Zihnim bir ihtilal yeriydi. İçimde, öyle büyük bir öfke silsilesi hüküm sürüyordu ki bedenimdeki her bir uzuv, baştan aşağı titredi sanki. İyi değildim ve şeytanlarımın yönettiği bozuk zihnim sarsılıyordu.
"Sen kötüsün Esila. Kötülük için savaşıyorsun ve bu senin son kurtuluşun."
Çıkan ince ses bana aitti ama konuşan ben değildim. İçimde savrulup duran, sonu belirsiz ve bitmek bilmez düşüncelerin sesiydi bu. Ve lanet olsun ki hiç susmuyorlardı...
Tuttuğum nefesi verip tekrar aldım. Sanki nefes seslerim beni ele verecekti. O kadar korkuyordum ki yakalanmaktan...
Çünkü hayatım boyunca bulaştığım en tehlikeli işi yapıyordum şuan.
Evet, yer altı dünyasında en güçlü mafyasının yönettiği internet sitesine sızmıştım.
Ve siteyi çalıp bütün şifreleri deşifre edecektim.
Yaklaşık üç yıldır bunun için uğraşıyordum. Her kim kurmuşsa manyak iyi bir şey yapmıştı.
Şifreleri, bağlı olduğu kodları çok iyi yönetiyordu. Diğer hiçbir sitenin kuramayacağı kadar iyi analitik kodlamalar yapmıştı.
Üç yıldır, her gece uğraşmama rağmen ancak bugün gerçek bir ilerleme kaydedebilmiştim ve bugün, o yeraltı mafyasının işini bitirecektim.
"Bugün benim ve şeytanlarımın günü."
Ağzımdan bir kahkaha firar etti. Bozuk zihnimde yankılanan her bir ses, kalp ritmimi yerinden oynatıyordu sanki. İyi değildim ve siteyi başarıyla çökertmeden bu gece gözüme uyku girmeyecekti.
Yazdığım koda bakıp derin bir iç geçirdim. Titreyen ellerimle tuşa bastım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki karanlık odayı dolduran tek ses, kalbime aitti. Sadece onun sesi yankılanıyordu.
Heyecanlanmakta haklıydım. Çünkü üç yıl... Evet, tam üç yıldır üzerinde çalıştığım kod, nihayet bugün gerçek amacına ulaşacaktı.
Ekran yeşile döndü. Rakamlar ve harfler aşağı doğru akmaya başladı.
"Lütfen çalış!"
Harfler akmaya devam ediyordu ve içimden kırmızı ekranı görmemek için bildiğim bütün duaları ediyordum. Eğer ekran kırmızı olursa...
Üç yıllık çabam çöp olacaktı. Daha da kötüsü... Yakalanabilirdim!
Ve bu yer altı mafyası her kimse beni bulduğu an... Gözünü kırpmadan öldürürdü.
Derin bir nefes aldım, bu sırada bilgisayardaki sayılar ve rakamlar akmaya devam etti. Ekran hâlâ yeşildi. Ve hızlı bir şekilde ilerliyordu.
....
....
....
Mükemmel bir kod yazmıştım.
Ve galiba...
"İşe yarıyor!"
Çığlık koptu dudaklarımdan. Evet, yüzde doksan beşi dolmuştu. Ve...
Ekran tamamen yeşile döndü!
Ağzımdan öyle bir kahkaha firar etti benimle birlikte yer bile inledi. Heyecandan titreyen ellerimi klavyenin üzerinde hızlı hızlı gezdirdim.
Karşımdaki bütün şifreler, deşifre olmuş bir şekilde duruyordu ve hepsini, kendi kurduğum özel sisteme kopyalamayı başarmıştım.
Derin bir nefes alıp tekrar ekrana baktığım sırada asla beklemediğim bir şey oldu.
Yazdığım kodlar... Kırmızıya döndü!
"Siktir! Bunun olmaması lazım!"
Ekran ters bir şekilde işliyordu. İleriye doğru akan yeşil kodlar, geriye doğru kırmızı bir şekilde akmaya başladı.
"Şifreleri çalmaya çalıştığımı biliyor! Fark etti! Siktir, fark etti! "
Ellerimi saçlarımdan geçirip sandalyeyi kıracak kadar hızlı bir şekilde kalktım oturduğum yerden. Başım dönmeye başladı, gözüm önümü göremeyecek kadar karardı, karnıma keskin bir sancı girdi.
Önümdeki masaya tutunup tamamen kırmızı olmuş ekrana baktım. Ve o an... Ekranda bir yazı belirdi.
Jin: Ne yapmaya çalıştığını biliyorum.
Jin: Beni yenebileceğini mi sanıyorsun?
Jin: Seni küçük aptal.
Jin: Kendini ölümüne hazırlasan iyi edersin.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başladı. Başım öyle şiddetli dönüyordu ki bayılmamak için masaya tutundum. Ama lanet olası ekran durmadı. Kırmızı, beni kusturacak raddeye gelene kadar akmaya devam etti.
Yavaş yavaş sayı belirlemeye başladı. Ve koskaca ekranda sadece tek bir sayı vardı.
3...
Zihnim olayı çözmeye çalıştı. Ama başaramadı. Şeytanlarım bana küfrediyordu.
2...
Siktir bu... Bu geri sayım!
Ama ne için geri sayım yapıyor?
1...
Ben bittim!
Ve son rakam... 0...
Ekranda bu sefer bir yazı belirdi.
"Cehenneme hoşgeldin."
Tam o an şiddetli bir patlama sesi kulaklarıma nüksetti. Silah sesleri, odamın içinde yankılandı.
Büyük bir cisim, sertçe odamın penceresine çarptı; cam kırıkları hoyratça etrafa yayıldı.
Ben daha ne olduğunu anlamadan eli silahlı, yüzü maskeli dört kişi camdan giriş yaptı.
"Yanlış hamleyi oynadın."
Konuşan kişi üzerime doğru yürüdü ve silahı alnıma yasladı.
Bayılacak gibi oldum, şeytanlarım acizliğime gülmeye başladı. Zihnim kontrolü kaybetti, içimdeki her bir zerre, bu oyunu kaybettiğimi bana haykırdı.
Yolun sonundaydım, artık çok geçti... Çünkü konuşan kişi, beni bitirecek son kozu oynadı.
"Yalancılar Çetesi'ne bulaşmayacaktın."
Gerisi hatırlamıyorum. Çünkü...
Vurulmuştum.
?