Genç adam apartmandan içeri girerken hâlâ kafasında dün gecenin izleri dönüp duruyordu. Aslında bu konu hakkında düşünmek istemiyor ancak merak etmekten de kendini alıkoyamıyordu. Dilem neden böyleydi? Ne yaşamıştı da yalanı bile umursamayacak kadar hissizleşmişti? Ya da neden böyle davranıyordu? Sanki her şeye mahkûm edilmiş, dili kesilmiş gibi… Bu düşünceyle istemsizce ürperdi. Onun kendini böyle gördüğünü düşünmek bile genç adamı inanılmaz derecede rahatsız ediyordu. Ve düşündükçe aklına gelen şeyler vicdanını sızlatıyordu. Bu iddia işine girmekle büyük ölçüde hata etmişti, bunun gayet farkındaydı. Dün gece ailesinin gerçekleri öğrenme ihtimaline karşı duyduğu korku onu kendine getirmişti. Dilem’i bu işe karıştırmamalıydı, böyle bir iddiaya girmemeliydi. Kendisi zaten ne hissettiğini

