1. BÖLÜM VE TANITIM
Selam, ben Ayça…
Binbaşı Oğuz KAYACI’nın biricik evladı. Abim var ama onu şimdilik karıştırmayalım. Kendimi tanıtmaya devam edeyim: 25 yaşında, Tıbbi Sekreterlik bölümü mezunu ve… işsiz bir bireyim. Ağlamıyorum, yanlış anlamayın; sadece gözüme bahtsızlığım kaçtı.
Hayatım çok sıradandı, azıcık da aksiyon istiyordum. Güzel Allah’ım bana aksiyon nasip etti çok şükür… ama keşke biraz daha minik dozda verseymiş.
Hiç unutmuyorum o günü: 19 Kasım 2025, saat 12.10.
Babamı ziyaret etmek için Foça Jandarma Komando Okuluna gitmiştim. Babama sürpriz yapacaktım fakat hayat bana sürpriz yaptı. Babamın odasına doğru giderken resmen aşk filmlerinden bir sahne yaşadım.
Ben ve ultra yakışıklı bir asker çarpıştık. Onun ellerindeki kağıtlar havaya uçtu, yere saçıldı. Birkaç saniye göz göze geldik ve… büyük aşk başlar!
Demek isterdim ama öyle olmadı.
Bana öyle bir ters baktı ki… anlatılmaz yaşanır. Kağıtlarını topladı, sonra da “Yolunu mu kaybettin küçük?” dedi. Bir sinirlendim, sormayın. Ama belli etmedim; ona ters bir bakış atıp yoluma devam ettim.
O da peşimden geldi. Evet evet, nasıl ama? Peşimden koşturdum.
(Kötü kadın gülüşü)
Kolumdan tuttu:
— “Hey, nereye gidiyorsun? Ziyaretçi kartın da yok. Kimsin sen?”
Tam “Binbaşı Oğuz KAYACI'nın kızıyım,” diyecekken bir ses duydum. Dünyanın en tatlı kankası olan Yavuz Üsteğmen’in sesi:
— “Ayça, güzelim!”
Ona baktım tatlı tatlı. Ultra yakışıklı bey kolumu hemen bıraktı.
— “Sizin misafiriniz mi?” diye sordu.
Yavuz bana sıkı sıkı sarıldı:
— “Evet.”
Ultra yakışıklı (adını biliyorum ama size hemen söylemeyeceğim) “İyi günler,” deyip yanımızdan uzaklaştı.
Devamı bir dahaki bölüme…
Hayatımı okumaya devam ederseniz çok güzel şeyler göreceksiniz.
Ayça demedi demeyin.