“Kimi zaman kader, iki ateşi denizin ortasında karşı karşıya getirir. Ve her kıvılcım, bir devri başlatır.”-Yazar
***
On Yedinci gün...
Shaabani toprakları karadan ve denizden kuşatma altındaydı. Babür orduları, batıdan kalelere yüklenirken, donanma kıyı boyunca ileri geri dolanıyor, Shaabani sularına tek bir ticaret gemisi bile sokmuyordu. Günlerdir hiçbir kervan, hiçbir yük gemisi Shaabani’ye ulaşamamıştı.Kıyıya yakın köylerde yaşayan halk çoktan evlerini terk etmiş, kale çevresine sığınmıştı. Şehirlerde Pazar yerleri boşalmış, un çuvalları altınla yarışır olmuştu. Ama açlık... hâlâ uzak bir fısıltıydı.Çünkü Şah Ulubek, bu günü çok önceden öngörmüştü.
Shaabani, öyle bir millet ki, savaşla doğar, ölümle barışır.Ulubek, bölgelerdeki halktan kış ambarları kurmalarını istemişti. Kadınla
