14.bölüm

1007 Words
İki polise baktığımda arabadan inip Ağa bozuntusunun yanına gittiler. Elpençe önünde ezildikçe ezildiler. Resmen burada onun borusu ötüyor. O polislerle tokalaşırken tiksintiyle her birine baktım. Kapıyı açtığım gibi koşmaya başladım. Öyle koştum ki her şeyi arkamda bırakacak gibi... Beni klit gibi saran içine hapseden ellerle durduruldum. "Bırak beni Hayvan herif bırak! Ben Diyar değilim o kıt kafanız neden anlamıyor. Bırakın beni artık." hem ağlıyor hemde bağırıyordum. Ellerimi yumruk yapıp göğsüne tüm gücümle vuruyordum. Yumrukları art arda güğsüne insede tepki vermedi. Artık ayaklarım güçsüzleşti. Kendimi yere bırakırken kollarının arasına alıp sardı sarmaladı sanki bu yaraları o açmamış gibi bir bebeğin kumdağına sarıldığı gibi sarmaladı. "Aileme götür beni onları özledim ne olur beni anneme götür. Ne olur beni bırak. " Göz yaşlarımı elimiz tersiyle sildim. Çenemden tutup başımı kaldırdı. "Şitt tamam ağlama artık anneni getireceğim. Geçti." Beni kucağına alıp kaldırdığında başımı tutamayıp omzuna yasladım. " Sanki hepsi kötü bir kabus gibi. Gözümü açacağım herşey bitecek... Bitecek dimi? Bitecek desene..." Hıçkırarak ağlamaya başladığım da konağın kapısından girdik herkesin meraklı bakışları arasında merdivenlerden çıktık. "Neden beni sana getirdiler. Bunlar nasıl polis Allah kahretsin!" Yatağa usulca otutturduğunda uzunca baktı. Baktı baktı sonra başını iki yana sallayıp gözlerini üzerimden çekti. "Banyo yapmak ister misin? Biraz rahatlarsın." Neden bu kadar yumuşak davranıyor. Benim bu halime acıyor mu? "İstemiyorum zaten saçlarım kazık gibi oldu. Sabun var orada ben kendi şampuanlarımı istiyorum. Kendi kişisel eşyalarımı istiyorum. Sen benim bir şeyler almama bile izin vermedin. Benim param bile yok... Benim kimsem yok..." Hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ettim. Hani bir ödev yaparsınız çok özenerek bittiğide oh be güzel oldu dersiniz. Ve o sırada ödevinizin başına bir şey gelir işte oradaki hayal kırıklığının on bin katını yaşadım. Dik durmaya çalıştıkça dahada derine battım. O kadar çabalamış kaçmışken şimdi eline teslim edilmiştim. "Sen biraz uzan ben geliyorum." Yatağa uzandığım da ağlamaktan ne uyuya biliyor nede sakinleşe biliyordum. İçli içli ne kadar ağladım tam kestiremiyorum. Kapı açıldığında Behcet Aslan elinde iki poşetle girdi. Yanıma gelip poşetleri ayak ucuma koydu. " Hadi kalk bakalım işine yarar birşey vardır en azından bu saçlarını düzeltecek." poşetleri gösterdiğinde heyecanla yataktan kalktım. Poşetin birini açtığımda ağzım açık kaldı. Her çeşit şampuan, saç kremi, yüz kremi, vücut losyonu, vardı. Neden bu kadar sevindiğimi bile bilmiyorum şuan hiç sağlıklı düşünemiyorum. Ondan ayrıldığımda dumura uğramış gibi baka kaldı. Tebessüm edip yataktan kalktım ve poşetleri alıp banyoya sevinçle yürüdüm. Sadece küçükde olsa mutluluk verecek bir şeylere ihtiyacım vardı. Hormonlar yaptırıyor hep bunları. İçlerinden benim kullandığım şampuanı, saç kremini, vucut losyonu ve inanamayarak kullandığım parfümü çıkarttım. Hadi diğerleri neyse parfümümü nasıl buldu anlamadım. Sadece benim parfümüm vardı denk getirmek için bir kaç tane almamış sadece bir adet benim kullandığımdan almış nasıl bildi. Diğer poşeti açtığımda yine bir kaç şampuan ve pet vardı. Utanarak içinden aldım. Bu adam mı almıştı tüm bunları. Yerin dibine girecektim sanki. Kapıyı kilitleyip banyo yapmaya başladım. Bir anlığınada olsa her şeyi unutmak istedim. Her zaman yaptığım sıradan bir banyo bile şimdi ne kadar önemli ve kıymetli olmuştu. Temiz bir duşun ardından bornuzumu giyip kapıyı açtım odada kimse yoktu. Hemen odanın kapısınıda kilitleyip üzerimi giyindim. Saçlarımı kuruttuğumda tüm vücutuma kremi mi sürüp rahatladım. Odadan çıktığımda Behram ve Bedir'in bizim katta oturduğunu gördüm. Aslında bir özür borcum vardı Behram'a o yüzden utana sıkıla yanlarına gittim. "Selam." Beni gördüklerinde Bedir başını sallarken Behram gözlerini kısıp bana baktı. "Şey otura bilir miyim?" "Gel yenge otur otur da şu oscarlık oyunculuğun sırrını anlat." İkisinin karşısına oturdum. "Yapmak zorundaydım planlı bir şey değildi ani gelişti özür dilerim seni korkuttum." "Ee bir düşüneyim bakalım nasıl affede bilirim. Bir gün benimde sana ihtiyacım olabilir yani." "Her zaman tabi hala burada olursam seve seve yardım ederim." "O topa sakın girme Diyar bu Behram yapışır sanada her dakika iyilik adı altında bir şeyler ister durur." Bedirin söyledikleriyle gülmeye başladık. "Aşk olsun abi ya senin kardeşini koruman lazım yerden yere atman değil." Biz üçümüz gülmeye devam ederken bir anda bir şeylerin kırılmasıyla yerimden sıçradım. Bağrışma sesleri duyulduğun da üçümüz de ayaklandık. Sesler büyük odadan geliyordu. Odaya yaklaştığımız da söylenilen sözlerle yerimde çivilenmiş gibi kaldım. Bir küçük gülümsemenin ağır bedelleri vardı. Birazcık gülerken felek öyle bir tokat indiriyor ki o güldüğün bile uçup gidiyor. "Ben o yollu kızı gelin diye tutamam. Ne halt olduğu belli değil zaten kadınlardan duydum bunun konuştuğu varmış. Bugünde kaçıp ona gidecekti elbet. Deli gibi ortalarda geziniyor. Biz onlara ahlaklı terbiyeli güzeller güzeli kızımızı verdik onlar ne yaptı. Bu ahlaksız deli kızlarını verdiler. " Kan beynime akıyordu. Tüm hücrelerim alev almış gibi şaha kalkmıştı. Hayatım boyunca ben hiç bir zaman hakarete uğramamış tek bir kötü kelimeye maruz kalmamışken şimdi bu iğrenç sözlerin hedefiydim. Ellerim gittiriyordu. Ama o sinirle odaya girecekken Behram kolumdan tutup bir şeyler dedi ama dinlemeden onu ittirdim. Aralık kapıyı ittirip içeriye girdiğim de kapı arkamdan sertçe duvara çarptı. "Siz nasıl bir insansınız? Yaşınızdan başınızdandamı utanmadınız bu sözleri söylerken? Duyduğunuz iki dedikoduyla benim namussuma laf edemezsiniz terbiyemi ahlakımı sorgulayamazsınız. Terbiyeli ahlaklı diye tanımladığınız kızınız gibi ben kaçmadım bir adama ben berdelle evlendirildim Hanımzer Hanım. " Sessizlik Sessizlik Sessizlik Behcet bana bakıyordu eminim ama ona bakışlarımı değdirmeden herkesin yüzüne baktım. Bunu beklemiyorlardı belli hepsi suspus olmuşlardı özellikle Hanımzer Hanım tek bir kelime söylemedi. Burnumu çekip derin nefes aldım. " Zira sizin önce oğlunuzu uyarmanız gerekiyor. He diyorsanız ki benim oğlum ağa, evliyken başka kızlarla buluşur gününü gün eder hay hay o zaman kimin ahlaklı olduğunu oturup tekrar konuşuruz. Ama şunu unutmayın bu duyulursa neler olur o zamn düşünelim. Oğlunuza sorarsınız bugün bu olaylar olmasaydı Nevrayla buluşmayacakmıydı Hanımzer hanım. " Ağzımdan çıkanı kulağım bile duymadan patır patır dökülmüştüm. Bunu neden yaptım bilmem hormonlardan mı yoksa sinir kat sayım doldu ondan mı bilmiyorum ama artık dolmuştum. Gerçekten delirmek üzereyim üzerine bana ve aileme hakaret içerikli şeyler duymak istemiyorum. Her ne kadar bu sözler Diyar ve ailesine olsada karşılarındaki muhatab bendim ve asla susamam. Renkli gözleri koyulaşmıştı öyle bir bakıyorduki, sanki karşısında düşmanı var gibi. Korkmadım umrumda değildi bakışları ben artık kimseye boyun eymeden herkese gereken cevabı verecektim. Nitekim vermiştimde odadan sessizce çıktığımda kendimi tarasa attım. Dün oturduğum duvarın üzerine çıkıp ayaklarımı salladım. Artık yeni bir plan kurmam lazım buradan çıkmak için etkili bir yol bulmam lazım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD