Nazlı’nın içindeki tüm direnç erimiş, Mehmet’in çekimine tamamen teslim olmuştu. Mehmet’in güçlü kolları, onu kendine doğru çekerken, tenindeki sıcaklık tüm vücudunu sardı. İçindeki heyecan, korku ve istek birbirine karışmıştı. Mehmet’in bakışları, Nazlı’yı çözmeye, hislerini keşfetmeye kararlıydı.
"Beni durdurmayacaksın, değil mi?" diye sordu Mehmet, sesi buğulu ve buyurgandı.
Nazlı, Mehmet’in gözlerinin içine baktığında, içinde kıvılcımlar çakan bir fırtına hissetti. Geri çekilmek istemediğini fark etti. Dudakları hafifçe aralandı, nefesi hızlanmıştı.
"Hayır," dedi, sesi zar zor çıkıyordu.
Mehmet gülümsedi, ama o gülümsemenin içinde hem sabırsızlık hem de hakimiyet vardı. Parmakları, Nazlı’nın ensesinden kayarak omzuna, oradan da beline indi. Onun üzerinde yarattığı etkiyi hissediyor, bundan hoşnut oluyordu.
Nazlı’nın gözleri, Mehmet’in dudaklarına kaydı. O anın geleceğini biliyordu, ama nasıl bir yoğunlukta olacağını tahmin edememişti. Mehmet, parmaklarını çenesine dokundurarak yüzünü kendine doğru kaldırdı.
"O zaman hiçbir şey için pişman olma," diye fısıldadı ve dudaklarını Nazlı’nın dudaklarına kapattı.
Öpüşü, önce yavaş ve keşfediciydi. Ancak birkaç saniye içinde sabırsız bir tutkuyla derinleşti. Mehmet’in dudakları, sahiplenici ve baskındı; Nazlı’nın ise bu tutkunun içinde kaybolmaktan başka çaresi yoktu. Elleri, Mehmet’in omuzlarından boynuna doğru kayarken, aralarındaki mesafe tamamen yok oldu.
Mehmet’in elleri, Nazlı’nın sırtına doğru kaydığında, teninin her noktasında hissettirdiği sıcaklıkla tüm vücudu titredi. Mehmet, onu daha da kendine çekti, dudakları artık sadece öpmüyor, dokunuyordu, hissediyordu.
"Sana nasıl dokunmamı istiyorsan, bana söyle," diye fısıldadı Mehmet, sesi koyulaşmıştı.
Nazlı’nın nefesi düzensizleşti. İçindeki sınırların bir bir yıkıldığını hissediyordu. Kontrolü kaybetmekten korkması gerekiyordu belki ama o anda, kendini Mehmet’in ellerine bırakmaktan başka hiçbir şeyi düşünemiyordu.
Nazlı’nın nefesi düzensizleşmişti. Mehmet’in parmakları, bedeninde iz bırakan bir dokunuşla beline sarıldığında, içinden bir ürperti geçti. Aralarındaki mesafe tamamen kaybolmuş, nefesleri birbirine karışmıştı. Mehmet’in gözleri, ona sahip olmak ister gibi karanlık ve derindi.
Nazlı, başını hafifçe kaldırıp Mehmet’in gözlerinin içine baktığında, adamın bakışlarında yanan tutkuya karşı koyamayacağını hissetti. Mehmet’in eli, yavaşça boynundan aşağıya süzülerek sırtına indi. Parmaklarının hafif baskısı, Nazlı’nın tüm bedeninde bir sıcaklık dalgası yarattı.
Mehmet, dudaklarını Nazlı’nın boynuna yaklaştırdı, nefesi tenine dokunduğunda, Nazlı istemsizce gözlerini kapattı. Mehmet’in dudakları, önce usulca tenine değdi, sonra yavaş ama sahiplenici bir tutkuyla iz bırakarak aşağı süzüldü. Nazlı’nın içinden, kontrolsüz bir şekilde bir nefes kaçtı.
“Beni durdurmanı bekliyorum,” diye fısıldadı Mehmet, sesi derin ve kısık bir tondaydı.
Nazlı, bir an gözlerini açıp ona baktı. İçinde yükselen ateşi söndürmek istemediğini biliyordu. Mehmet’in sert ama bir o kadar da incelikli dokunuşları, ona hiç tatmadığı bir heyecanı yaşatıyordu. Parmaklarını Mehmet’in gömleğinin yakasına götürdü ve hafifçe çekerek aralarındaki mesafeyi tamamen yok etti.
“Durmanı istemiyorum,” dedi, sesi titremişti ama içindeki arzu inkâr edilemezdi.
Mehmet’in gözleri parladı. Gözlerini Nazlı’nın dudaklarına sabitledi, sonra tereddütsüzce tekrar ona doğru eğildi. Dudakları, bu kez daha sert ve daha açgözlü bir şekilde Nazlı’yı buldu. Ellerini belinden kaydırıp onu tamamen kendine çektiğinde, aralarındaki çekim zirveye ulaşmıştı.
Nazlı’nın başı dönüyordu, hissettikleri, nefeslerini kontrol edemeyeceği kadar yoğundu. Mehmet’in dudakları, Nazlı’nın çenesinden aşağı doğru ilerlediğinde, Nazlı kendini tamamen ona bırakmıştı. Mehmet’in dokunuşları, ona hayatında hiç tatmadığı bir heyecan sunuyordu.
Gecenin sessizliği, sadece yükselen nefesler ve kalp atışlarıyla bölünüyordu. İkisi de birbirine tamamen teslim olmuştu, ve bu gecenin, hayatlarında bir dönüm noktası olacağını biliyorlardı.
Nazlı kendini çekmek istiyor ama yapamıyordu Mehmet’in sıcaklığı etkisi altına almıştı . Nazlı kendini kontrol edemiyordu. Mehmet’in ne hissettiğini düşünüyordu korkuyla .
Mehmet, Nazlı’nın nefesini hala teninde hissediyordu. Dudaklarının sıcaklığı, tenindeki dokunuşları, gözlerindeki teslimiyet… Her şey hâlâ zihninde canlıydı. Ama bir an, içindeki mantık ona durmasını söyledi. Bu kadar hızlı, bu kadar güçlü bir çekime kapılmak... Tehlikeliydi.
Gözlerini Nazlı’nın yüzüne dikti. Kadının gözlerinde aynı ateş vardı, ama bir yandan da içinde bir tereddüt görebiliyordu. Bu, onun tamamen teslim olmakla kaçmak arasında gidip geldiğinin işaretiydi. Mehmet, kendini geri çekmek zorunda olduğunu hissetti.
Derin bir nefes aldı ve parmaklarını Nazlı’nın belinden usulca çekti. “Bunu… şimdilik burada bırakalım,” dedi, sesi kısılmıştı. İçindeki arzu hâlâ doruktaydı, ama onu kontrol etmesi gerektiğini biliyordu.
Nazlı bir an duraksadı, sanki ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Mehmet’in gözlerindeki karanlık çekim yerini, bastırılmış bir tutkuya bırakmıştı. Ona biraz daha yaklaşıp tekrar dokunmasını bekliyor gibiydi. Ama Mehmet geri adım attı.
Nazlı’nın kaşları hafifçe çatıldı. “Bir sorun mu var?” diye sordu, sesi tedirgindi.
Mehmet, başını hafifçe eğdi. İçinde fırtınalar kopuyordu. O kadına sahip olmayı delicesine istiyordu. Parmaklarının teninde kaymasını, dudaklarının her santimini keşfetmeyi... Ama şimdi değil. Çok hızlı gidiyorlardı ve Mehmet, bunu kontrol edemezse ikisi de pişman olabilirdi.
“Hayır,” dedi Mehmet, ama sesi bile kendini ele veriyordu. Gözlerini Nazlı’dan kaçırdı, yoksa tekrar ona dokunmamak için kendini tutamayacaktı. “Sadece... bunun için doğru zaman olup olmadığından emin değilim.”
Nazlı, birkaç saniye boyunca Mehmet’i inceledi. Sonra derin bir nefes alıp başını hafifçe salladı. “Anladım,” dedi ama sesinde belirsiz bir hayal kırıklığı vardı.
Mehmet, yumruklarını sıktı. Bu kadar yaklaşıp geri çekilmek, kendi sınırlarını zorlayan bir şeydi. İçindeki istek onu ele geçirmeye hazırdı. Şimdi gidip Nazlı’yı tekrar kollarına almak, ona her şeyiyle sahip olmak istiyordu. Ama yapmayacaktı.
“Bu, senin için de benim için de önemli,” diye ekledi Mehmet, daha kendinden emin bir sesle. “Ve aceleye getirmek istemiyorum.”
Nazlı, bir an daha gözlerinin içine baktı. Sonra hafifçe başını eğdi. “Peki.”
Mehmet, içindeki arzunun, tutkunun, geri çekilişin acısını hissetti. Ama sabredecekti. Çünkü o gece sadece bir başlangıçtı. Ve o, bu oyunu uzun vadede oynamaya hazırdı.
Nazlı oradan uzaklaşırken, Mehmet arkasından izledi. Derin bir nefes aldı, yumruklarını gevşetti ve kendi kendine gülümsedi.
Henüz bitmedi. Ama her şeyin daha da alevleneceğini biliyordu.