Gece yarısına doğru uyandığımda, salondan fısıltılar geldiğini duydum. Kendi kendime ''Ne oluyor ya?'' diye söylendim. Parmak ucumda kalkarak, kapıyı yavaşça açtım. Annemle babam salonda oturmuş, sessizce konuşuyorlardı. Işık yanmıyordu, sadece iki gölge görüyordum. Babam'ın '' Ne demek, benim kızımı terk edip gitti, ne diyorsun hanım? '' diye bağırdı. Annemden ses gelmedi, muhtemelen benim uyuyup, uyumadığımı anlamaya çalışıyordu. Daha sonra babam '' Yavaş ol, bey! Duyacak şimdi. '' dediğini duydum. Merakla dinlemeye koyuldum. Babam derin bir iç çekerek '' Duyarsa duysun, kimse benim kızımı üzemez anladınız mı? Hiç kimse.. Benim şu hayatta evlatlarımdan daha değerli bir şey yok. O, Oğuz'u zaten hiç sevmemiştim. Tam bitti, kızımın yüzü gülecek derken, şimdi de bu, Yiğit başımıza bela o

