Belki de burdan kaçış yoktu.Ama Erik Lusini burda bırakmaycaktı.Ne olursa olsun,son ana kadar mücadele etmek ,gerekirdi.Tıpkı şimdi ki gibi.O önce Lusini ,sonra kendisini kazdığı delikden çıkardı.Ama o ucubelerden biri onun bacağından yapıştı ve onu içeri çekmeye başladı.Lüsi bunu fark ettiği an geri döndü ve Erikin kolundan tutarak onu çıkarmaya çalışıyordu.Ama bir kız için çok zordu.Erik sol bacağıyla onu tutanı vurdu.
Şimdi kurtulsalar bile ucubeler de onları rahat bırakmamaya yeminliydi.Nereye gide bilirlerdi.Gecenin bu vaktinde ,etraf bu kadar sessizken Lüsi kendini tutamıyor,durmadan gözlerinden yaşlar akıyordu.Ama onun elini de bırakmıyordu.Erik onu ormanın derinliklerine doğru götürüyordu.Belki de biraz aydınlık olsaydı onlar ,bir yerde saklanmayı deneye bilirlerdi.Erik bir anda Lüsinin elini bıraktı.Lüsi de durdu ve Erikin yüzüne bakmaya çalıştı.Erik ona ayağını işaret etti.Olamazdı bir metal parçası Erikin ayağına saplanmış,Erik bağırmamak için kendini zor tutuyordu, ama acı çok fazlaydı.Belki de biran önce ordan uzaklaşmak için bacağını görmezden gelmişti,şimdiyse fazla kan ve ağrı yüzünden kımıldatamıyordu.
Güçle nefes alan Erik Lüsiye tişörtünden biraz koparmasını ve ona vermesini istedi.Lüsi ellerinin titremesine rağmen bunu yaptı.Erik dişlerini sıktı ve bir hareketle metalı ayağından çıkardı.Lüsi elindekini onun ayağına sardı ve ona kalkmaya yardım etti.Erik topallıyordu ama gitmeğe de devam ediyordu.Kalsaydı bu yaradan daha beterleri hatta ölüm bile ola bilirdi.Erikin yüzünden terler akıyordu,yine de kendinden önce yanındakı kızı düşünüyordu bu durum ikisi içinde çok zordu, Lüsi de iyi görünmüyordu.Biraz durmak gerekiyordu, her ikisi de bayılacak kadar yorgundu..Ama bu hiç iyi fikir değildi.
-ben.....daha fazla gidemem çok yoruldum,senin de bacağın iyi değil biraz dinlenmemiz gerekiyor......
-tamam,sen otur ben etrafı kolacan edeyim,bir yere ayrılma.
-ttamam....
Erik biraz öne gitti yine adım atıyordu ki ayağı kaydı ve küçük bir tepeden aşağı yuvarlandı ve kafasını çarptı.
Gözlerinin önünden kıvılcım geçtı.
Zar zor toparlanmaya çalışıyordu ki bir kız çığlığı dahası Lüsinin çığlığı geldi.Erik ayağa kalktı ve golf sopasıyla sese doğru gitmeğe çalıştı.
Olamaz Lüsi beladaydı ,o yakalanmıştı,ama o ucube yalnızdı.....
O acımasız kardeşden biriydi sadece...
Erik başka kimseni görmedi ve Lüsini peşinden sürükleyerek götüren adama arkadan yaklaştı.
O bunu fark ettiğinde Erik onun kafasına golf sopasını giydirmişti bile.Ancaq o bundan etkilenmedi ve Erikin üzerinə gitti.Erik yine elindeki son silahı golf sopasını kaldırdı.Bu sefer adam hızlı çıktı ve bir anda sopayı Erikle beraber öyle bir itti ki,Erik çok kalın bir ağaça çarpıldı ve düştü.Erik hatta bir yerlerində kırık ve çatlakların yarandığını,organlarının zedelendiğini hiss ediyordu.Erik kafasını kaldırıyordu o an ona doğru bir balta fırlatıldı .Erik şaşkınlık içində kafasını çevirdi ,balta onun omuzuna batıcakken ,o eyildi.Ama balta ondan uzaklaşdığı an ,bıçak tam omuzuna ve onu deşerek ağaca saplandı.Erik yüksekden bağırdı.Dişlerini sıktı ve yüzü kızarmış halde ,fazla ses çıkarmamaya ve o uzun bıçağı omuzundan almayı istiyordu.Adam kızı bırakıp ,Eriki öldürmekte kararlıydı.O Erike yaklaştı,ama bir polis olarak o sol koluyla kendinde çok büyük birini durdurmaya çalışıyordu.Ama silahsız bu zor görünüyordu.O,adamın gözlerinden basmaya çalışırken,adam kanlı omuzdan bıçağı çıkardı və onu Erikin, kafasına batırmak için çırpınıyordu.Lüsi gözlerini açtığı an ,gördüğü manzara karşısında ayağa kalktı ve yakındakı golf sopasını eline aldı ve adamın kafasına vurdu.Adam o sert vuruş karşısında sadece bıçağı bıraktı ve kıza baktı.Erik güç toplayarak ağaçdan baltayı çıkardı ve adamın boynuna sapladı.Adam çok güçlüydü.Lüsi bir an için annesine yapılanları düşündü ve kısas hissi bütün bedenini ele geçirdi.Sopayı sinirle bir kaç kez vurdu .En sonunda adam öldü ,ama Lüsi vurmaya devam ediyordu.Erik zorda olsa ayağa kalktı.
-Lüsi yeter! O öldü zaten!
-.......
-LÜSİ SOPAYI BANA ver!!! LÜSİ!!!
Lüsi sopayı istemsizce Erike uzattı.Erik ve Lüsi burda kalmanın güvenli olmadığını bildikleri için gitmek kararına geldiler.Erik ne kadar dayana bilirdi Lüsi onu bilmiyordu, omuzu ve bacağı kanlar içinde olan Erik zor arayakta duruyor,ses etmiyordu.Onlar tuzaklardan korunarak araba yoluna çıkmayı başarmışlardı.
Erik telefonunu aramaya başladı.Telefonun onca olaya rağmen iyi durumda olmasına kendisi bile şaşırıyordu.O şehirdeki arkadaşlarına zar zor köyün adresini vererek ekip göndermesini istedi.Bacağının o haline rağmen ,Erik çok yol kat etmişti.Kızdan yardım istemiyordu,çünkü kız da ondan farklı görünmüyordü.Lüsinin Erik kadar yarası olmaya bilirdi.Ama o annesine yapılanları hatırladıkça mahv oluyordu
Hava aydınlanıyordu,irelide küçük bir kasaba vardı.Onlar arkadaşları orda beklemeye karar vermişlerdi.Her ikisi yine boş bir kasabaya geldikleri için tedirginlerdi.Erik kızdan ayrılıp etrafı kolacan ediyordu, birden bir şerifin arabasının durduğunu gördü.Şerif arabadan inip ,ona yaklaştı.Bu 45-47 yaşlarında beyaz tenli biriydi.
-şehirden gelen polis sizmisiniz?
-evet......
-aman tanrım bu üst başınızın haline bak, ben de kos koca şehirden arama geldiğinde durumunuzun bu kadar zor olduğunu tahmin etmiyordum....
Erik hiç adamın konuşmasını dinlemeden kendi sorusunu sordu
-silahınız var mı?
-evet de, neden istiyorsunuz ki,hem ben burdayım artık. Merak etmeyin ben burdayken kimse size zarar veremez!
-alışkanlık sadece,malum ben de polisim silahım olmadan kendimi huzursuz hiss ediyorum,sizin ki de farklı gözüküyor.....
Şerif silahını eline alıp ,Erike göstermeye ve hikayesini kısaca anlatmaya başladı.
O sırada Lüsi etrafta geziniyordu,şerifin arabasını görünce kurtulacağı için seviniyordu.Arabaya doğru giderken, onun gözüne gün işığında arabada parlayan bir şey değdi.Kız kamyonete yaklaştığında kendi telefonunu görünce dona kaldı,ama bu nasıl ola bilirdi.Onun telefonunun şerifte ne işi........
Lüsi kamyonetteki halıyı kaldırınca kanlar içinde annesinin bilekliğini buldu.Ağlıyordu sessizce ağlıyordu.Arasa bile kamyonette başka bir şey yoktu.Aniden Lüsinin aklına Erik geldi.
Şerif onlarla birlikteyse "Erikin başı dertteydi" demek....
Erik bakışlarıyla etrafta Lüsini aradı.Şerif bunu fark edince , o da boylandı.
-sizden başka biri de mi var?
-evet
-öyleyse,çağırın kızı da gidelim.
Erik az önce duyduklarından şüphelendi.
-yanımdakının kız olduğunu nerden biliyorsunuz?
-siz söylemişdiniz işte...... şehirdekilere...yani.....
Hayır! ben kimseye yanımda bir kız olduğunu...
Erik sözünü kesti çünkü, şerifin arkasındakı ,Lüsinin ta kendisiydi.Ama o şerifi göstererek bir şeyler işaret ediyordu.Erikin nereye baktığını anlamak için,Şerif te döndü.Erik Lüsini anladığı için,adam döndüğü sırada vakit kayb etmeden şeriften silahı aldı.....
-siz ne yapıyorsunuz,efendim?
-üzgünüm, ama burda kimseye güvenemem.......Lüsi çabuk buraya gel! Ama Lüsi yine bir şeyler işaret ediyordu.
-Lüsi ne diyorsun, gel.......
Erik arkasında birilerini hiss etti ,tam dönecekken ucubenin annesiyle karşılaştı.Kadın hiç düşünmeden Erikin üzerine atladı.Erikin elinden silah yere düştü.Kadın onun yaralı omuzuna bastırmaya devam ederken ,Erik kadının boğazından sıkıyordu.Bu an ona yardıma koşan Lüsini şerif yakaladı.
-küçük fareee, senin yüzünden şimdi ,başımı belaya sokucak polisi öldürmem gerekiyor.Hepsi senin yüzünden sen usluca otursaydın , şimdi kimse ölmezdi.
Lüsi ondan kurtulmaya çalışıyordu.
Erik kadının gözlerinde şeytanı göre biliyordi.O onun boğazını bırakıp kafasını yumruklamaya başladı.Kadın darbeler karşısında sersemleyince, Erik yerden silahı alıp,hiç geciktirmeden onun üzerine gelen kadının kafasına sıktı.
Zorla dizleri üste durdu ve silahı şerife doğrulttu.
-kızı bırak hemen!!!!
Şerif ellerini Lüsiden çekti.
-efendim,lütfen beni öldürmeyin,onlar çok tehlikeliler, nereye giderseniz peşinizden gelicekler..
-sende korktun,onların arkasını toplamaya başladın öyle mi? Bende diyorum, burda o kadar turist ,aile nasıl kayb oldu.Meğerse şerif kendisi de suçlu.Lüsi sen de anahtarı al ,arabaya bin,acele et!
Seni öldürmiyorum,çünkü senin en ağır şekilde ceza almanı sağlıycağım!
Lüsi şeriften anahtarı alıp,arabaya bindi, şerif Erikin üstüne yürümeğe başlayınca Erik onu bacağından vurdu.
-sana bize bulaşmaman gerektiği konusunda uyardım.
Erik arabaya binince,Lüsi arabanı çalıştırdı ve ordan uzaklaştılar.......
7 ay sonra......
özlemek mi daha zor ,yoksa güvenmek mi? Benim için her ikisi .Birini çok özledim dönmedi..
birine çok güvendim ,önemsemedi,beni bir çöp gibi ,değersiz eşya gibi içeri tıkmalarına müsade,etti.
Evet belki o gün Erikle o yerden kurtulduğuma çok sevinmiştim.Ama sonrası ,beni hayal kırıklığına gömmüştü.
Hani korku filimleri olurdu ,sonda zorla da olsa kurtulan gencler bir birine daha çok sıkı sarılır,hayata devam etmekte bir birine yardım ederlerdi,çünkü yaşadıkları şeyler yalnız onların hatırlayacağı,belki de rüyalarında kabuslarının bitmemesine sebeb olacak şeylerdi.
Biz şehire varmıştık,ben ve Erik hiç vakit kayb etmeden polise son bir kaç saatte başımıza geleni anlatmış,onların yardım yollamasını beklemiştik.Ama malesef yardım için giden askerler hiç bir şey bulamadıkları gibi bizim delirdiğimizi sanmışlardı.
Günler geçiyor ve anlattıklarımız kimseye inandırıcı gelmiyordu ve o gün ben bunu net anlamıştım
16 kasım ,o olaydan 4 gün geçmişti.
Erik olayı tekrar tekrar anlatınca,bizi yargılamaya kalktılar.Bir hafta sonra sa annemin bazı eşyaları,bulununca,tüm deliller bana işaret etmişti.Mahkemede önce Erikte benim gibi yargılnıyorken ,aniden bir psikolog Eriki bu suçlamadan kurtardı ve tüm suçu bana attı.Işte o gün ben gerçekten yıkılmışdım.Bir kız için gözlerinin önünde acı içinde annesinin öldürülmesini görmesi çok zordu,bunu size kolayca anlatamam,kalbiniz sıkışır içinizden sıcak ateş dışarı fırlamak ister ,ama gözleriniz de boş durmaz,yakıcı ,acı göz yaşlarını özgür bıraka bilir .Ama şimdi annesinin özlemi ,hasretiyle tutuşan birine birde katil,dahası anne katili damgası vurmuşlardı.
Ben annemi öldürmüş,Eriki bu yalana kandırmışım...
Beni en çok üzen ne o sözler ne de o suçlamalardı...Beni en çok yaralayan kadının söylediklerini Erikin onaylamasıydı.Son ana kadar mücadele ettiğim,güvendiğim,sığındığım arkadaş...beni canavarlardan kurtarıp burda kendisi bıçaklamıştı. Şimdi benim tanıdığım adam da mı bir canavara dönüşmüştü.Lanet olsun! Şu günlerde hiç mi doğru bir insan bulamadı beni...
Mahkeme salonunu terk ederken,o üzgün ama kısa bir bakışla gitmişti.
Bense yıkık,kırık anne kaybını üstünden atamayan yıpranmış küçük bir kız gibi kalmıştım öylece ...
Beni aklı dengesi bozuk biri olarak ,akıl hastanesine yatırınca ben tamamen bittim.Hergün hergün annemin gidişini hatırlayıp ,sinirlenmem ardından ilaç tedavisi ve uyku ....ve tabi hiç bitmeyen terapi....
Ya neden annemle ilgili olanları tekrar hatırlatarak ,bana o kabusu yaşatıyorlardı,anlamıyordum.En sonunda karar vermiştim...Ben de annemin yanına gidecektim ,Ilk denemeler herzaman zordur ,ama yapacaktım,bu acı kabusu bitirecektim sonunda....
2hafta sonra....
-Affedersiniz lütfen Erik Valt gelince,ona aradığımı söylermisiniz,bu çok önemli ,bayan Lüsi Enson la ilgili bir konu....
3gün sonra...
-efendim beni mi görmek istediniz?
-geç,Erik geç seni ben değil bir kaç haftadır sana ulaşmaya çalışan biri için çağırdım.
-kimmiş? neden arıyorlar?
-aslında ,bu olay o..kızla ilgili...hani şu senin bulduğun aklı dengesi bozuk olanla ilgili ...ismi neydi unuttum ya....
Lüsi....Lüsi Enson(Erik derin bir iç çekti)
--doğru,Enson ...Mary Antuanette özel akıl hastanesinin müdüresi o kızla ilgili bir kaç haftadır sana ulaşmaya çalışıyormuş.O,kızın kimi kimsesi olmaması da üzücü yani...
-neden evi aramamış,numaramı bırakmıştım ben....
-belki kayb etmiştir falan,her neyse bu gün için izinlisin,git bak bakalım,ne istiyormuş.....
-tamam efendim sağolun....
***
-Lüsi kendine gel!
-ben deli değilim neden anlamıyorsunuz,onlar benim annemi öldürdü...Erik te ordaydı ya.....
-hıhıhı sen sakin ol,yoksa,sana bugün için şok terapisi yaptırmaya zorluyorsun beni
Lüsinin uykusuz ,kızarmış gözleri daha da büyüdü,şok terapisi aklına gelince parmakları sanki o elektrik dalgaları yüzünden acıyla tekrar uyuştu.
-HAYIR!HAYIR !BEn istemiyorum ,bırakın beni onlar burda benim peşimde,onlar beni bulmadan ben anneme gideceğim.Bırakın dedim.
-ilacı hazırlayın!
-is-te-mi-yo-rum siz anlamıyormusunuz,ben anneme gitmek istiyorum
****
1
-Erik Valt hoş geldiniz demek isterdim ancak bu şartlarda hiç hoş gelmediniz.Bakın ben hemen konuya geçiyorum.Konu Lüsi,biz onun ilaçlarınn dozunu artırmaya karar verdik.
Erik ateş almış gibi yerinden kalktı.
-Hayır biz böyle anlaşmadık. Ben kızın şurda ,ortalık sakinleşinceye kadar,hapise gitmesin deye kalmasını istedim.Ama siz onu delirtmeye mi çalışıyorsunuz.
-bakın sesinizi yükseltmeye hiç gerek yok.Kızın hiç bir akrabası ona sahip çıkmayı istemiyor,üstelik kızda eskisi gibi değil,son birkaç haftada 20kez intihara kalktı,sürekli aneme gideceğim diyor,bide......
-bide ne ....
-sürekli onun peşinde birilerinin olduğunu ,onu bulunca öldüreceklerini söylüyor....
- Lüsi nerde? Ben hemen onu görmek istiyorum.
-bakın sabah hemşire sakinleştirici yapmak isterken Lüsi şırıngayı kadının koluna batırmış.Bu yüzden onu karanlık odaya kapattık.
-siz ne söylüyorsunuz,sizin amacınız onu daha da delirtmek mi? hemen oraya götürün beni
***
-her şey iyi olacak,ben delirmedim ,bunlar da geçecek Lüsi sen güçlü bir kızsın....
2
Lüsi karanlık odada kendi kendini teselli ederken aniden kapı açıldı.Karanlık odaya bir işık doğdu.Saçları düzensiz ve dağınık olan Lüsi yavaşca kafasını kaldırdı.Kapıda müdüreyi görmeyi beklerken içeriye,onu tekrar göreceyine umut etmediği biri girdi.
Lüsi bakışlarını duvara çevirip,dudaklarına sinirli bir gülümseme kondurdu.
-galiba yanlış geldiniz,ben daha kimseyi öldürmedim,a doğru sabah hemşireyi yaralamıştım.Tutuklamaya mı geldiniz,hadi durmayın!
Erik kıza doğru bir kaç adım attı,arkaya bakındı,onları yalnız bırakmalarını söyledi.
Kız bunu anlamış olmalı ki ,hemen yataktan kalktı.
-Sakın,yoksa ben annemi öldürdüğüm gibi onu da öldürürüm,benden söylemesi...
Alayıcı tavır karşısında müdüre tekrar Erike döndü,ama o yine yalnız kalmakta ısrarcıydı.
Herkes gitmişti,geriye sadece iki kişi kalmıştı.Erik söze nasıl başlaması gerektiğini bilmiyordu.Suçluydu 5 aydan uzun bir süre geçtiğine rağmen o kızı bir kez,olsun aramamıştı.Doğru önceleri hastanede tedavi gördüğü içindi.Ama ya sonra.....sonrası mahkeme ve sevgilisi Samantanın ona söyledikleri....
"bak ,kimse birşey bulamadı,sen daha ne kadar kızın söylediklerini onaylayarak kendini küçük düşürüceksin,bırak artık,eğer gerçektende orda katiller olduysa bile,sen kendi hayatını hiçe sayarak kıza yardım etmekle ona en büyük iyiliği yaptın.Ama şimdi kendini düşün ,görmüyormusun hayatın kaymak üzere,karyerin ,işin bitmek üzere....Lütfen kızı savunmaktan vazgeç,bizim için.....lütfen"
Işte bu yüzden Erik şimdi Lüsinin acı dolu gözlerine bakamıyordu,utanıyordu,onu zor durumda deli olarak yargılanmasına müsade ettiği için.
Sessizliği ilk bozan yine Lüsi oldu.
-kız arkadaşın biliyor mu, aklı bozuk birini ziyaret ettiğini,sonuçta senin psikolog sevgilin yüzünden ben burdayım,aranızın benim yüzümden açılmasını istemem..
Kızın alayıcı konuşması Eriki daha da üzüyordu.
-Lüsi ben....
o biraz daha Lüsiye yaklaştı ve intihara kalkıştığı sırada kestiği sol bileğini parmakları arasına aldı.
-neden bunu yaptın,ordan kurtulmayı bunun için mi istedin,sonrasında canına kıymak için mi? Annen bunu görse...
Lüsi aniden bileğini geri çekti ağlamamak için direndiği bakışlarını Erikin yüzünde gezdirip,birden konuştu.
-sakın annemin adını alma ağızına,senin yüzünden ben anne katili damgası yedim.
Artık Lüsi sinirlerine hakim olamıyordu ve yüksekten konuşuyordu.
-asıl sen beni bunun için mi kurtardın,karanlık odaya hapis ettirmek için mi?.......
ben annemin gözümün önünde ölmesini izledim,allah kahr etsin birşey yapamadım,ama sen beni onun katili olarak yargılanmamı sağladın.Sen ...sen yaptın bunu Erik Volt .Benim en çok güvendiğim adam,çünki ben onca şey atlattığım bir adamın bana ihanet edeceğini sanmadım.Kendi bacağını kurtarmak için beni ezeceğini düşünemedim.
-ben böyle olmasını istemedim,tamam yaptığım çok kötü birşeydi,ama şimdi bunu telafi edebiliriz,seni burdan çıkaracağım,yeni bir hayata başlarsın,ha ne dersin?
-arkadaşlarım,akrabalarım,herkes beni kaçık anne katili biliyorken mi? hayır! burda gebersem daha iyi! Hem onlar beni buldular,belki benim cesaret edemediğimi onlar yaparlar.
Erik duyduklarıyla Lüsiye doğru geldi ve onu kendine çevirdi.
-kim buldu,söyle kim buldu seni...
-kadın,geçen hafta o burdaydı o yaşıyor Erik annemin katili burda...
-Eminmisin ?! yani yanlış görmüş olmayasın?
-ben deli değilim ve ne gördüğümü de iyi biliyorum.Oydu,yemin ederim ki,oydu.....
Lüsinin dudakları titriyordu.Erik daha fazla katlanamayıp acilen odadan çıktı.
***
-bilirsiniz ilaçlar ve bozuk bir psikolojiyle böyle şeyler görmesi normal ....
-yani buraya yabancı kimse gelmedi,öyle mi?
-evet,buraya kimse elini kolunu sallayarak giremez.
Bu zaman kapı çaldı.
Içeri geçen bakıcının suratından ,onun oldukca stresli olduğu belliydi.
-üzgünüm,bölüyorum ,ama efendim galiba revire yabancı birileri girmiş...
Müdüre sinirle yerinden kalktı.
-eminmisin?
-evet efendim bir kaç kiyafet ve sakinleştirici ilaç şişeleri de yok
Bu zaman Erik odada dolaşmaya son verip,müdüreye bakındı.
-karar verildi,Lüsi Ensonu burdan götürüyorum.