2.bölüm

751 Words
Ön koltuktan bir adam başını arkaya uzattığında öfkeyle bana baktı. "Elimde kalacaksın sus artık nereye gittiğini sanıyorsun sen! Sana demedim mi öldürürüm seni kaçmayacaksın diye." Adamın söylediklerine kaşlarımı çattım. "Ne diyorsun sen ya bırakın beni." deli midir nedir!!! "Sabır, sabır, kızım elimde kalacaksın bak yemin ederim onlardan önce senide kendimi de öldürürüm." Şöför koltuğundaki adam, bana bağıran adamın omzuna vurdu. "Derzan sakin ol! Bulduk işte yeter kıza bağırıp durma." "Ne yeter abi onun yüzünden Berçemde bende öle bilirdik şuursuzça hareket ediyor." "Tamam uzatma." Aralarındaki konuşmaya anlam veremiyordum. Şaşkınlıkla iki adamın konuşmasını dinlerken bir yandan da kollarım dan sıkıca tutan iki hayduttan kurtulmaya çalışıyordum. "Siz eşkiya mısınız? Bırakın beni sizi polise şikayet ederim bırakın beni." Şöför koltuğundaki adam aynadan bana bakıp konuştu. "Diyar sen de direnme abicim." Kaşlarım yay gibi kıvrılırken konuşmaya başladım. "Ne... Ne abisi benim abim felan yok siz kimsiniz ne Diyarı." Arabayı süratla kullanırken bir yandan da sıkıntıyla nefes alıp verdi. "Bizi abilikten de mi sildin." Bu haydut kılıklı adamların tek bir dediğinden anlamıyorum. Öfkeyle soluyup bağırdım. "Ne saçmalıyorsunuz siz, benim abim felan yok durdurun şu arabayı bir yanlış anlaşılma var. Bırakın beni." Kimseden ses çıkmayınca çığlıklarım tüm arabayı inletiyor inmek için kolumdan tutan iki adamı tekmeliyordum. Araba sert bir frenle durduğunda etrafıma baktım. Eski bir konağın önünde duruyorduk. Adının Derzan olduğunu öğrendiğim sinirli adam kapıyı açıp benim inmemi bekledi. Yanımdaki iki haydut indikten sonra Derzan kolumdan tutup sinirle indirdi. Sürükleyerek beni konağa soktuğun da gözlerim kararmıştı. Bu nasıl bir saçmalık nereye getirdiler beni. "Kızımm..." 50 yaşların da siyah saçlarına ara ara aklar düşmüştü. Kadın omzunda ki siyah tülbentine göz yaşlarını silerek yanıma koştu. Kollarını açıp sarıldığında ne yapacağımı şaşırdım. Avuçlarının içine yüzümü alıp sıktırdı ve yanaklarımdan defalarca öptü. "Yavrumm çok şükür sağ salim geldin." Etraftaki kalabalık gözlerini benden ayırmadan bakıyorlardı. Büyük merdivenlerin başındaki bir adam elindeki bastonu demir merdiven korunaklarına hırsla vurdu. Onun bu hareketiyle olduğum yerde titredim. Tüm avlu demirden çıkan sesle çınladı. Beyazlamış uzun sakallarını kaşındı. Koyu kahve gözlerini öfkeyle bana dikti. "Amacın bizi rezil etmek mi? Senin yüzünden ne hallere düşeceğiz hiç mi düşünmezsin Abinle Berçem senin yüzünden ölselerdi ben o zaman sana kaçmayı gösterirdim." Yaşlı adam sözünü bitirir bitirmez Derzan denen adam öfkeyle kolumdan tutup bağırdı. "Eğer bir daha kaçmaya kalkarsan seni..." Derza'nın sözünün bitmesine izin vermeden az önce bana sarılan yaşlı kadın yanına çekip beni arkasına aldı. "Yeter oğlum o senin düşmanın değil kardeşin." Dilim tutulmuş gibi hayretle olanları izliyordum. Uzun boylu simsiyah saçları olan orta yaşlarda bir kadın konuşmaya başladığında herkes sustu. "Yenge sakın ol tamam bak tansiyonun çıkacak Diyarı buldunuz işte, şimdi Karabeyler gelmeden hazırlayalım. Sağ salim şu düğünü atlatalım. Derzan sende uzatma! Kardeşin sen gibi sevdiğiyle evlemiyor ona biraz anlayış göster. Bu işin sorumlusu sensin Berçemi kaçırırken düşünecektin. Şimdi tüm suçlu Diyar gibi kızın üstüne gitme. Tüm suçlu sensin. " Orta yaşlı kadının yüksek sesiyle kimseden ses çıkmadı. Sanki bir dizi filmin içine düşmüş gibi anlamsızca olanları izliyordum. Tek tek avludaki her bir insanda gezdirdim gözlerimi. Burada konuşulan hiç bir şeyden anlamadan boş boş etrafımdaki insanlara baktım. Ne diyor bu insanlar ne saçmalıyor. Hayatımda ilk defa gördüğüm yüzlere defalarca baktım. Hiç birini tanımıyordum. Hayır yanlışlıkla bir dizi filmin içine düşsem bilirdim. Tanıdık oyuncu olurdu en azından birini bilirdim ama ben bu insanları hayatımda ilk kez görüyorum. " Hadi Diyar gel halam hazırlan sende Karabeyler gelmeden. " Avludaki herkesin gözü üzerimde çoğu öfkeyle bakarken bir kısmı üzgün bir şekilde bakıyorlardı. Acaba kaçırdığım birşey mi vardı. Kamera şakasının içine falan mı düşmüştüm. Gözlerim duvarlara kaydı. Kamera neredeydi? "Diyar." "Diyar sana diyorum hadi sende uzatma güzelim bazı şeyler kaderdir. Nasibinde buda varmış." Orta yaşlı kadın bana bakarak konuşuyordu ama dediklerinden tek bir kelime almamamıştım. Avludakilerden genç güzel bir bayan eli büyük karnının üzerinde konuşmaya başlayınca yönümü ona çevirdim. " Diyar yengecim sende ne uzattın ama evleneceğin adam Karabeylerin oğlu konaklarda yaşayacaksın ağa karısı olacaksın elin sıcak sudan soğuk suya deymeyecek daha sevinmen lazım." Baş parmağımı hayretle kaldırıp kendime işaret edip konuştum. "Bana mı diyorsunuz?" " Diyar gel seni kızlar hazırlasın birazdan almaya gelirler hadi halacım." Elimi kadının elinden çekip ikisinide havaya kaldırdım. "Bakın bir yanlış anlaşılma var ben sizi tanımıyorum ne dediğinizi de anlamıyorum. Bırakın gideyim ne evlenmesi ne saçmalıyorsunuz siz." "Bak yine başladı. Elimde kalacaksın." Derzan denilen adama gözlerimi devirip konuşmaya devam ettim. "Burada neler dönüyor gerçekten anlamıyorum ama bir kere daha söylüyorum ben Diyar değilim. Benim adım Hasret... Hasret Atalan. Bir yanlış anlaşılma olmalı sizin kızınız ben değilim. Şimdi buradan gideceğim sizde kendi kızınızı bulup onu evlendirirsiniz ama beni asla evlendiremezsiniz." kapıya doğru bir adım atmıştım ki o kadın tuttu kolumdan.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD