kendine verdiği tüm sözleri çiğnemek üzereydi.
Ama bazı adımlar akıldan değil, kalpten gelir. Ve geri dönüşü olmaz.
Miray elimdeki dosyayı sertçe masaya bıraktı ama gözleri saate takıldı.
14:06
Efeyle o akşam yollarını ayırmış gibi görünmüşlerdi.Ama içindeki huzursuzluk gitmiyordu. Kalbimdeki ağırlık gittikçe büyüyordu.
Normalde duygularıyla hareket etmezdi ama bu sefer kendine engel olmadı, olmak istemedi.
Gidip konuşacaktı,
Sadece konuşacaktı,
Belki...
Karakola girdiğinde, gözleri ilk onu aradı.
Yoktu
Koridorda hızşıca yürümeye başladı. O yürüdükçe koridorda topuklularının sesi yankılanıyordu. İlerlerken danışmadaki polis memuruna yaklaştı.
"Afedersiniz, üsteğmen Efe Demir burda mı? "
Memur başını iki yana salladı, tam o sırada koridordan başka bir ses yükseldi:
Aradığın kişi burada değil ama ben burdayım. "
Miray arkasını döndü.
Karşısında Efe'nin timdeki arkadaşlarından biri vardı, Mert. Üniforması üzerindeydi, ama bakışlarımda bişey vardı sanki herşeyi biliyordu.
"Sen Savcı Miray'sın değil mi? "
Miray tereddütle başını salladı.
"Efe burada değil, taini çıktı, gidiyor. "
Miray'ın kalbi sıkıştı, nefesi daraldı, boğazı kurudu. Kaşlarını çattı.
"Tayini mi çıktı, ne zaman, nereye? "
Mert bir an durdu ve gülümsedi ama normal bir gülümseme değildi kırgın bir gülümseme ydi.
"Yani aslında çıkmadı ben çıkardım. Çünkü sen onu görmeye gelmiycektin. Bende arkadaşımın iyiliği için seni ona götürmek zorundaydım. "
Miray neye uğradığını şaşırdı.
"Ne diyosun sen? "
"Efe o günden beri seni unutmaya çalışıyor. Ama yapamıyor. Ve sende ondan ve duygularından kaçmaya çalışıyosun. Ama ikinizin de gözleri kaçamıyor. İkimiz de aynı savaşı veriyorsunuz. Belki de artık savaşmayı bırakıp teslim olmanın zamanı gelmiştir, ne dersiniz? "
Miray ne diyeceğini bilmeden baktı ona.
Mert cebinden bir kağıt oarçası çıkardı ve uzattı Miray'a
"İşte adresi.
İster git,
İster gitme orasını artık sen bilirsin amaa gerçekten ne hissetiğini bilmiyorsan... o kapıyı çalma bırak gitsin senden uzakta olursa seni daha kolay unutur. "
Miray Efe'nin evinin önünde durduğunda, içi titriyordu. Elini kaldırdı, kapıyı çaldı ama ses yoktu. Ama kapı açıktı.
İçeri girdi.
Efe karşısında duruyordu. Sessizdi. Yüzünde şaşkınlıkla kırılmışlık arasında bir ifade vardı.
"Noldu, neden geldin? "
Miray'ın gözleri doldu ama sesi netti:
"Gitmeye çalıştım, olmadı. "
Efe yaklaştı , içinde bir kıpırdanma hissetti ama belli etmedi. Hala temkinliydi.
"Ne istiyorsun"
"Gerçeği, kendimi, ve... seni neden bu kadar tanıdık bulduğumu öğrenmeyi. "
Efe derin bir nefes aldı. Ayağa kalktı. Miray'a yaklaştı. Aralarında çok az bi mesafe kaldığında durdu. Tam o an bakışları buluştu. Efe tam konuşacakken buna gerek kalmadı. Tenleri konuştu, dudakları birleşti. Acı, merak, arzu, tutku ve başka birşey daha...Hatırlanması gereken bir şey ...Miray aradaki mesafeyi de kapattı ve Efe'nin dudaklarına yapıştı. Efe ilk başta ne olduğunu kavrayamadı ama içinden ne olursa olsun dedi ve karşılık verdi.O öpücükte sadece arzu yoktu. Kayıp bir zamanı hatırlatan birşey vardı.
Mşray'ın parmakları Efe'nin gömleğine takıldı. Efe başını geri çekip gözlerine baktı
"Emin misin? "
Miray cevap vermedi.
Sadece başını salladı.
Cevabı gözlerin deydi.
"Geç bile kaldım"
Efe onu usulca tuttu. Bir yabancıya dokunur gibi değil... Uzun süredir kayıp olan bir şeyi bulmuş gibi.
Efe'nin odasına ilerlediklerinde, loş ışık gölgeleri dans ettiriyordu duvarda. Miray'ın saçları Efe'nin ellerinde kayarken, Efe kalbinin ilk defa bu kadar hızlı attığını fark etti. Gömlek düğmeleri birer birer çözülmeye başladı. Efe kıpırdamadı. Sadece gözleriyle Miray'ı izledi.
Düğmeler birer birer çözüldü.
Efe'nin göğsü açıldığında Miray bir an duraksadı. Ama elleri o sıcacık deriye dokunduğunda...
Zaman durdu.
Efe dişlerini sıktı. İçindeki öfke mi yoksa tutku mu çözemedi şuan umrunda olduğu da söylenemezdi.Ama sabrı bıçak sırtındaydı.
"Miray, bak istemiyosan şimdi dır daha sonra sen dur desen bile durmam, sana istemediğin bişey yapmak istemiyorum emin misin, istemiyosan burda bırak" sesi kısıktı, uyarır gibiydi.
Miray tekrar sadece başını salladı. Konuşmuyordu.Ama Efe artık dayanamıyordu başıyla onayladığını görünce Miray'ın ellerinden gömleğini çekti ve yere fırlattı. Sonra Miray'ı belinden kavradı ve kendine bastırdı. Miray o an Efe'nin sertliğini farketti. Ama korkmak yerine içinde birşeyler titredi.
Efe'nin sesi boğuntu, nefesi ise hızlanmıştı. "Ne yaptığını bilmiyorsun ...beni böyle sınama "
Ama gözleri başka şeyler söylüyordu. Miray başını kaldırdı ve dudaklarını Efe'nin boynuna değdirdi. Dudakları Efe'nin boynuna değdiğinde Efe'nin sabrı bitti. Onu dudaklarından yakaladı, öyle bir öptü ki sanki içindeki yılların suskunluğunu şimdi bu şekilde dile getiriyordu. Öyle bir bastırdı ki ,Miray bir an nefes almayı unuttu.
Ama kaçmadı.
Karşılık verdi.
Elleri Efe'nin sırtında dolaşırken, Efe onun boynuna gömüldü. Tenleri birbirine dedikçe ikisinin de içi titredi.
Miray parmaklarıyla Efe'nin pantolon kemerine uzandı.
Efe'nin nefesi kesildi, şuan emindi kıpkırmızıydı yüzü.
Gözlerini kapadı.
"Allah kahretsin"
İçinden küfür savurdu.
Bu kız onun sınavıydı.
Ve o o sınavdan kalmak üzereydi.
Tam o anda.
Kapı çaldı.
İkiside birden irkildi.
Efe sırtını duvara yasladı, başını geri attı.
"Siktir"
Miray gözlerini kaçırdı,yanakları kızarmıştı. Ama ne gözlerinde ne de kalbinde zerre kadar pişmanlık yoktu. Sadece tamamlanamayan bir gecenin kırıntısı vardı. Efe bir yandan kapıya gidiyor, bir yandan gömleğini ilikliyor bir yandan da gelen kişiye içinden sövüyordu.
Miray ise duvardan kalmış, elleri ise hala titriyordu.
Ve o an ikiside biliyordu:
bu hikaye artık burda bitmeyecek.
********