YÜZBAŞI AYAZ SANCAK “Dişi Kurt mu?” İstemsizce ağzımdan çıktı bu cümle. Sanki beynim bir an donmuştu. İçimde, yıllardır karargâhlarda konuşulan, sahada fısıltıyla bile anıldığında insanın damarlarını buz kestiren o ismin yankısı vardı. Dişi Kurt… İstihbaratın en güçlü kadın askerlerinden biri. Saha raporlarında onlarca operasyona damga vurmuş, en zorlu görevlerden bile tek parça çıkmış bir efsane. Onu gören kimse yoktu, o piç mi görecekti? Gözlerimi Melek’in yüzünden ayıramadım. Bu yatakta, karnında mermi yarasıyla, serumla bağlı halde yatan kız… ve o isim… aynı cümlede geçmesi, mantığımın kabul edeceği bir şey değildi. Kaşlarımı çatıp istemeden küçümseyen bir tonla sordum. “Sen ve o ne alaka? Dişi Kurt dediğin, istihbaratın en güçlü kadın askeridir. Senin sıradan bir aşçıya benzetilm

