Elbise zaten uzun olduğu için eteklerinden kaldırıp kalçama doğru örttüm. Odadan sessizce çıktığım da kolidorda kimse yoktu. Hızla koridorda koşmaya başladım. Merdivenlere geldiğimde asansörü beklemeden merdivenlerden indim. Bir elimle eteğimi sıkıca tutuyor bir yandan hızlı hızlı iniyordum.
Kaçıncı kata girdiğimi bilmeden koridorda yürümeye başladım. Kapıların üzerindeki yazılara göz gezdiriyordum. Hemşire odası yazısını gördüğümde kapıyı yavaşca açıp başımı içeriye soktum. Kimseyi göremediğimde tamamen bedenimi soktum.
Askılardaki mavi ve beyaz kıyafetleri, önlükleri gördüğümde heyecanla oraya gittim. İçlerinden mavi olanı alıp kabine girdim. Pantolonu ve üst tişörtünü giydim üzerine beyaz önlüğü taktım.
Kabinden çıktım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki neredeyse duracaktı. Odadan çıkarken gözüme takılan şeyle hemen maskeyi aldım ve gözlerim açıkta kalacak çekilde taktım. Sakin adımlarla telaş etmeden alt kata inmeye başladım. En alt kata indiğimde tam koridoru dönecekken Behcet Aslanı gördüm. Kalbim yerinden gerçekten bu sefer çıkacaktı.
Bozuntuya vermeden yürümeye devam ettim. Karşısındaki yaşlı doktor Behcet Aslan karşısında el pençe önünde konuşuyordu.
"Dediğim gibi Behcet Aslan Bey üzerine çok gitmeyin ve bu ilaçları mutlaka kullansın bir sonraki aşama daha kötüsü olabilir lütfen dikkat edin."
Daha fazla dinlemeden yürümeye devam ettim. Birde deli diye hap verecekler Allahım nasıl insanların eline düştüm ben.
" Ne??? Nasıl odada yok... Ben sana kapının önünden ayrılma demedim mi?... Tamam güvenliğe haber ver giriş çıkışları durdursun çıkmasına izin vermesinler."
Yanımda telaşla telefonda konuşan ve hızla yürüyen oydu. Allahım çıkışları kapatmadan hemen çıkmam lazım ben hızlandığımda o çoktan koşarak koridorda uzaklaşmıştı.
Bende geriye dönüp merdivenlerden otoparka indim. Arabaların çıktığı yerden çıkacaktım. Kenardan yavaş adımlarla otoparktan çıktım. Etrafıma bakındığımda hastanenin arkasındaydım. Ağaçlık alan vardı. Bir süre oradan koşmaya başladım. Tel örgüleri gördüğümde hüzünle omuzlarım düştü.
Tel örgüleri takip ederek tekrar koşmaya başladım nefesim tamamen kesilmişti. Dudaklarım durumuş halsizlik çökmüştü.
Tel örgünün bittiği yeri gördüğümde yüzümdeki maskeyi çıkartıp attım. Son bir gayret hızlandım. Artık kurtulmuştum özgürdüm.
Oraya dönmeyeceğim. Kurtuldum. Nefes nefese ana yola çıktığımda bayır aşağı giden yolu tercih edip hastanenin tam tersi yönünde yürüdüm. Ne kadar yürüdüm bilmiyorum ama uzun bir yol oldu. Nefes nefese kaldığımda yavaşlayıp etrafıma baktım. Ağaçlar bitip evler başladığında rahat bir nefes aldım. Yardım isteye bileceğim birilerini bulma umuduyla bakınırken karşıdan gelen araba umutlarımı yeşertti.
Bir polis aracını gördüğümde heyecanla yola atladım. Polis aracı ani bir frenle durduğunda iki polis memuru arabadan indi.
"Yar... Yardım edin."
"Hanfendi iyi misiniz?"
Başımı salladım.
"Beni zorla tutuyorlar kaçırdılar evlendirdiler lütfen kurtarın."
Memurlardan biri elime su şişesi verdi.
"Tamam sakin olun güvendesiniz."
Şişeyi kafama dikip bir solukta içtim. Kurtulmuştum kurtulmasına ama hala karnımda huzursuz bir ağrı vardı. Sürekli etrafıma bakınıyordum. Her an bir yerden çıkacakmış gibi korkuyordum.
"Daha iyi misiniz? Anlata bilecek misiniz? Kim neden kaçırdı zorla tutuyor sizi?"
"Behcet Aslan Karabey diye bir Ağa bozuntusu benimle zorla evlendi. Ben buralı değilim ama bir yanlış anlaşılma yüzünden beni bırakmıyorlar."
"Tamam sakin olun. Şimdi karakola gidelim ifadenizi alalım. Tamam mı?"
"Tamam."
Polis aracının arka koltuğuna oturdum. İçimde hala bir huzursuzluk var. Sanki hiç bir şey bitmemiş gibi korkuyorum. Polisler kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlar bense ne hayallerle geldiğim Mardin sokaklarını izliyordum.
"Evet merak etmeyin... Tabi... Evet...Tamam. "
Polis memurunun telefon konuşmasıyla başını arkaya çevirdi.
"Daha iyi misiniz? Su ister misiniz?"
"Teşekkür ederim sağ olun. Beni evime dönderin başka bir şey istemem."
Başını sallayıp önüne döndü. Uzun bir yolculuk olmuştu. Gözlerimi kapatıp başımı arkaya yasladım. Neden hala ailem beni bulamamıştı. Beni merak ediyorlar mı? Derya geleceğimi biliyordu ailemi arayıp sormadı mı neden kimse beni merak etmiyor.
Düşüncelerimden bölen şey fren sesiydi. Araba durduğunda gözlerimi açtım. Gözlerimi açmamla onu görmem bir oldu. Tekrar yumdum sıkıca gözlerimi. Bu rüyaydı evet o burada değil ben güvendeyim polisler var. Tekrar gözlerimi açtım polis aracının önündeydi. Biz zaten Karabeylerin konağının önündeydik. Allah kahretsin!