Mayıs ayındaydık ve benim de Aynur’un da gebeliği iyice ilerlemişti. Gebelik aramızdaki dostluğu da daha derinleştirmişti. Ondan birçok şey öğreniyor, yaşadığım süreci en çok onunla paylaşıyordum. Yan yana gelince göbekleri sürtüp, göbüş selamlaşması yaptığımızda Aybüke kıkır kıkır gülüyordu. O da artık iki bebek daha geleceğini, birinin kardeşi, diğerinin kuzeni olacağını yavaş yavaş algılıyordu. ‘’Şimdi içerde ne yapıyor kardeşim? Beni görüyor mu anne? Ben de onu görmek istiyorum. Ne zaman çıkacak dışarıya? Benimle oynayacak mı peki?’’ Sıkça sorduğu sorulardan bazıları bunlardı. Aynur ve ben ona en makul cevapları vermeye çabalarken bazen bebekler yüzünden onu daha az seveceğimizi düşünmesin diye de elimizden geldiğince ilgileniyorduk minik prensesle. Cinsiyetler belli olduğundan beri

