“Çok mu zengin bu piç?” diye kendimi tutamayıp sordum. Şakaklarımdaki damarların zonkladığını hissetmeye başlamış göğsümdeki ateş gittikçe katlanıyor sabrımı tüketiyordu. Menekşe başını kaldırıp kırgın bakışlarını yüzüme çıkardı. Yutkunup çenemi hafifçe indirdim. Bu kez gardımı indirip masum bakışlarına kanmayacaktım. Kanmamalıydım. Menekşe mahsun bakışlarıyla karşımda küçülse de geri adım atmadım. Atarsam daha fena patlardım çünkü. “Kafamı karıştırıyorsun Barzan. Bu öğlene kadar gördüğüm adamla şimdi gördüğüm adam bir değil. Eleştirirdin ama kırmazdın.” dedi ince kaşlarını kırıp. Üzüntüsü ve kırgınlığı içimi yaktı ama en çok beni bu kadar çabuk tanıması canımı sıkıyordu. Minik çenesi rüzgarda dalında salınan sarı bir yaprak titredi. “Benim umurumda mı sanıyorsun onun parası?

