ZEYNEP Ellerim acıyordu ama yüreğimdeki acı zavallı bedenimi felç edecek kadar çoktu. Gözyaşlarım kurumuş ölü gibi annemin dağılan kanlar içinde kalan yüzüne bakıyordum. Omuzlarım düşmüş yorgun bir halde bayılan annemin üstünde moraran yüzündeki şişliklerde gözlerimi dolaştırdım. Onun kızıydım! Onun gibi ucuz heveslerin peşinde koşmuştum! Onun gibi aldatmıştım! Ellerimi saçlarıma atarak koparırcasına çekiştirdim. Kuruyan pınarlarım dakikalarca ağlamamış gibi yine hızla doldu yaktı. Göğsümdeki yangını bağırışlarıma döktüm. “Neden?! Neden böylesin? Neden bizi doğurdun? Haa? Neden bizi doğurdun? Biz senin karnına düştüğümüz gün zaten cehennem ateşine atıldık. Bile bile niye bizi doğurdun? Allah’ın cezası fahişelik yaparken bizi niye doğurdun? Bizi niye kirlettin? Biz senin yüzünden yaşayamıyo

