3. BÖLÜM ( ONUN ADI BESTE)

583 Words
Bornova’nın sabah rüzgârı, Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nin taş avlusunda hafifçe savrulan yaprakları önüne katıp sürüklüyordu. Kampüs, yeni uyanmış bir şehir gibi yavaş yavaş hareketleniyor, kahve kokusu kantin civarına yayılıyordu. Tam da bu sabah telaşının ortasında, sırtında krem rengi sırt çantasıyla yürüyen biri vardı: Beste. Beste, Ege Üniversitesi Moda Tasarımı 2. sınıf öğrencisiydi. Henüz 19 yaşındaydı ama giydiği kıyafetlerden taşıdığı bakışlara kadar her şeyiyle ayakta durmayı öğrenmiş biriydi. Gömleğinin cebinde taşır gibi duran eskiz kalemi, çantasının içindeki kumaş örnekleri onun kimliğinin parçasıydı. Moda onun için sadece bir tercih değil, neredeyse nefes almak gibiydi. Küçüklüğünden beri hayali buydu. Kumaşlarla konuşmak, renklerle hayal kurmak. Bazen sadece bir dikiş çizgisiyle bir duyguyu anlatmak. Defterleri duygularının sayfalarıydı; yalnızlık, özgürlük, umut... Hepsi bir çizimde, bir kumaşın dokusunda vardı onun için. Ancak Beste’nin hayatı yalnızca okul ve tasarımdan ibaret değildi. Onun bir de asker bir babası vardı: Piyade Kıdemli Başçavuş Sadık Yılmaz. Sadık Yılmaz, disiplinin vücut bulmuş hâliydi. Askeriyede yıllarını geçirmiş, defalarca tayin olmuş, görev bilinciyle ailesini bile ikinci plana almayı zaman zaman göze almış biriydi. Beste, babasının sert bakışlarında her zaman bir ‘kural’ görmüştü. Onun büyüdüğü evde yüksek sesle müzik açılmaz, geç kalkılmaz, bir şey istenmeden alınmazdı. Ama tüm bu disiplinli yapı içinde Beste’nin içindeki renkli ruh gelişmişti. Belki de sınırlar ona hayal gücünü genişletmek için alan yaratmıştı. Beste’nin hayatındaki bir diğer önemli kişi ise: Murat. Murat ve Beste aynı yaştaydılar. Aynı yıllarda büyümüş, aynı askerî lojmanlarda çocuklukları geçmişti. Babaları – Sadık Yılmaz ve Murat’ın babası Astsubay Cemal Keskin – aynı birlikte yıllarca görev yapmış, sınırda nöbet tutmuş, yıllar boyu omuz omuza durmuşlardı. Aralarındaki dostluk, zamanla ailelerin de yakınlaşmasına sebep olmuştu. Murat bir yıl üniversiteye geç başlamıştı. Beste ise mezun olur olmaz hayalini kurduğu bölümü kazanmış, hiç duraksamadan ilerlemişti. Şimdi ikinci sınıfa geçmişti, Murat ise Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde daha yeni ilk adımlarını atıyordu. Beste için Murat, bir anlamda ‘aileden biri’ gibiydi. Çocukken birlikte uçurtma uçurmuş, bayram sabahlarında aynı sofrada oturmuşlardı. Fakat büyüdükçe aralarına mesafe girmişti. Hayat, onları farklı yönlere savurmuştu. Yine de aileler bu ikiliyi bir arada görmekten hep memnundu. Özellikle Sadık Yılmaz için Murat ideal damat adayıydı. Disiplinli, terbiyeli, ailesine düşkün ve ‘güvenilir bir asker çocuğu.’ Son zamanlarda bu fikrini daha da sık dile getirir olmuştu. Sadık Yılmaz: “Murat düzgün çocuk. Bizim Cemal’le yıllardır omuz omuzayız. Böyle insanlar kolay bulunmaz, zamanı gelince ikiniz Neden olmasın?” Beste bu sözlere her duyduğunda içinde bir şeyler sıkışıyordu. Elbette Murat iyi biriydi. Saygılı, sorumluluk sahibi, sessiz ama derin bir karakteri vardı. Ama bu, bir hayat kurmak için yeterli miydi? Onun gözünde Murat bir parça tanıdıktı, bir parça yabancı. İçinden geçenleri kimseye anlatamıyordu. Ne annesine ne de Murat’a. Ailesi onun adına bir yol çizmiş gibiydi. “Moda tasarım okuyorsun ama sonunda yuvanı da kurarsın, o işler gençlik hevesi,” diyorlardı. Ama onun için bu sadece ‘heves’ değildi. O, bu işi ömür boyu yapmak istiyordu. Ve bir seçim yapmaya zorlanmak istemiyordu. O gün kampüsün çimlerine oturdu. Elinde çizim defteri, kalemini sayfanın ucuna yerleştirdi. Ama çizemedi. Çünkü aklı başka yerdeydi. Birkaç gün önce Murat’ın annesiyle karşılaştıklarında kadın ona sımsıcak sarılmış, “Sizi birlikte görmek insanın içini ferahlatıyor, maşallah,” demişti. Beste sadece gülümsemekle yetinmişti. Ama içindeki sıkışıklık, o gün bugündür geçmiyordu. > “Hayatım başlarken, yolum çoktan çizilmiş olabilir mi?” “Murat’ı seviyor muyum, yoksa tanıdık olanı mı benimsiyorum?” Rüzgâr hafifçe yüzüne çarptı. Defterin sayfalarını çevirdi ama hâlâ tek bir çizgi bile çizemedi. O an düşündü: “Ben başkalarının istediği hayatın içine mi sıkışıyorum?” Ve o hayatın bir köşesinde, belki de Murat vardı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD