17.bölüm

663 Words
Ben hayatımda böyle bir şey görmedim. Korkudan kalbim bir atıyor bir atmıyor gibi. Merdivenlerden koşarak inen Behvet Aslan elindeki silahı adamlara doğrulttu. Onun arkasından Bedir silahını çekti. Behram ve Haşmet ağa onların arkasından merdivenlerden indiler. Sanki çok normal bir şeymiş gibi herkes bakıyordu. Benimse kulaklarım sağır olmuştu sanki hiç bir şey idrak edemiyor duymuyordum. Tüm Konak ayağı kalkmış tüm gözler silahlı adamlardaydı. Haşmet ağa çok sakin bir şekilde Ağa bozuntusunun yanına gidip bastonunu yere vurdu. "Azat Goyan benim evime silahla basmayı hangi cesaretle yaparsın! Gece gece evde kadınlar var! Bu nasıl bir hadsizlik canınamı susadın." Ayağı kalktığımda ayaklarımın üzerinde zor duruyordum. Azat denen adamın kaşından saçına kadar uzanan bir yara iz vardı. Bu onu dahada korkunç gösteriyordu. Adamın gözleri beni bulduğunda gözlerini çekmeden konuştu. " Buraya iadeyi ziyaret için geldim haşmet ağa bu oğluna bir ziyaretimdi. Niyetim öldürmek değil şayet o olsa önce bu güzel kadından başlardım." Boğazıma bir yumruk oturdu ve yutkunamadım. "Lan seni öldürürüm ş................. O........." Silahı adamın tam anlına dayadı. "Behram diyarı götür." Gözlerimi Behcet Aslan ve adamın üzerinden ayırmadan Behramın yönlendirmesiyle zorla merdivenlerden çıktım. Aşağıda bağrışmalar yükselirken Behram beni odaya götürdü. Adamın gözleri bakışları gözümün önünden gitmiyordu. Ayaklarım ellerim korkudan titriyor nefesim kesiliyordu. Silah sesi bir daha patladığında elim kalbime gitti. Kapıyı açıp dışarıya çıktığım da korkarak aşağıya bakmaya çalıştım. Azat denen adam kan akan kolunu tutup bir şeyler söylüyordu. Az önce görmediğim bir grup adam ellerinde silahlarla az önce eve baskın yapan adamlara silah çekmişlerdi. Ne döndüğünü zerre anlamamıştım. Azat Goyan başını kaldırıp beni gördüğünde bir adım geriledim. Öyle bir bakıyordu ki sanki onun düşmanı bendim. Azat Goyanın bakışlarını takip edip Behcet Aslan bana baktığında gözlerinde karanlığı gördüm. Burada olmam onu öfkelendirmişti. Hemen geriye çekilip odaya girdim. Yatağın üzerine oturduğumda ayaklarımı kendime çekip sırtımı yatak başlığına dayadım. Nasıl bir yere, nasıl insanların içine düşmüştüm. Ayaklarımın titremesine son vermek için kollarımla sardım. Kapı öyle bir açıldıki sanki kırılacak gibi. Kapının açılmasıyla çığlık atıp ellerimi kulaklarıma kapatıp gözlerimi yumdum. Adım sesleri yavaşladığında gözlerimi araladım. Behcet Aslan elindeki silahla kapının kenarında duruyordu. Kapıyı kapatıp içeriye girdiğinde silahı masanın üzerine bıraktı. Yanıma gelip yatağın ucuna oturdu. "Korktun mu?" Başımı salladım şuan ufacıkta olsa şefkat gösterse anında ağlar duygusala bağlardım. "Merak etme bir daha böyle bir şeyin olmasına izin vermeyeceğim korkma!" Konuşamayacak kadar bitkindim. Dilim tutulmuş gibi başımı salladım. Yataktan kalktığında silahını alıp kapıya yöneldi. Telaşla yerimden kalktım. "Nereye?" durdu. Yavaşca döndü. "İşim var sen yat uyu." Bir kaç adım ona yaklaştım. "Ya tekrar gelirlerse gitme!" Gözlerime baktı, baktı. Çaresizce kalmasını gitmesini istemiyordum. "Korkma gelmeyecekler sen uyu hadi." Tekrar arkasına dönüp kapıyı açtı. Sanki sonkez bana bakıyormuş gibi bakıp odadan çıktı. Camın perdesini açıp gidişini izledim. Camın yanındaki betondan boşluğa oturdum. Dizlerimi kendime çekip kollarımla sardım bacaklarımı. Korkuyordum içimdeki korku büyüdükçe büyüdü. Nereye gitmişti elindeki silahla. İçimde sıkıntı vardı. Ona bir şey olmasından neden bu kadar korkuyorum bilmiyorum. Başımı dizlerime koyup gökyüzünü izledim. Gözlerim ağırlaştığında yavaş yavaş kapandı. "Diyar... Diyar." Koluma değen elle gözlerimi açtım. Karşımda onu gördüğümde camın pervazından indim. "Gelmişsin." "Geleceğim demiştim." gözleriyle camı gösterip devam etti. "Sen neden burada uyudun." "Ben seni mer... Yani şey... Uyuyamadım da öyle oturmuştum." Başını yana eğdi gözlerini kısarak bana baktı. "Sen benimi bekledin?" yüzünde ufacık bir gülümseme oldu. Omuz silkip onun kadrajından çıktım yatağa oturdum. "Ne bekleyeceğim seni sadece yine o adamlar gelir diye korktum. Hem sen benim umrumda bile değildin belki gelmezsin de bende buradan kurtulurum diye bekliyordum." Başını ağır ağır salladı. Yüzündeki küçük bir gülümseme de kaybolmuştu. Üzerindekileri çıkartıp altına eşofman giydi. Üstüne sporcu atletini giyip yatağa yattığında bana arkasını döndü. İçimde bir yerlerde bir şeyler koptu. Pişman olmuştum sanki ölmesini ister gibi konuştuğuma ama aslın da merak etmiştim. Nedenini bilmeden onun için endişe duymuştum ama bunu onun bilmesine gerek yok. Dilandan rica edip yedek bahtaniye istemiştim onu dolaptan çıkartıp yere serdim. Behcet Aslanın yanındaki yastığı almak için sessizce yanına yaklaştım. Üzerinden eğilerek yastığı alacağım an onun kokusu burnuma doldu. Gözlerim kapandığında kokusunu soludum. Çok etkileyici kendine has kokusu vardı. Gözlerimi hızla açıp yastığı aldığım gibi ondan uzaklaştım. Neler oluyor bana anlamıyorum.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD