1.Bölüm Hem dilsiz hem sağır..

753 Words
Yazarın anlatımı.... Afran BEDİRXAN... Sert aldığı soluk sesi doğaya karışıp duman şeklinde havaya karışırken buz gibi havada gözlerinin içi yanıyordu öfkeden. Araba hızlı bir şekilde çiftlik yolunda ilerliyordu. Bütün aşiret hatta bütün Mardin Esila'nın kaçış haberiyle çalkalanıyordu. Nasıl böyle bir hata yapabilirdi kardeşi. Üstelik kim olduğu, ne olduğu belli olmayan bir adamla kaçması. Olacak şey değildi. Olacakları bilmiyormuş gibi, nasıl böyle bir salakça bir hareket yapardı. Duran arabadan heybetli vücudunu dışarı atıp, keskin gözlerini etrafta gezdirdi. Eli yumruk olmuş, sert bakışları korkucu bakıyordu. Öyle ki şimdi aşiret kardeşi için ölüm hükmü bile verebilirdi. Esila, Afran'a babasının emanetiydi. Şimdi bu işten ona zarar gelmeden nasıl kurtarırdı. Neden abisine söylemek yerine böyle bir hata yapmıştı? Bu soruları onu bulunca soracaktı. Ancak şimdi kaçtığı adam kim, önce onu öğrenmeliydi. Çiftliğin önüne sıra sıra duran arabalardan inen aşiretin ağasını gören çiftlik çalışanları hızla Afran'ın yanına koştu. Esila dün güya biraz çiftlikte kalmak istediğini söylemişti. Afran kafasını dağıtır düşüncesiyle tamam demişti. Ancak nereden bilirdi kardeşinin bu denli aptallık yapacağını. "Ağam buyur, hoş geldin." diyerek el pençe duran çifliğin kahyasına sert bir bakış atınca adam Afran'ın bakışıyla boynunu biraz daha yere eğdi. Bakışları korkutucu, iç ürperticiydi. Adam biliyordu Afran'ın bütün çiftlikte bulunan herkesi yakıp yıkacaktı. "Anlat..!" dedi sertçe adama bakarak. Adam duyduğu sert ve öfkeli sesi duyar duymaz biraz daha büküldü. Ağası normal zamanda bile ateş olup yakardı ama şimdi öfkesi ateşe değmiş ok gibiydi. "Ben bir şey görmemişim ağam. Özkan'la kaçmış dediler." "Kim bu Özkan?" Çiftlikte bütün çalışanlar dışarı dökülmüş. Film izler gibi izliyorlardı. İnanılır gibi değildi. Koskoca BEDİRHAN aşiretinin hanımı. Küçük bir köyde yaşayan ayyaş bir adamın oğluyla kaçmıştı. Onca malın mülkü bırakıp beş kuruş parası olmayan, daha doğru düzgün çalışmayı bile bilmeyen adamla kaçması insanlarda büyük bir merak oluşturmuştu. "Özkan UZUN ağam. Hatta bacısı burada mutfakta çalışır. Hayvanların bakımına yardım eder bizim hanıma." "Nerede bunun evi?" "Yakındaki köyde otururlar ağam. Götüreyim ben." Afran kafasını sinirle etrafta gezdirdi. "Tamam gidelim!" diyerek sert adımla indiği arabaya geri bindi. Sinirden dişleri kırılacak gibi kendini sıktıkça sıkıyordu. İçindeki arabaya yerleşen çiftliğin kahyasının tarifi ile onu takip ediyorlardı. Çok geçmeden vardıkları yıkık dökük harebe evle Afran daha çok şaşırıp ayakta bike zor duran eve uzun uzun baktı. "Burası mı?" "Evet ağam." dedi adam. Elleri hala önünde bağlı başı yerdeydi. Afran'ın yüzüne bile bakmaya korkan adam "evet" kelimesini bile zar zor söylemişti. "İçerde kim varsa girin alın..!" Üç adam yıkılmak üzere olan eve dalıp çok geçmeden her halinden küçük olduğu belli bir kız çocuğu ile geldi. "Bu kızdan başka kimse yoktur ağam." Afran, harebeden çıkardıkları kızı iyice süzdü. Çiçekli basma elbisesi üzerinde iki beden bol gelmiş. Yüzü görünmese arkadan elli yaşında kadın gibi görünürdü. Kız büyük kehribar rengi gözlerini korku ve endişeli bir şekilde etrafını sarmış adamlarda tutarken. Anlamsız bakıyordu. Afran sert ettığı iki adımla küçük kızın yanına varıp adamların iki kanadını kavradığı kızın boğazına yapışarak sertçe bağırdı. "SÖYLE LAN...! SEN ÖZKEN'IN NESİ OLUYORSUN...!" Xezal(Ceylan) boğazına yapışan adama boş bakışlarla bakıyordu. Daha ne olduğunu bile bilmiyordu. Abisinin Esila hanımla kaçtığını öğrenmiş sabahın erken saatlerinde eve gelmişti. Abisi nasıl böyle bir şey yapmaya cesaret ederdi. Xezal(Ceylan)"nın kazandığı parayı elinden alır, çalışmaya bile uğraşmayan boş gezen bir adamdı. Ya babası, babasıda ayyaşın teki. Sadece parası bittiğinde Xezal(Ceylan)'ı ziyarete gelirdi. Xezal(Ceylan) aynı korku ve boş bakışla bakmaya devam edince Afran avcunun içindeki küçük kızı boş bir çuval gibi yere fırlatıp tekrar bağırdı. "KONUŞSANA LANNN..!" Xezal(Ceylan) yere düşen bedenin acısıyla yerde korkudan toparlandı. Afran bu defa yerde sadece ağlayan kıza yaklaşıp sert bir şekilde saçlarını tutarak bu sefer daha bir sert bağırdı. "SANA SORU SORDUM... BEN SORU SORUNCA CEVAP VERECEKSİN..!" Xezal(Ceylan) korku ve çaresiz bir şekilde ağlıyordu. "Özkan'ın kız kardeşidir ağam." Afran öfkeli gözlerini Xezal(Ceylan)'ın saçlarını geriye doğru çekip tıslar gibi tekrar sordu. "Söyle lan..! Abin nerede..?" Afran sorduğu sorulara cevap almak yerine elinin altında korkudan tir tir titreyip ağlayan kızla daha çok sinirlenip kıza konuşarak sertçe tokat attı. "Konuş dedim lan.. o şerefsizin yerini söyleyeceksin....!" Xezal(Ceylan) yediği tokatın acısıyla bedeni yere doğru düşerken ağlaması ve korkusu daha çok artmıştı. Bilmiyordu ki o hiç bir şey. Bu ağaya kendini nasıl anlatırdı şimdi. Afran hâlâ susup ağlayan kızın kolundan kırmak ister gibi tutarak ayağa kaldırdı. "Sana konuş dedim. Yoksa seni şurada öldürür, bu harabeye seni gömerim...!" Xezal(Ceylan) acıyla sadece kafasını iki yana sallıyor, bir yandan hıçkırıkla ağlıyordu. "Sana konuş dedim." diye yeniden dişlerinin arasında tıslarken arkadan ona seslenip bir yandan koşan kadınla robot gibi arkasını döndü. "DUYMAZ AĞAM, ETME.. VURMA GARİBE... !" Kadın ağlaya ağlaya ağasına yaklaşırken sesini bile çıkarmayan kocasına sert bir şekilde bakıp acı çeker gibi konuşmaya devam etti. "Hem dilsiz, hem sağırdır... ! "
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD