34.bölüm

2238 Words
"Derya..." Yanıma geldiğinde kollarım boynuna dolandı. "Hasret senin ne işin var burada neler oluyor iyi misin? " "Sonunda sonunda seni buldum. Derya bana yardım etmen lazım." Ağlamaktan zorzar konuşuyordum. Derya'nın o ince uzun parmakları yüzümdeki göz yaşlarını hızla sildi. "Hasret korkutuyorsun beni neler oluyor. Neden ağlıyorsun bak gel bir yerde konuşalım sakin ol bitanem sakin." "Derya vaktim yok..." Cebimdeki kağıdı çıkartıp avcunun içine koydum. "Çınarın, annenlerin haberi var mı burada olduğundan neden geldin." "Derya bak beni iyi dinle sadece bu kağıdı oku ve bana yardım et kimseye bundan bahsetme tamam mı? Seni bekleyeceğim." Koşarak kulisten çıktığımda göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Nefesimi kontrol edip salonun kapısına geldiğimde kolumda hissettiğim baskıyla arkamı döndüm. "Diyar." Sıkı sıkıya tutan parmaklardan başımı kaldırdığımda Aslanın bakışlarıyla karşılaştım. "Neredeydin sen?" "Lavabodaydim." "Değildin." Kolumu parmakları arasından çekmeye çalışsam da pek mümkün olmadı. "Sen hala benden şüphemi ediyorsun. Bıktım artık bırak kolumu canımı acıtıyorsun." "Bana cevap ver neredeydin. Lavaboya geldim yoktun." Sesi öyle yüksek çıkmıştı ki salonun içindeki bir kaç göz bize kaydı. "Rezil ediyorsun. Herkes bize bakıyor bırak kolumu." Dişlerini bir birine geçirip tısladı. "Yürü eve gidiyoruz." Kolumdan tuttuğu gibi beni de arkasından sürüklemeye başladı. Merdivenlerden öyle hızlı indik arabaya bindik ki saniyeler içinde olup bitmişti herşey. Neyseki yakalanmadan Deryaya ulaşmıştım. Morelimi bu dağ ağası bile bozamaz mutluydum. Derya ne yapıp edip beni bu zorba adamdan kurtaracak inanıyorum. "Bir kere ya bir kerede beni şaşırt." Hırsla direksiyona yumruk attı. "Sen hiç akıllanmayacak mısın? Hani kaçmayacaktın." "Kaçmadım." Öyle çok bağırmıştım ki boğazım acıdı. Arabayı sağa çekip durdu. Çok öfkeliydi. Bakışları bana kaydığında hayal kırıklığı vardı. "Kaçmadın değil kaçamadın. Kapıdaki adamları görüp tekrar girdin." Birde kapıda adam mı bekliyordu. Bu adam gerçekten çıldırmış. "Birde adam mı taktın. İnanmıyorum sana sen gerçekten hastasın sana kaçmayacağım dedim sende bana güveneceğini söyledin. Ben kaçmadım sadece..." Durakladım ne diyeceğimi düşünmeden konuşmaya devam ettim. "Bir teyzeyle karşılaştım. Torunu aktörlerden biriymiş. Onu arıyordu benden yardım istedi bende kulisi gösterdim sonra hemen geldim." Bu nasıl saçma bir yalan nolur inansın nolur. Yüzü bir anlık yumuşadı. Öfkeli bakışları kara bulutlar gibi dağıldı. "Doğru dürüst sormadan anlamadan beni hırpalıyorsun. Lütfen artık bunu yapma. He inanmıyorsan geri dön bulalım o teyzeyi soralım ben doğrumu söylüyorum yalan mı?" Son sözlerimle yüzünde mahcup olmuş bir ifade belirdiğinde doğru yolda olduğuma kanaat getirip devam ettim. "Sen zaten çoktan kamera kayıtlarına baktırmışsındır. İstersen beraber izleyelim. Bana inanman için daha ne yapmam gerekiyor." "Diyar ben gerçekten özür dilerim. Bir anlık kendimi kaybettim." Gözlerimi ondan çekip cama çevirdim. "Tekrar yapacağın şeyler için özür dileme Bechet Aslan." Sıkıntıyla homurdandı. Bense gülmemek için dudaklarımın içini kemiriyordum. Bu oyunculuk dersleri benim hayatımda çok işe yaramaya başladı. İyiki gizli gizli konservatuarı kazanıp okumuşum aferim bana. Kendi kendimi övüp yanaklarımdan sıktırasım geldi. Yol boyunca Behçet Aslan konuşmaya çalışsa da hiç cevap vermemiş ona birde küsmüştüm. Konağa geldigimizde onu beklemeden arabadan indim. Artık tek yapmam gereken Deryayı beklemek. Karabeyler konağında yeni bir gün başlamıştı. Dün olanlardan sonra Behcet Aslan gece eve bile gelmemişti. Anlamıyorum yaptıkları söyledikleri bir birini tutmuyor. Tam bana güvendi iyi davranıyor derken bir anda şüpheye düşüyor beni sıkmaya başlıyor. Gerçi onun yerinde ben olsam bende kendime güvenmezdim. Bense oturduğum makatte başımı mermere koyup avluya bakıyor Hanımzer hanımın elleri arkasında, çalışanlara verdiği emirlerini izliyordum. Elim sargılı olmasına rağmen bana da iş vermekten geri durmuyor. Mutfaktan çıkmaz oldum. Neyse ki bugün kızı olduğu için biraz uysal. Gözlerim zaman zaman kapıya kayıyor Deryayı bekliyorum. İçim içime sığmıyor her kapı açıldığında yerimden kalkıp heyecanla bakıyordum. Behcet Aslanın karşısında polisler bile bana yardım etmezken Deryanın açık açık bana yardım etmesi zor olacağından ona mektup yazıp yardım etmesini Konağa gelmesini yazmıştım. Berçem elindeki tepsiyle mutfaktan çıkıp annesinin yanına divana oturdu. Başını yukarıya kaldırıp eliyle benide çağırdı. Tepside üç fincan kahve var. Kahvelere bakıp başımı salladım. Uzun zaman oldu keyiflice kahve içmeyeli. Oysa her sabah şirkete girer girmez kahvem hazır olurdu masamda. Güne kahvesiz başlayamazdım şimdi sorunsuz başlayamıyorum. Oysa ben o hayatı elimin tersiyle itip mardine kaçmıştım. Bundan 4.ay önce deselerdi bana mardine gittiğinde hiç tanımadığın bir ağayla sana çok benzeyen bir kızın yerine evleneceksin güler geçerdim. Şimdi o gülüp geçeceğim olaya ağlar oldum. Çaresizce birinin beni buradan çekip almasını bekler oldum. Kapıdan gelen seslerle düşüncelerimden uzaklaşıp Bedirin kapıyı açışını izledim. Kapıdaki her kimse Mahmutla tartışma içerisindeydi. Bedirin kapıyı açmasıyla Mahmut karşısındakini gösterip birşeyler anlattı. Bedirin bedeninin arkasında kaldığı için yüzünü göremiyordum ama sesi konağı inletiyordu. Hergün bir olay başımı sıkıntıyla yaslandığım mermerden kaldırdım. Konağı inleten ses tanıdık gelmişti. Yerimden kalkıp daha dikkatli kapıya baktım. Bedir bir anlık arkaya sendelemesiyle Derya avluya girdi. Gözlerim hayretle açıldığında Derya Bediri ittiriyor bağırıyordu. Şoktan çıkıp hızla merdivenlerden ikişerli inmeye başladım. "Neler oluyor? Sen kimsin? Bu ne terbiyesizlik." Hanımzer Hanımın yerinden kalkıp Deryaya yaklaştığında bende avluya inmiştim. "Derya." Benim sesimi duyar duymaz etrafına baktı ve gözlerimiz kesişti. Koşarak yanına gittiğimde sımsıkı sarıldım. "Biliyordum geleceğini teşekkür ederim." ağlamaklı sesimle kulağına fısıldadığımda bedenini benden uzaklaştırıp yanaklarımdan öptü. "Seni bunlara bırakırmıyım Birtanem. Ağlama geldim sakin ol kurtaracağım seni." Birbirimizden ayrıldığımızda herkesin gözü üzerimizdeydi. Elimi deryaya işaret edip konuştum. "En yakın arkadaşım uzun zamandır görüşemiyorduk." Hanımzer Hanımın kaşları çatıldı. "Onu anladık zaten ama bu ne destursuz giriş." "Yarım saattir dil döküyorum beni almıyorlar. Birde bu adam zorla göndermeye çalıştı napayım yani." Derya öfkeyle Bediri işaret ettiğinde Bedirin bakışları koyulaştı. Deryayı kısa bir süre süzüp yüzünü buruşturdu. "Ben mi göndermeye çalıştım vır vır konuşuyorsun karşındakini dinlemiyorsunki." "Size arkadaşım içeride görüşmem lazım dedim dinledin mi? Neymiş her gelen elini kolunu sallayarak giremezmiş sanki çok meraklıyım sizin konağınıza Has... Yani Diyar olmasa adımımı atmam." Deryanın her an bir pot kırma ihtimaline karşı kolunu tutup gözlerimle sus demeye çalıştım. Ama nafile Deryanın kuyruğuna basmaya göre yeri göğü yıkar. " Bizde çok meraklıydık ya bu çirkef kız ille konağa gelsin diyorduk. " Bedirin söylediği son sözlerle gözlerimi kapattım. Cidden şimdi yandı. "Sen! Sen bana az önce ne dedin." Baş parmağını Bedire doğru salladığında burnundan soluyordu. "Sağırlıkta var galiba sende istersen yine tekrarlayayım. Çirkef kız ille konağa gelsin diye ölüyorduk bizde." "Bak oğlum bir daha bana o kelimeyi söylersen seni mahvederim." "Çok korktum... ÇİRKEF KIZ!" Derya kollarımdan çıktığı an Bedire yaklaşıp ellerini saçlarına daldırdı. Bedirin saçlarını asılırken kendine çekip dişlerini anlına geçirdi. Hepimiz şok içende elimiz ağzımızda ikisinin kavgasını izliyorduk. Bedir bir taraftan bağırıyor Hanımzer Hanım bir taraftan. Deryanın belinden tutup çekmeye çalıştıkça Bediri bırakmıyordu. Deryanın uzun kıvırcık saçları Bedirin parmakları arasındaydı. Mahmut güçlükle Bediri uzaklaştırdığında bende Deryanın kolundan tuttuğum gibi çekmeye başladım. "Çirkef nasıl oluyormuş görmüş oldu. Alnından ısırdım aynaya her baktığında beni hatırla diye." "Kızım sen psikopat mısın? Manyak!" Bedir eliyle alnını ovarken Berçem ve Hanımzer hanım oğlunun yanında onu sakinleştirmeye çalışıyordu. "Diyar emin misin bunun senin arkadaşın olduğuna kendisi hayvan barınağından kaçmış gibi bir hali var." Diyar bunu duyduğu an tekrar gitmeye çalışsada sıkı sıkıya tuttum. Bedir çok öfkeliydi onu hiç böyle görmemiştim. O uysal kendi halinde görünen adam gitmişti yerine bam başka biri gelmişti sanki. " Bedir lütfen. " Benim ona bakışımla başını sinirle salladı ve öfkeyle kapıdan çıkıp gitti. Bedirin gidişiyle Hanımzer hanımın öldürücü bakışları Deryayı buldu. Yavaş yavaş bize doğru yaklaştı. "Neyse bizde yukarıya çıkalım size iyi oturmalar..." Hızlı hızlı konuşup Deryayı da tuttuğum gibi Hanımzer Hanıma arkamı döndüm. Henüz biz adım bile atmadan onun kendine has gür sesiyle yerimize çivilendik. "Gelin Hanım bu kızı konağıma alacağımı nereden çıkardın. Haydi destursuz arkadaşını, uğurla bir daha da bu konağın kapısının önünden bile geçmesin." Gözlerim hayal kırıklığı ve hüzünle kapandı. Derya arkasını döndüğünde elinden sıkıca tuttum. Tekrar bir tartışmayı engellemek için Deryaya susması için baktım. Başını olumlu anlamda salladığında Hanımzer Hanıma çevirdim bakışlarımı. " Hanımzer Hanım arkadaşımı uzun zamandır görmüyorum hem misafir böyle kapı dışarı edilmez değil mi? Bir kahve içelim en azından." Sesimi yumuşak tutmaya çalışsam da söz konusu bu kadın olunca pek başarılı olamıyorum. "Misafir dediğin böyle gelmez. Az önce oğluma yaptığı terbiyesizlikten sonra onu konağıma almam. Hemen gönder şu kızı." Derya tekrar ağzını açmıştıki elini daha fazla sıktım. Şuan Derya kadar bende öfke doluyum ağzıma geleni söylememek için çaba sarf ediyordum. Konağın kapısı açıldığında tüm gözler kapıya çevrildi. Behcet Aslan içeriye girdiğinde Hanımzer Hanımın yüzü anında güldü. Behcet hepimizi kapının önünde gördüğünde kaşları çatıldı. "Hayırdır hepiniz kapının önünde ne yapıyorsunuz?" Behcet Aslan tek tek herkese bakıp en son benim gözlerimde durdu. Dünkü giydiği kıyafetler hala üzerindeydi. Beyaz gömleğinin ilk iki düğmesi açık bırakılmış kolları dirseklere kadar kıvrılmış ve kırışıktı. Gözlerinin beyaz yerlerine adeta kan oturmuştu. Sabaha kadar uyumamış gibi bir hali vardı. Yanakları tıpkı gözleri gibi kırmızı rengini almıştı. "Gelin Hanımın arkadaşını uğurluyorduk oğlum." Behcet Aslan, Deryaya baktı. Gözleri kısıldı uzun süre yüzünü inceledi. İçimden Deryayı tanımaması için dualar etmeye başlamıştım. "Aslında arkadaşım yeni geldi. Arkadaşımla bir kahve içmeme herhalde müsaade edersiniz. " İmayla söylediğim sözlerle sabır der gibi bakıp başını çevirdi. Hanımzer Hanım bir şey söylemek için oğlunun yanına gitse de Behcet Aslan elini kaldırıp yorgun olduğunu söyleyip yanımızdan yavaşça uzaklaşıp merdivenlere ulaştı. Deryanın elinden tuttuğum gibi diğer merdivenlerden çıkmaya başladım. Merdivenin sonu bitişiyordu. Son basamakta Behcet Aslanla kesiştik. Omuzları düşmüş gerçekten yorgun görünüyordu. Önümüzden yürüyüp gittiğinde yatak odasına yöneldi. Başka zaman olsa arkadaşım var biz odada kalacağız diye onu sokmazdım odaya ama şuan onun bu hali bunu yapmama engelliyordu. Deryayla birlikte tarasa çıktığımızda benim hiç kullanmadığım makatlara oturduk. Derya iyi kızdır konservatuvarı birlikte bitirmiştik. Ben iki üniversiteyi aynı anda bitirmeye çalışırken bana çok yardımcı olmuştu. O dönem gerçekten benim için zorlu zamanlardı. İki okul aynı anda birde ailemden gizli konservatuvarı bitirmek hiç kolay olmadı. Halada bilmezler benim iki üniversite okuduğumu. "Bunlar nasıl insanlar ya sen polise sakın gitme diye uyarmasaydın kesin gitmiştim. Bunlarla cidden uğraşılmaz. Yarım saat kapıdaki adama dil döktüm o yetmiyormuş gibi o kocan olacak herif çıktı. Oh olsun ama, sana yaptıklarının bedeli olmasa da iyi yaptım keşke daha çok ısırsaydım. Hele o kadın ne öyle elime verse... " " Deryaaa! " Derya gözü dönmüş gibi ark arka konuşmaya başlamıştı. " Pardon canım ya yani lafın gelişi kocan dedim tabiki değil. Zaten öyle bir adam koca olmayı bırak insan olmayı hak etmiyor. " " O benim kocam değil zaten. O senin alnına ısırdığın Bedir, Behcet Aslanın kardeşi kocam az önce gelen." Başını eğip gözlerini kocaman açtığında. Hemen toparladım." Yani lafın gelişi yani sana anlatmak için dedim kocam felan değil asla da olamaz. " "Aman olmasın zaten. Neyse bunlar beni kovmadan şu mevzuyu konuşalım. Aileme haber verme dedin. Ama nasıl kaçacaksın buradan baksana içeriye bile zor girerken dışarıya nasıl çıkılabilir." "Çok düşündüm Derya çok kaçmaya çalıştım ama tüm kapılar bana kapalı annem bile beni dolandırıcı sandı. Benim kendi hayatıma o kızında buraya dönmesi gerekiyor ve bunu kimse fark etmeden yapmamız lazım o kızı eğer elimizden kaçırırsak herşey mahvolur." "Hala bu olanlara inanamıyorum. Seni çok iyi tanımasam ben bile şüphe ederdim ama o kız sana benzemiyor evet görüntü olarak aynı sen ama karakteri bambaşka biri." "Sen gördün mü?" "Evet 3 ay kadar önce sana ulaşamayınca merak ettim. Geleceğim dedin gelmedin anneni aradım kaza geçirdiğini yoğun bakımda olduğunu söyledi apar topar İstanbula gittim. Bir hafta komadaydı. Bir hafta sonra uyandığında bambaşka biri vardı karşımızda doktorlar kazadan sonra hafıza kaybı olabilir dedi. " Deryanın anlattıklarıyla şaşkına dönmüştüm. " Sonra zaten ben döndüm. Her aradığımda çok soğuk ve farklıydı. Yaptıkları, konuşması, davranışları dikkat çekiyordu ama altından böyle birşey çıkacağı aklımın ucundan geçmezdi. Senin yazdıklarına anında inanmamın bir sebebide buydu." "Anladım... Derya Annem Babam nasıl onları çok özledim." Benim sorumla yüz hatları gerildi. Gözlerini benden kaçırdığını fark ettim. "İyi iyiler." "Derya doğruyu söyle birşey mi oldu?" İçime bir sıkıntı düştü. Nefesim daraldığımda çiğerlerime derin bir nefes çektim. "Baban biraz hasta ama hemen telaş yapma. Durumu iyi." "Nasıl hasta ne oldu? Derya Babam iyi dimi." "İyi merak etme küçük bir kalp krizi geçirmiş ama şimdi evde durumu iyi." Gözlerimden yaşlar art arda inmeye başlağında hıçkırıklarım göz yaşlarımı takip etti. Derya yerinden kalkıp yanıma oturduğunda birbirimizi sıkıca sardık. Uzun bir süre hiç konuşmadan oturduk ben ağladım o göz yaşlarımı sildi. Kendimi biraz olsun toparladığımda buradan çıkmanın yollarını düşünmeye başladık. "Derya Çınarın telefon numarasını bulup ona herşeyi anlatsan o beni buradan çıkarır hem onun eli kolu uzundur mutlaka bir yolunu bulur." Başını olumsuz anlamda salladı. "Sanmıyorum bebeğim bunu aslında başında söylemem gerekiyordu. Çınarla iki hafta sonra düğünün var anlattıklarıma inanmaz." Son söylediği cümleyi beynim idrak etmekte zorluk çekiyordu. Ne demek iki hafta sonra Çınarla düğünüm var. Oturduğum yerden fırladım. Kan beynime çıkmamış adeta taşmıştı. "Derya ne diyorsun sen ne düğünü! Allahım kafayı yiyeceğim sonunda gerçekten delireceğim bu kız ne yapmaya çalışıyor. Kim yaptırıyor bunları bu kıza. Önce burada evlenmeye kalkıyor sonra onun yerine bu boktan evliliğe ben kurban gidiyorum. Kıza buda yetmiyor gidiyor benim adımla benim kimliğimle ben gibi evlenmeye kalkıyor." Saçlarımı sinirle yolmaya başladığımda Derya ellerimden tutuyor. Sonunda herkesin istediği olacak ben kafayı yiyeceğim. " Sakin ol bebeğim bu düğün olmadan buradan çıkacaksın sen sakin ol! " Yerime oturduğumda başımı iki elim arasına sıkıştırıp düşünmeye başladım. Polise gitsem zaten beni yine buraya getiriyorlar, aileme anlatsam ben İstanbul'a gitmeden o kız kaçar. Ve ben elimde hiç bir şey olmadan ortada kalırım. Başıma giren ağrı düşünme yetimi kaybettiriyor. Başımı yerden kaldırıp Deryaya baktım. Bir yere dalmış hırsla tırnaklarını yiyordu. Aklıma gelen fikirle gözlerim parladı. "Derya buldum. Harun abi evet o beni buradan çıkartır tabi ya daha önce neden düşünmedim." Deryanın yüzü anında buruştu. "O Halanın Mafya kılıklı oğlundan yardım istemeyeceksin değil mi?" "Derya çok ön yargılısın Harun abi iyidir öyle bir zararı dokunmadı ki. Biraz sert mizacı vardır o kadar." Derya kolay kolay kimseyi sevmez güvenmez. O herkese bir kulp bulur. "Sen onun telefon numarasını bulup herşeyi anlat mutlaka yardım eder. Birde bana bir telefon alır mısın? Ben sana sonra öderim." "Şaçmalama tabiki alırım sonra ödemene gerek yok şu işi bir halledelim. Ben şimdi gideyim yarın yine gelirim umarım yine sorun çıkmaz. " " Umarım." ???????
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD