Alara, başında zonklayan büyük bir ağrıyla gözlerini açmaya çalıştı. Beyni ağır, düşünceleri sisle kaplanmıştı. Neredeydi? Ne olmuştu? Göz kapaklarını araladığında, bembeyaz bir florasan ışığı göz bebeklerine bıçak gibi saplandı. Gözlerini kırpıştırarak ışığa alışmaya çalışırken etrafını görmek için başını çevirdi. Yanında biri vardı. Bora. Alara’nın kaşları hafifçe çatıldı. Onu burada görmek, midesine bir yumruk yemiş gibi hissettirdi. Neden buradaydı? Derin bir nefes alarak boğazındaki kuruluğu gidermeye çalıştı ve kısık bir sesle sordu: "Ne oldu bana, Bora?" Bora, kollarını göğsünde kavuşturmuş, gergin bir şekilde ona bakıyordu. Yüzünde hem öfke hem de hayal kırıklığı vardı. "Disk boş çıktı, Alara!" diye tısladı. "Bana neden söylemedin?! İkimizin de hayatını tehlikeye attın!" Al

