Yazarın anlatımı...
Afran kayın babasının uygun bir koca bulunur kelimesini pek beğenmemişti. Ancak şu durumda başka çareside yok gibi gözüküyordu. Kardeşi yaşasın diye suçu olmayan bir kızı tanımadığı bir adamla evlendirmek pek onun istiyeceği bir şey değildi. Ancak bu coğrafyada sevmek sevilmek haramdı. Düzeni pek sevmesede bu zamana kadar hepsi alıştıkları törenin kurbanı olmuştu. Karşı çıksan, tam tersini yapsan zarardan başka bir şey getirmezdi insana.
Afran arkası dönük, yerde ağlayan kıza bakarak seslendi.
"Hacer hanım... !"
"Buyur ağam."
"Kızı götür, üstünü başını temizle. Karnını doyur."
"Başım üstüne ağam."
Hacer hanım, kızın kolundan tutup çalışanların yattığı odalara doğru götürdü.
Dicle, kısık gözlerini dikkatle Afran'ın ne yapacağına dikmiş. Olan biteni büyük merakla izliyordu. Yanına birinin yanaştığını ayak sesinden anlayıp yan tarafına döndü.
"Gene kurtuldu ölmekten Esila cadısı...!"
Annesi durumdan pek hoşnut değildi. Aslında Esila ağa kızıydı, kaçtığı adam köylü, kapılarında maraba bile olmayacak cahil bir köylüydü. Afran adamı öldürüse namus der çıkardı işin içinden. Adamın ardında Afran'a dert olacak güçlü bir aşiret yoktu. Ancak tüm aşiret duymuştu Esila'nın kendi isteğiyle kaçtığını. Afran'ın başını çok ağrıtırlardı. Dicle kendi içinde düşünürken annesi, Evin hanım sinirli olduğu belli tekrar söylendi.
"Kim alacak bu dilsiz, engelli kızı?"
"Dedi ya babam, uygun bulunurmuş."
Evin hanım sinirle kocasına baktı. Kıza bakışları hoşuna gitmemişti. İnşallah, bu kız başımıza bela olmaz diye iç geçirdi. Evin hanım için olan bitenden daha önemli bir şey vardı. Afran ağadan bir döl...
"Sekiz ay olmuştur Dicle. Nerede bu döl?"
Dicle, annesinin bir an da konuyu ona getirmesine şaşırtsada her ay alışmıştı bu soruya. Şimdi kocamı gördüğüm mü var, dese Evin hanımı iyi biliyordu.
"Olur elbet daye. Daha bir yıl bile olmadı evleneli."
"Ben bilmem ayı yılı Dicle..!"
Ah bu annesi, insanın halinden derdinden anlamazdı. Evin hanım ve hesapları. Çıkarları için kendi öz yeğenine bile acımıyordu kadın. Dilruba hanımı nasıl kıskandığını iyi biliyordu. Sözü konakta az biraz dinlenilir olmuştu. O yüzden rahatı bozulmasın diye harcamayacağı insan yoktu. Bir tek Afran'a sözü geçmiyordu. Onu da Dicle'den alacağı bebekle başaracak, Afran'ı da avucunda oynatacaktı.
Tabii planları istediği gibi gider miydi? Onu yaşayıp görecekti.
***
Akşamın çöken karanlığında Bedirhan ailesinin konağında hümmalı bir hazırlık vardı. Afran, yarını bile beklemeyen kayın pederini anlamasa da, onunda beklemeye takati kalmmıştı. Ne olacaksa bir an önce olsun bitsin istiyordu. Hoş kardeşi yaşasa da onu bu eve hiç bir şey olmamış gibi sokacak değildi. Ancak Dilruba hanım üzülmesin diye arada gelmesine izin verecekti. Hesaplarına el koymuştu. Cebinde olan parasını bilmiyordu ama. Burnu iyi süreteceği kesindi. Hakedene hakkettiğini verirdi Afran, bu kardeşi bile olsa. Ona yanlış yapana affı olmazdı, olmamıştı.
Uzun uzadıya masaya geçen aşiret büyüklerinin en başına Afran geçip oturdu. Herkesi dinleyip en son kararı o verecekti.
"Afran ağa kardeşini ve yaptığını duyduk. Çözümde sende ki topladın bizi buraya." diyen Halil ağa aşiretin en yaşlısıydı.
Daha Afran konuşmaya girmeden kayın pederi meseleye dalar gibi girdi. Afran kayınpederinin gereksiz öne atılmasına kızsada sesini çıkarmadı. Önce hepsine tek tek sorup uygun olanda karar verecekti.
"Evet, Halil ağa. Çözüm bellidir, berdel olacak. Kan dökülsün, can yansın istemiyoruz."
"Pekii kimle kim berdel olacak Afran ağa?" dedi diğer halasının kocasıydı soruyu soran.
"Bende bu mesele yüzünden tüm akraba ve aşireti topladım Karan ağa." diyerek Afran tüm akraba ve aşiret büyüklerinde göz gezdirdi.
"Özkan'ın kardeşi ile evlenecek, oğluna, kardeşine alacak biri çıkarsa berdeli kabul edeceğim."
"Afran ağa duyduk ki Xazel kız, sağır ve dilsizdir."
Afran, konuşan başka bir ağaya kafasını salladı.
"Evet öyledir."
Bütün masadan karışık sesler yükselmeye başlayınca Afran masaya üç kez hafif ses çıkacak bir şekilde vurarak konuştu.
"Ağalar tek tek konuşun, kıza uygun aşiretten biri çıkarsa berdel olacak. Sonuç ölüm olsun istemiyorum."
Afran için ikisinin hakkıda ölümdü. Ancak Dilruba hanım, elini kolunu bağlıyordu.
Kayınpederi boğazını temizleyip çekingen bir şekilde konuştu. Gördüğünden beri aklındaydı kız. Sağırlığı yada dilsizliği umrunda değildi. Kimsede talip değildi nasıl olsa.
"Ben akrabadanım Afran, ben berdeli kabul ediyorum."
Afran yan çaprazında konuşan hem enişte olan hemde karısının babasına dehşetle baktı.
"Ne diyorsun sen Aram ağa? Küçücük kızı kendine kuma mı yapacaksın?"
Kayınpederinin oğlu yoktu, dört kızı vardı. Aldığı diğer kumanın ölümü bile şahibeliydi.
"İyi benim en büyük oğluma alırım." diyen Halil ağa ile Afran kaşlarını çatıp ters bir bakış attı.
"Senin, en büyük oğlun kırk beş yaşında Halil ağa. Ne dediğini kulağın duyar mı senin?"
"Kim sağlıklı oğluna, çocuğuna bu kızı alır Afran ağa?" diyen küçük halasının kocasıydı. İki amcası sessizdi.
Afran sinirlenmişti sanki kız bir malmış gibi satışa sunulmuştu. Kardeşinin canı için hiç suçu olmayan hatta olandan bitenden haberi bile olmayan yavru Ceylan'ı kurtlar sofrasına av olarak atmıştı.
"Ben, talibim." diyen başka bir ağayla Afran şaşırıp konuştu.
"Senin en büyük oğlun on yedi yaşında."
Adam öne doğru kayıp pis bir sırıtma yerleştirdi.
"Oğluma değil Afran ağa, kendime isterim. Benim bunlardan neyim eksik."
"Eksiğin yok fazlan var Şehmuz ağa." dedi Afran öfkeyle. Durmuş bu sırtlanların avına ortak oluyordu. Sinirden sıktığı su bardağını bin parçaya bölmek üzereydi. En çok da karısının babasına öfkeliydi.
Amcalarının üç'er oğlu vardı. Tamam en büyük amcasının oğulları evliydi. Ancak küçük amcasının çocukları daha bekar ve yaşları Afran'la denkti. Afran yardım dilenir gibi küçük amcasına baktı.
"Sen bir şey demeyecek misin amca?"
Amcası masaya sabitlediği gözlerini Afran'a çevirdi.
"Oğullarımın hepsi gücü kuvveti yerinde Afran. İstanbul'da okuyup hepsi meslek sahibi oldu. Bu kızı oğullarıma mı layık gördün?"
Afran dişlerini sıktı. Başları her sıkıştığında annesini yada Afran'ı buluyorlardı. Şimdi öz yeğenleri için kimsenin elini taşın altına sokası yoktu.
Hepsinde gözlerini gezdirirken en son kayınpederinde durdu. Onunda Esila falan umrunda olmadığı az önce kızı yaşında olan kızı nikahına almak istemesinden niyetini çok iyi anlamıştı. Afran zaten eskiden bu yana annesinin "bunlar akraba değil akbaba" demesi ile büyümüştü. Sadece Evin hanımı severdi annesi. Ondan sebep değil mi Dicle ile evlen diye diretmesi.
Sinirle yeniden masada bulunan akbabalara döndü. Sesini yüksek tutup hepsinin iyi duyacağı şekilde konuştu.
"YARIN SABAH HAZIRLIK YAPIN. XAZEL KIZI NİKAHIMA ALIYORUM."
Gözleri kocaman olan kayınpederi şaşkınlığını atıp Afran'a hesap sorar gibi konuştu.
"Sen ne dersin Afran? Kızımın üstüne kuma mı alacaksın?"
Afran masanın tüm ferdinde olan gözlerini ona hesap soran kayınpederine çevirdi.
"Sen az önce halamın üzerine alırken bir şey yoktu Aram ağa. Ben alınca mı sıkıntı oldu?" diyerek tekrar sesini yükseltip son sözü söyleyerek masadan sert bir şekilde kalktı.
" BERDEL KABULÜMDÜR..!"