MELEK Göz kapaklarım sanki tonlarca ağırlık taşıyordu. Gözlerimi açmaya çalıştığımda başımda uğuldayan bir rüzgâr gibi bir ses vardı. Kulaklarımda önce boğuk uğultular, sonra kalp monitörünün düzenli “bip” sesleri yankılandı. Göğsüm daralıyordu, sanki ciğerlerime yeterince hava dolmuyordu. Parmaklarımı oynatmaya çalıştım, metalin soğukluğunu hissettim serumun iğnesi takılıydı. Boğazım kuru, dudaklarım çatlamıştı. Gözlerim yavaş yavaş açıldığında bembeyaz bir tavan gördüm. Koku… antiseptik ve kanın karışımı, midemi bulandırdı. Bir an, nerede olduğumu, ne yaşadığımı anlamaya çalıştım. Sonra bir anda… o anı hatırladım. Çatıyı. Kara Kulak’ın öfkesini. O lanet silah sesini. Karnımda yanan bir ateşi. Gözlerim doldu, boğazım düğümlendi. Bir an panikledim, nefesim hızlandı. Ellerim karnıma gitm

