BARZAN “Nasıl?” dedi yaşlı ve umut etmeyi çoktan unutmuş menekşe gözleri titrerken. Zeynep gibi kalbini çelik zırhlarla saran çok az kadın vardı. Paramla ne gözlerini boyayabilirdim ne de çekiciliğimle elde edebilirdim. Nadiren gördüğüm güzelliğe bakarken başımı ağır ağır salladım. Bedenine ulaşmam için kalbinin içinden geçmek zorundaydım. Yoksa içimdeki ateş soğumayacaktı. Dilek çocuğunu doğurmadan bu nadide güzellik benim çocuğuma hamile kalmalıydı. O yüzden yumuşak ve hassas kalbine ilk adımımı attım. “Benim gözümden dünyaya bakmayı öğretebilirim. Dünya bana o kadar küçük kaygısız geliyor ki hiçbir şey umurumda değil. Sana bunu nasıl yaptığımı gösterebilirim.” dedim bir elimi arkasındaki duvara yaslayıp göğsüme gelen boyuyla iyice yok olan menekşenin tereddütle kıpırdayan men

