Dalları kurumuş,sonbahar herşeyi sarartmıştı.
Köyde ki işler bitiyordu artık.
Çocukluğumdan beri arkadaşım olan Leyla yengemin korkusundan eve giremediği için,bahçenin kenarında akşam ki düğünde ki çocuğu anlatıyordu.
Dicle, “gözlerini senden alamadı,bakışmalarını bir görseydin.”
Kız Leyla başlık parasını veremezse,lenaordu olsa ne olacak deyip yüzüne baktım.
Ay ne cahilsin ya öyle mi söylenir diye dalga geçiyordu birde.
“Mardin’de oxford, vardı da ben mi okumadım dedim:
Aman kızım dilim dönmüyor,ne yapalım diye deyince kahakahayı bastı.
Tabii seni ayarlayamayınca,
“Kız Dicle “diye yengemin çığlık gibi sesini duymamız bir oldu.
İki dakika nefes aldırma dedim.
Leyla hemen öpücük atıp kaçmıştı bile.
“Nerdesin kız çocuk ağlamaktan helak olmuş”
Allah’ın belası bir işe yarasan şaşırırım.
Maşalllah yine formunda diye içinden geçirip girişe doğru yürüdüm.
Geldim yenge diyerek içeriye girince,kız senden bıktım,iki dakika çocuğa bak diyorum,yine nereye kayboldun.
Diyecek çok şey vardı ama susup,Boran’ın yanına gittim.
Daha 17 yaşıma yeni girmiştim,
Dört yıldır hayatım zindana dönmüştü.
Ama kader deyip susmaktan başka ne gelirdi elden.
Yengem çocukları emzirmekten başka hiç bir şeylerine karışmaz,yanlışlıkla bir bardak kaldırsa,o gün hastalıktan bayılırdı.
Daha 13 yaşındayım, abinle hem öksüz hem yetim kalmıştık.
Annemler yaylada,vurularak öldürülmüştü.
Katil falan hiç çıkmadı ortaya.
Bir askerin,”büyük ihtimalle yanlış kişileri öldürdülerden” başka bir şey bilmiyordum.
Anası olacak yengem bana doğurmuş
şükür sadece emzirdi ,
süt gelse onuda yapmazdı ya
ben bakardım yiğenlerime,
herşeye ben bakardım
anam babam ben 13 yaşındayken ölünce abimle tek başımıza kaldık .
Abim Gökhan 23 yaşındaydı ,
o olaylar olunca bana sahip çıkar
diye beklerken.
Benden iş bekleyen evi çekip çevirmemi bekleyen,
Kaba saba bir adam olmuştu.
Zaten aramızda ki yaş farkından çok bir paylaşımımız olmazdı.
Şunu al bunu ver dışında pek konuşmazdık.
Yengemi kaçırınca,eve abla geldi diye ne sevinmiştim.
Olan huzurunda bir daha bu eve uğramayacağı bilmeden.
Leman yengem,her gün yediğim ekmeğin hesabını yapar,
Şu eve gelin geldiğim yetmez gibi ,
birde üstüne sen varsın.
Ne bitmez çilem varmış,
diye söylenmekten perişan ederdi.
Son iki yıldır baya görücü geliyordu.
Yengem, “abin bir verse seni de bizde düzenimizi bilsek “diye ahlanıyordu.
Temizlik,yemek, çocuk bakımı ,bende ama bir tas çorba çok gelirdi ,gözüne .
Abim dünyadan bir haber ,beni görmezden gelme konusunda bir harikaydı .
Ben daha annemin babamın yasını yaşamadan,
evin annesi oldum ,
Daha kendimi bilmeden,
yemek temizlik çamaşır bana kaldı .
Çok üzüntülü geçen ayların ardından düzenimizi kurmuştuk.
Teyzem arada yardımcı oluyordu ,bana .
Halamlar babamla küs olduğu için ne cenazeye geldiler ,ne bir haber saldılar.
Benim doğduğum yıldır beridir konuşmuyorlarmış.
Ne öfke, ne kin , varsa artık.
Evin hizmetçisi çalışanı eziği oldum.
Bütün gün işte olduğu için yengem herşeyi bana yaptırıp ,
Birde sürekli işe yaramaz, birde sana bakıyoruz.
Ben nasıl delilik etimde kaçtım.
Gökhan’da adam mı?
Evim var diye kandırıp ,senide başıma bela etti.
Diye her gün aynı şeyleri konuşup hayatı sorgulatıyordu.
Oysa okuyup öğretmen olurum, bu köye bir daha dönüp bakmam,gibi hayallerim vardı.
Şimdi ise keşke beni çok seven biri olsa,
Çok mutlu hayatım olsa diye hayal kuruyordum.
Çok bir beklentim yoktu.
İyi bir insan orta halli olsa yeterdi.
Bizim buralarda, yirmili yaşlarda, evde kaldın demekti.
Görücü geliyordu,abim başlık parasını öyle bir söylüyordu ki ,daha ödeyecek çıkmamıştı.
Bu beni sevindiriyordu.
Ben sevmek isterdim,
birde televizyonda çıkan bir çocuk vardı.
Onu görünce ,içimden hep buna benzer inşallah kocam diye dua ediyordum.
Başıma geleceklerden habersiz.
Televizyon da gördüklerim benim için başka bir dünyaydı.
Sanki onlar uzayda yaşıyor, biz terk edilmiş bir yerde.
Şehre bile hasta olmazsam gidemezdim.
Gitsemde gezemezdim .
Bulduğum gazete parçalarını okurdum.
Benim de bir gün hayatım değişecek diye hayallerle yaşardım.
Yine hayallere dalmış,akşam yemeğini yapıyordum.
Yaz günü allahtan bahçede domates biber çok çıkıyordun da ne yaparım diye düşünmekten kurtarıyordu.
Yemeğin cacık yapacak yoğurt bile yok,
Yokluğa alışkın olduğum için, tek yemek yeterdi.
Yengem hayvan bakamazmış,
Teyzem acıyıp vermezse yoğurt bile lüks .
“Ah be hayat “
diye aklımdan geçerken
Abim bağırarak içeri girdi.
Leman..
Leman..,
Hayatımız kurtuldu !
Leman yengem uyuya kalmış ,
sinirle odadan çıkıp, ne bağırıyorsun Gökhan?
Şu evde iki dakika huzur yok ne? Diye sinirden kızarmış bir yüzle bakıyordu.
Zaten hoşgeldin demezdi.
Sanki sürekli sinirli hasta değişik bir kadındı.
Ama abim ona hiç sinirlenmez, sanki bu halinına görünmez olurdu.
“Bırak korkmayı bügun bize düğün bayram “
Leman dedi abim”.
Abim öyle bir heyecanlıydı ki,
Leman hayatımız kurtuldu ! Deyip duruyordu.
Ne oldu Gökhan diye Leöan yengem meraklanmıştı.
Bende merak etmiştim.
Hayırdır inşallah dedim.
“ Bayraktar ağa Dicle yi istiyor “
başlık parasıda bizim istediğimizin 3 katı..
Kardeşim ağa karısı olacak, inanabiliyormusun? Kurtulduk Leman diye bağırıyordu.
Bıçağı lavaboya bıraktım.
Kimdi Bayraktar ağa ? tanıdığım kimse gelmiyor aklıma .
İnşallah iyi insandır diye dua etmeye başladım .
Mutfaktan çıkıp, odaya yürüdüm yengem sessizce konuşuyordu.
Ne diyor diye yaklaştım !
Gökhan sen ne diyorsun ?
Bayraktar ağa şu bizim bildiğiniz yaşı yetmiş yakın olan mı ?
Zaten iki karısı yok mu ?
50 tane torunu vardır onun be dedi.
Ayaklarım yerden kesildi gerisini hatırlamıyorum bayılmışım .