir şey yaptı. Enseme öpüp dudaklarının arasına aldı. Heyecandan terlemeye başladım. Bu hareketi rahatsız etmek yerine heyecan vermişti.
“ Dönmeyecek misin bana?” Ensemi üfledi. Vücudum titredi. Bu adamın etkisi bana karşı çok büyüktü.
Hâlâ uyuyormuş gibi yaptım. Uyulmadığımı bildiği halde yine ensemi öptü. Rahatsız olmuyordum ama yanlıştı. Ona karşı döndüğüm zaman çok yakındık. Burnumuz birbirine değecek gibiydi.
Karanlıktan dolayı parlayan kahve gözleri beni içine çekiyordu. Etkisi büyük olan adamın yüzünü inceledim. Kaşları çatık değildi. Güzel burnu vardı biraz kemerli olmasına rağmen güzeldi. Yanağının yanındaki ben gülümseyince gamzelerine gömülüyordu. Dudakları bir çok kızı kıskandıracak derecede güzel ve renkliydi. Ben ona bakarken gözlerine baktım. O da beni inceliyordu. İlk defa bu adama karşı bu kadar yakındım. İlk defa bu kadar inceliyordum. Beni etkisi altına almıştı.
Bu gerçekle yataktan uzanır pozisyondan çıktım. Bakışları gözlerimi bulunca o da aynı şekilde sırtını yatağa yaslamıştı. Yanımdaki olan heyecan veriyordu. Bu kadar çabuk ondan etkilenmiş olmama kızıyordum. Mert ten hoşlansam da ona karşı bu kadar etkilenmedim.
Ben yine de bunun yanlış olduğunu düşündüğüm için yataktan kalkacaktım.
Tam yataktan kalkacakken bileğimi tuttu. Ona baktım.
“ Başak’ ı dönmüşsün. Neler oldu?” Onun duymayacağını düşünmek bile hataydı. Belki de Başak ona başka bir şekilde anlattı.
“ Sana bunu kim söyledi?” Diye sorunca bakışları dudağım da olan adam bana baktı.
“ Başak geldi yanıma, bir kaç bir şey söyledi. Doğru mu?” Ne söylemişti? Ablamı aradığımı söylemiş miydi?
“ Ne söyledi?” Sorusuna soruyla karşılık verdim.
“ Sen soruma cevap ver Esra. Doğru mu?” Baskılayıcı sesiyle gözlerine baktım. Daha bir kaç dakika öncesindeki yumuşak bakışları değişmişti.
“ Doğru ” dedim. Benim söylediğimle çenesini sıktı. Kafasını sallayıp bana baktı.
“ Doğru demek.” benim söylediğimi kendisine tekrardan söyledi.
“ Evet doğru.” Onu tekrardan onaylamamla yüz ifadesi tamamıyla değişti. Bakışları karardı. Benim bileğimdeki eliyle kendisine çekti.
Kafam gövdesine çarptı. Hızlı hızlı nefes alışverişlerim göğüsünü delip geçiyordu.
“ Benden gidemeyeceğini daha öğrenemedin mi sen?” Sorduğu soruya kendisi cevap verdi. “ Öğrenememişsin, ama öğreneceksin.” dediğinde kafamı kaldırdı. Korkuyla gözlerine baktım. Konuşamadım, ben bu adamdan ne olursa olsun korkuyordum.
“ Bunun cezası olmalı.” dediğinde kafamı hızlıca olumsuz anlamda salladım. “ Ne cezası ” fısıldadım.
“ Senin benden gidemeyeceğin ve bir daha böyle bir hata yapamacağın bir ceza olmalı ” dediğinde gözümden yaşlar aktı.
Eline aldığı telefonla ona baktım. Ne yapacaktı. Ben ona korkuyla bakarken o saçlarımı öptü. Bu adam psikopattı. Ona karşı etkilendiğim için kendime kızdım
“ Kimi arıyorsun?” diye sordum. Ama cevap vermedi. Telefondaki kişi açınca onunla konuştu.
“ Tam şuan nerede?” diye sordu karşı tarafa. Ben ona korkuyla bakıyordum. Gözümden yaşlar akıyordu.
Karşı tarafı dinleyip “ Ben sizi arayınca halledin.” dediğinde bana baktı. Benim ağladığımı görünce gözümdeki yaşı sildi.
Bir anda beni kucağına alınca bağırdım. “ Napıyorsun sen?”
Sorumu tekrardan duymazdan geldi. Aşağıya kadar beni kucağında taşıdı. Ben şaşkınlıkla kıpkırmızı yüzümle ona baktım. Arada debelenip durdum. Bana mısın demedi. “ Bırak beni ” diye bağırdım. Ne yapsam umursamdan beni kucağında götürdü.
Koltuğa oturmamı sağlayınca kendisi de benimle beraber oturup koltuğun yanındaki televizyon kumandasını aldı.
“ Ne yapmaya çalışıyorsun?” benim sorumla konuşmadı. Aksine sorduğum sorunun cevabı yerine başka bir şey söyledi. “ Bir daha benden kaçamayacağını öğrenmiş olacaksın.”
“ Ben senden kaçmadım,” dedim.
Kafasını olumsuz anlamda sallayıp “ bugün ablanı aramayacaktın.” Sinirle koltuktan kalkıp bağırdım.
“ Beni yanında esir tutamazsın!!”
“ Seni yanımda esir tutarım. Sana zarar görmeyecekse yanımda esir olacaksın.”
“ Ne demek istiyorsun. Kim bana zarar verebilir. Senden başka kimse bana zarar vermez.” Kızgınlıkla söylediklerim onu kırmıştı. Bakışları değişmişti. Ama hemen kendini toparladı. Eskiyi hatırlayınca onun bana verdiği zararı kimse veremezdi. Yoksa o beni bulmuş muydu?
“ Ablan mı, arkadaşın mı?” Sorduğu soruyla ona baktım. Televizyonu açmış ve iki tane bir yere bağlamıştı. Televizyona bakınca karşımda ablam ve Berk i gördüm.
Ellerimi dudaklarıma götürdüm. Şaşkınlıkla televizyonun ekranına baktım.
“ Onlara zarar mı vereceksin?” diye sordum. Bana baktı. Bir şey söylemedi.
“ Onlara zarar verip vermemek senin elinde.” dediğinde ağlamaya başladım. Beni sevdiğine artık tamamen inanmıyordum. Ağlamam şiddetlenince kolumdan tutup yanına oturmamı sağladı.
“ Bana, bunu neden yapıyorsun ” Hıçkırarak konusmamla saçlarımı yüzümden çekti.
“ Sen acı çekerken ben çekmiyor muyum sanıyorsun. Ben daha çok acı çekiyorum. İkimizin acı çekip çekmemesi senin elinde.”
“ Lütfen onlara zarar verme ” dedim.
“ Bunu hak ettin.” dediğin hemen ona döndüm. “ Onlara değil bana zarar ver. Onların suçu yok.”
Bana salak mısın bakışı attı. “ Sana zarar vermem.” dediğinde “ bu şekilde daha çok zarar veriyorsun ” dedim.
Ben ona yalvararak baktım. Ama o umursamadı. Son kez ellerini tuttum. Bakışları ellerimize kaydı. Daha sonra gözlerime baktı. Kıpkırmızı olmuş gözlerimle ona bakıyordum.
“ Lütfen, bir daha böyle bir şey olmayacak. Kaçmayı denemeyeceğim.”
Bakışları hâlâ gözlerimde olan adam çok derin bakıyordu.
“ Olmayacak mı?” kafamı olumlu anlamda salladım.
“ Tek şartla onlara zarar vermem.” dediğinde ona baktım
“ Nedir?” diye sorunca bakışları değişti. Dudaklarıma baktı. Aklıma gelen şeyle titredim.
“ Öp beni.”