prukutorol

1634 Words
Elif gördüğü rüyanın etkisiyle affallamış bir şekilde uyandı. Bugün uyanmaya hiç hali yoktu ama teyzesinin üst üste bağırmalarıyla mecburen kalkmıştı. -"ELİF DAHA GALKMADIN MI GUZUM HADİİ!!" -"Kalktım teyzee!" Elif yataktan kendini sürükleyerek kalktı ve banyoya yöneldi. Koridorda karşılaştığı teyzesine öpücük verdi ve banyoya girip elini yüzünü yıkadı. Ayılmak adına uzun uzun yüzünü yıkadı ve aynaya baktı. Aynada gördüğü yansıma hiç hoşuna gitmemişti. Dumura uğramış gözüküyordu. -"Saçma sapan bir rüyaydı işte kızım neden bu kadar abartıp bu hale geldin?! Kendine gel hemen. Toparlan!" dedi ve kendine birkaç tokat attıktan sonra banyodan çıktı. Bugün ayağının üstüne basmak daha da zordu. Bu yüzden okula gitmek yerine hastaneye gidip rapor almayı ve biraz dinlenmeyi düşündü. Hem bu sayede Yusuf'la karşılaşma ihtimali de minimuma inmiş olacaktı. Elif bu düşünceler eşliğinde salona gelip Şerife'nin hazırladığı mis kokulu kahvaltıya kurulmadan önce odalarına girip Huriye'yi kaldırmaya çalıştı. -"Huriye kalk hadi artık! Okula geç kalacaksın." Huriye, Elif'in çağrılarını duyamayacak kadar derin bir uykunun ortasında sayıklıyordu. -"Osman... Osman..." Elif, Şerife'nin her an odaya girip Osman'lı rüyayı basması ihtimalinin telaşıyla Huriye'yi sarsmaya başladı. -"Huriye kalksana! Bir de Osman, Osman diye sayıklıyorsun! Teyzem duyacak!" Elif son cümlelerini fısıltılı bir bağırma ile söylemişti i. -"He? Ne? Neredeyim?" -"Geldik canım geldik. Düşler ülkesinin sok durağı! Kalk hadi kahvaltı hazır." -" Off ben yine mi sabah seni görerek uyandım? Bıktım artık ne zaman bitecek benim bu çilem?" dedi Huriye zorla yataktan kalkarken. Elif, Huriye'nin poposuna bir tokat atarak kıkırdadı. -"Yürü hadi. Son içtiğimiz çaydan herhalde, benim de sana anlatacak bir rüyam var." -"Ne o sen de Yusuf'u mu gördün rüyanda?" -"Sus kızım! Teyzem duyacak! Saçma sapan konuşma yüzünü yıka sofraya gel." -"Emredersiniz komutanım." dedi Huriye eliyle asker selamı verirken. O sırada Şerife elinde çaydanlıkla salona girdi. -"Heh uyandınız mı guzularım. Hadi çabuk oturun da sokumlanın." -"Teyzemm ellerine sağlık yine her şey harika gözüküyor." -"Oyy annelerin gülüü. Neler hazırlamışsın yine ellerine sağlık." dedi Huriye ve annesinin yanaklarından öptü. -"Afiyet bal şifa olsun guzularıma." -"Eniştem nerde?" -"Sizi uyandırmadan yedirdim yolladım onu." dedi Şerife. Bir süre sessizce kahvaltılarını yaptılar. -"Ben bugün doktora gideceğim. Rapor alırım muhtemelen. Ayağım davul gibi." -"Bakayım bi." dedi Huriye ve Elif'in ayağını görünce yüzünü ekşitti. Gerçekten de davul gibi olmuştu ayağı. -"Keşke dün götürseydik bunu. Ben de geleyim seninle yalnız gitme." dedi Huriye. -"Senin sabah dersin yok mu?" -"Var da imza attırırım çok önemli değil biraz gecikmem. Yalnız nasıl gideceksin?" -"Guzum ben geleyim mi seninle?" diye söze atladı Şerife. -"İşin yok mu senin teyzeciğim?" -"Ben söylerim Nevra Hanım'a biraz geç galacam diye. Bişicik demez." -"Gerek yok teyzem. Bebek miyim ya ben hallederim. Merak etmeyin." -"Hadi çabuk yapalım da kahvaltımızı taksi çağıracağım. Sizi de yol üstünde durağa kadar bırakır." -"Tamam guzum. Siz duyduysanız gahın giyinin ben de sofrayı galdırayım." -"Tamam teyzeciğim." dedi Elif ve sofradan kalktı. Huriye hala atıştırıyordu ama Şerife masayı toplamaya başlamıştı bile. -"Ya ana yemek yiyorum ben hala. Önümden mi gaçırıyon ya!" dedi ağzına ekmeğini tıkarken. -"Galk gızım gayli tamam. Doydun. Sana bi sandaviç yaptım buzdolabında. Onu da al acıhınca yersin." -"Of ya bir ağız tadıyla kahvaltı da edemiyoruz." diye homurdanarak kalktı. Elif cüzdanından taksicinin kartvizitini çıkartarak numarayı tuşladı ve evin adresini verdi. Taksici 15 dakikaya geleceğini söyledi ve kapattı. -"Taksici 15 dakikaya gelecek! Çabuk hazırlanın!" -"Gız bacım 15 dakikada nasıl hazırlanacağım? Şaşırttın mı?" -"Hazırlanırsıııınn!" dedi Elif. Evde herkes koşturarak hazırlandı ve kapıya çıktılar. Dışarıda akıl almaz bir soğuk vardı. Üçü de titreye titreye beklemeye başladılar. -"Offf Elif bizi bu soğukta buraya dinelttin? Hani nerde adam?" -"Ay ne bileyim Huriye gelir işte biraz sonra." Huriye'nin homurdanmaları sürerken karşı evin kapısı açıldı ve Yusuf çıktı. -"Günaydın Şerife Teyze. Günaydın kızlar." Tam bu sırada Elif'in telefonu çaldı. Taksici arıyordu. -"Alo neredesiniz?" -"Anladım çok geçmiş olsun. Duraktan gelebilecek başka taksi var mı peki?" -"Tamamdır. İyi günler." Herkes titreye titreye pürdikkat Elif'in telefon konuşmasını dinliyordu. -"Taksici kaza yapmış. Durakta da başka taksi yokmuş gelemiyor." -"Eee napacaz?" dedi Huriye ve ekledi. "Hadi biz neyse de sen bu ayakla durağa kadar nasıl yürüyeceksin?" -"Ben bırakayım sizi nereye gidecekseniz." dedi Yusuf. -"Ay oğluum valla çok iyi olur." dedi Şerife. -"Biz seni işinden alıkoymayalım." -"Erken çıktım zaten. Gelin hadi bu soğukta hem de o ayakla yürüyemezsin." diye sırıttı Yusuf, Elif'e bakarak. -"Ay hadi dondum valla burada." dedi Huriye ve arabaya bindiler. Yusuf biraz arabanın ısınmasını beklerken nereye gideceklerini sordu. -"Biz Huriye'yle durağa gidecez. Elif'de hastaneye gidecek Yusuf oğlum." -"Sizin gideceğiniz yer yakınsa sizi de oraya götüreyim Şerife Teyze." -"Yok oğlum biz Çankaya'ya ineceğiz." -"Beni de yakın bir taksi durağında indirmen yeterli." dedi Elif. -"Karakol hastaneye yakın zaten bırakırım ben." dedi Yusuf ve yola koyuldular. Huriye ve Şerife'nin ineceği yere geldiklerinde teşekkür ettiler ve arabadan indiler. -"Beni de şuradaki durağa bırak oradan giderim." -"Niye paran batıyor mu şu an sana? Götürüyorum işte." -"Gerek yok diyorum ben de." dedi Elif ve çantasındaki suyu içmeye başladı. Yusuf'un yanında dili damağı kuruyordu stresten. -"Başlama yine Elif Allah aşkına. Rüyanda beni mi gördün sabah sabah bu ne agresiflik?" demesiyle Elif ağzındaki suyu püskürttü. Evet rüyasında Yusuf'u görmüştü. Elif öksürüklere boğulurken Yusuf bir eliyle direksiyonu yutuyor diğeriyle de Elif'in sırtına vurmaya çalışıyordu. -"Helal kızım helal! Sen bu yaşına kadar şansa yaşamışsın gerçekten." -"Sus artık!" -"Sanki ne dediysem? Senin bana allerjin var kızım." Elif güç bela öksürüklerini bastırdı ve yol boyunca Yusuf'un hiçbir lafına cevap vermeden önüne baktı. Yusuf da bulduğu her fırsatta Elif'e sataşmayı ihmal etmedi. Artık hastaneye çok yaklaşmışlardı. Yusuf son kozlarını oynasa da işe yaramadı. -"Suskunluk yemini mi ettin ya? Bak şaşırttın ama beni. Bu senden beklemediğim bir performanstı." -"Çenen ağrımadı mı ya? Benim başım ağrıdı yeter artık!" -"Yeminini bozduğun için bana tatlı yapmak zorundasın." -"Allah Allah o neden?" -"Kural böyle. Profiterol isterim." -"Ohooo! Başka?" -"Bence yeterli seni de çok zorlamaya gerek yok." Elif sadece güldü. Hastanenin önüne gelmişlerdi. -"Teşekkür ederim bıraktığın için." -"Rica ederim." -"Görüşürüz. Kolay gelsin." dedi Elif arabadan inerken. -"Girişe kadar yardım edeyim mi?" -"Gerek yok teşekkür ederim." -"Görüşürüz." dedi Yusuf. Elif, eliyle selam vererek seke seke acile girdi. Giriş işlemlerini yaptırırken Harun Hoca'yı arayarak durumdan haberdar etti. Sıranın kendisine gelmesiyle muayene olduktan sonra hastaneden çıktı. Doktor 1 haftalık istirahat vermişti. Ayağının üzerine basmayacak, bandajlayacak ve verdiği ilaçları da düzenli kullanacaktı ve 1 haftanın sonunda da ortopediye kontrole gitmesi gerekiyordu. Dışarıdan taksiye bindikten sonra eczanede durup ilaçlarını aldı. Daha sonra eve yakın bir markette tekrar durdu. Yusuf'a teşekkür etmek için profiterol yapacaktı. Malzemelerine baktı ve evde eksik olan malzemeleri tamamladı. O sırada gözüne hazır pate a choux hamurları ve pastacı kreması çarptı. Onları da sepete atarak olabildiğince hızlı bir şekilde marketten çıktı ve tekrar taksiye binerek eve geldi. Huriye'ye mesaj attı. E: Eve olabildiğince çabuk gel tatlı yapmamız lazım. H: Noldu dersteyim daha. E: Tatlı yapmamız lazım işte başka bir şey olmadı. H: 4 gibi evde olurum ancak. E: Tamam bacım iyi dersler. Elif önce kısa bir duşa girdi. Ardından biraz kestirmek adına saat 13.00'a alarm kurdu ve uyudu. *************************** Alarmın tiz sesiyle uyanmak zorunda kaldı. Kanepede uyuduğu için boynu ağrımış ve üşümüştü. Kalkıp elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar salona geçti ve profiterol tariflerini incelemeye başladı. -"Ben bu tatlıyı nasıl yapacağım ya? Offf! Bu kadar zor muymuş bu?" diye defalarca kez homurdandı. Ama en sonunda kalkıp mutfağa girdi. Öyle ya da böyle bu tatlıyı yapacaktı. Birkaç denemenin ardından hamuru tutturamamanın siniriyle oturup ağlamaya başladı. Ayakta beklemekten de burktuğu ayağı daha da çok şişmişti. Kapının açılma sesi duyuldu. Elif hemen ayağa kalkarak kendini toparladı. Şerife ve Huriye beraber gelmişlerdi. Şerife direkt ellerini yıkamak için banyoya girdi. -"Eliiiifff! Nerdesin?" diye bağırdı Huriye. -"Mutfaktayım." -"Napıyosun?" -"Profiterol yapmaya çalışıyorum." -"Bütün malzemeyi mındar etmiş gözüküyorsun ama." diye kahkaha attı Huriye. -"Gülüp durma. Sinirim bozuldu. Olmuyor zıkkım tatlı." -"Tamam sakin ol hallederiz şimdi." dedi Huriye ve dolabı açtı. Ama dolapta malzeme kalmadığını gördü. -"Yaparız dedim ama malzeme bırakmamışsın." -"Hazır almıştım bari onlara yapalım." -"Tamam ver ben kremasını yapayım sen de şu kurabiyeleri hazırla." -"Pate a choux onun adı." -"Her ne zıkkımsa işte Elif uzatma." dedi Huriye ve beraber tatlıya giriştiler. Şerife yanlarına geldi. -"Gııızz bu mutfağan hali ne böylee? Savaş olmuş." -"Ben toplayacağım Teyze." -"Nörüyonuz siz?" -"Profiterol." -"prukutorol mü?" Elif ve Huriye kahkahalarla gözlerinden yaş gelene kadar güldü. Şerife de onların bu haline tebessüm edip sever gibi tokatlayarak salona gitti. Kızlar da tatlıyı bitirdiler ve soğumaya bıraktılar. Şerife dinlendikten sonra mutfağa girdi ve dünden kalan yemekleri ısıttı. Kızlar sofrası olarak beraber yemeklerini yiyip günlerinden bahsettiler. Şerife ve Huriye sofrayı toplamaya başladılar. Elif, Huriye'yi kenara çekti. -"Ben şu tatlıyı Yusuf'a götüreyim. Ama teyzem görmesin. Sen oyala biraz." dedi Elif. -"Tamam." dedi Huriye imalı imalı. Elif'se gözlerini devirdi. -"Bizim odanın camını aç ben çıktıktan sonra oradan gireyim."dedi Elif. Huriye, Şerife'yi mutfakta oyalarken evden çıktı. Seke seke Yusuf'un kapısını çaldı ve beklemeye başladı. Kapı açılmadı. Uzun sayılabilecek bir süre sonra tekrar kapıyı çaldı. Yine açılmayacağını düşünerek eve dönecekti ki kapı açıldı. Karşısında Yusuf'u elinde havlusu saçlarını kurularken yarı çıplak görmesiyle ne yapacağını ne söyleyeceğini bilemedi. -"Be-ben sana tatlı getirmiştim. Teşekkür için. Sabah şey yapmıştın ya." dedi Yusuf'a bakmamaya çalışarak. -"Teşekkür ederim alayım ben." dedi Yusuf tabağa uzanarak. Tam o sırada sokağın başında Fikret'i gördü. Onları bu halde görüp yanlış anlamasından korktu ve hızla Yusuf'un evine girip kapıyı kapattı. Şu an Yusuf'la kapının arasında sıkışıp kalmıştı. Hatta Yusuf'la değil, Yusuf'un göğüsleri ile kapının arasına sıkışıp kalmıştı. -"Ben, şey, ay, yani-" -"Kusura bakma ben bi anda şey olunca, seni şey yapmışım gibi oldu, yani-" dedi Yusuf ve hemen geri çekildi. -"Ben özür dilerim birden girdim. Eniştemi gördüm. Seni, beni, bizi yani bizi derken şey işte yani-" -"Ben anladım. Sen şey yapma. Ben bi üstümü giyeyim o zaman." dedi Yusuf baş parmağı ile odayı gösterirken. -"Tamam, şey ben de gideyim. Bıraktım bunu. Yersin." -"Tamam. Şey Elif." -"Efendim?" -"Kalsaydın. Yani şey beraber yerdik. Çay vardı." -"Teyzeme söylemedim gideyim. Afiyet olsun sana." -"Teşekkür ederim. Eline sağlık." -"Senin gelmene gerek yok. Ben kapıyı çarpıp çıkarım." dedi Elif. Çıkıp kendi evine girmek için arkaya dolaştı. Odanın penceresinden içeri girdi. Kalbi deli gibi atıyordu. Huriye onu didiklemeden hızlıca yatağına girdi ve uyumaya çalıştı. Yusuf'un kokusunu hala duyuyordu. Kendini sakinleştirmeye çalışırken uykuya daldı...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD