"Sadece ben görmek istiyorum"

1011 Words
Korhan kokumu içine çektikten sonra derin bir nefes verdiğinde boynuma çarpan nefesi, tenimi gıdıklamıştı. Gözlerim istemsizce kısılırken kafasını kaldırıp yüzünü yüzümle hizaladı. "Tatlıdan tekrar yapar mısın?" Alakasız bir soru sormasıyla kaşlarımı çattım ama hemen düzeltip kafamı salladım. "Sevdiysen, yaparım tabi." Dudağının kenarı yukarıya kıvrıldığında,gülümsemenin ona çok yakıştığını fark etmiştim. Fısıldadı. "Sevdim." Ben gülümserken bir anda geriye çekildiğinde kendimi boşlukta gibi hissetmiştim ve sıcaklığı kaybolduğu için adeta üşümüştüm. Bir şey demeden odadan çıktığında sırtımı duvara yaslayıp derin bir soluk verdim. Onun yanında bu hale gelmem normal miydi? Salona geçtiğimde hepsinin koltuklara geçtiğini görmüştüm. Mutfağa gidip kahveleri yapmaya başladım ve kurabiyelerden de koydum. Pişen kahveleri onlara servis ederken Mert oldukça sıcakkanlı davranmıştı. "Tam evlenilecek kızsın Reyna." Gökhan ağabey ona sert bir bakış attığında Mert'in gülümsemesi silindi. "Komutanım iyi niyetle söyledim." "Biliyorum ama biz kimseye kız vermeyiz," dediğinde gülmüştüm. Asya'nın babası benim de babam gibiydi. "Demek iş dışında da görüşüyorsunuz." "Onlar benim aslanlarım," dediğinde Korhan ve Mert saygıyla kafalarını eğmişti. Korhan ona döndü. "Sen de öylesin ağabey." Onların bu kadar samimi olmasına şaşırmıştım Gökhan ağabey öyle bir sevgiyle bakıyordu ki Korhan'a sanki öz oğlu gibiydi. İstemsizce sohbete dahil oldum. "Neden bu kadar seviyorsun Korhan'ı?" "Çünkü onda kendimi görüyorum. Hırs,disiplin, güç, aslan gibi bir çocuk ve aynı kendi gençliğimi görüyorum," dediğinde tebessüm ettim. Gökhan ağabey ise Korhan'a döndü. "Benim bir zamanlar sen olduğum gibi sen de ileride benim yerimde olacaksın." "Peki ya Mert?" dediğimde tüm gözler bana dönerken Korhan kaşlarını çatmıştı. Gökhan ağabey onun omzuna vurdu. "Korhan, benim kurduğum timin komutanı. Mert de yardımcı teğmen. İkisinin de güzel ekipler kuracağını biliyorum." "Baba sen emekli ol da Korhan ağabey geçsin artık," dedi Asya gülerek. Babası da gülmüştü. "Yok öyle bir şey ben çalışmadan duramam. Daha ne operasyonlar yapacağız." "Çok zor mu?" dedim merakla. Askeriyeden hiç anlamazdım ki ben. Üçünün de gözlerinden gölgeler geçti. Korhan kafasını salladı. "Bordo bereli olmak kolay değil ama büyük bir şereftir." "Tanrı sizi korusun," dedi Asya babasına sarılarak. Biz ise Korhan ile birkaç saniye birbirimize bakmıştık sessizce. Ona bakarken içimden güzel dilekler diledim. Tanrı sizi korusun. Biraz daha sohbet ettikten sonra Mert kalkıp giderken onu yolcu etmiştim ve geriye döndüğümde konuşulanları işittim. "Bende kal bu gece ağabey, yeni görevi konuşalım." "Misafirin yoksa gelirim," dedi Gökhan ağabey gülerek. Korhan da gülmüştü ama bakışları beni bulunca ciddileşmişti. "Yok misafirim." Onlar gittiğinde düşen suratımla Asya'ya baktım. Asya en başında çapkın olduğunu söylemişti zaten. Ben ise aptal gibi onun tavırlarını ilgi sanmıştım. Oysa o adam çapkındı ve her kadına ilgili davranıyordu. Derin bir nefes alıp sofrayı topladım ve artan yemeklerden iki tane tabak hazırlayıp Asya'ya döndüm. Aklıma çocukça ama eğlenceli bir plan gelmişti. "Mert hangi dairede oturuyor?" "Neden soruyorsun?" dediğinde tavrına şaşırmıştım. "Yemek götürmek için niye olacak? Erdem'ler de yer." Asya'nın tarif ettiği kapıya gidip çaldığımda kapıyı Erdem açmıştı. "Reyna?" "Size yemek getirdim," dedim gülerek ve yüksek bir sesle kahkaha attım. "Çok teşekkürler ya buyurmaz mısın?" "Daha iyi bir fikrim var. Neden bahçede oturmuyoruz? Kahve ve kurabiye getiririm," dediğimde adeta gözleri parlamıştı. "Tamam biz ineriz çocuklarla. Gülümsedim. "Tamam inince benim zilimi çalın, ben inerim." Eve geri döndüğümde Asya'nın yanına gittim. "Sen Mert'e aşıksın ama baban yüzünden uzak duruyorsun, değil mi?" Gözleri faltaşı gibi açıldı. "Nereden anladın kızım ya?" "Çok belli ediyorsun Asya. Babanın fark etmemesinin nedeni sana bunu yapmanı konduramaması." Bıkkınlıkla kendini koltuğa bıraktı. "Ne yapacağım ya ben? Sen askerlerden biriyle sevgili olsan sonra bana mı yol yapsak?" Bu sefer ben gözlerimi büyüterek ona baktım. "Kiminle sevgili olacağım ben? Saçmalama." "Korhan'ın hiç sevgilisinin olduğunu görmedim ama diğerleri olur belki," dediğinde gözlerimi devirdim. "Hayır." "Gerçi Mert'in onunla olan ilişkimden haberi de yok ki," dediğinde ikinci bir şok gelmişti. "Platonik misin? Umutsuz vaka desene." Asya söylenerek odasına gittiğinde ben de kahveleri hazırlamaya başladım. Nedense içimdeki bir ses, bugün Korhan ile tekrar karşılaşacağımı söylüyordu. Daha doğrusu kontrolsüzce, onunla tekrar karşılaşmak için zemin hazırlıyordum. Özellikle zile basmalarını istemiştim çünkü Korhan duyacaktı ve kim geldi diye merak edeceklerdi. Zili çaldıklarında her şeyi alıp evden çıktım ve bahçeye indim. Gündüzki kalabalık grubu görünce elimdekileri bırakıp yeni kahveleri yapmak için çıktım. Bizim dairenin kapısına giderken birden Korhan'ın kapısı açıldı. "Bu saatte kim geldi?" "Arkadaşlar çağırmıştı da ben her zaman açıklama yapacak mıyım?" dediğimde kaşlarını çattı. Sert bakışları oldukça korkutucuydu ve bir o kadar da karizmatik... "Asker şehri burası, her an her şey olabilir ve güvenliğiniz için evet açıklayacaksın. Kim bu arkadaşlar?" "Mert, Erdem, onların ekibi," dediğimde gözlerini devirdi. "Üç saat sonra görev olduğunu, hazırlanmalarını söylemiştim." Merdivenlere doğru yöneldiğinde onun kolunu tuttum. Durdurmaya gücüm yetmezdi ama kendisi durmuştu. "Ben teklif ettim, kahve içmeyi, lütfen onlara kızma." Korhan sertçe bakmayı sürdürürken diğer elimi de diğer koluna koydum. Tenlerimiz değdiği anda elektrik çarpmış gibi hissetmiştim. Cildim resmen yanıyordu. Kollarını hafifçe okşayıp ona en masum bakışlarımdan attım. "Lütfen benim yüzümden onlara kızma. Vicdanım gerçekten beni uyutmaz." Derin bir nefes aldı ve kafasını salladı. Tekrardan içeriye girecekken bir anda durdu. "Aşağıya inmemi istemiyorsan, üzerini değiştir." Ben şaşkınlıkla arkasından bakarken bu korumacı tavrı gülümsememe neden olmuştu. "Askerlerine güvenmiyor musun?" "Hayır çok güvenirim. Onlar benim aslanlarım. Kadınlara da saygıda asla kusur etmezler ama yalnızca ben görmek istiyorum." Evine girdiğinde yanaklarımın kızardığını hissettim. Yalnızca ben görmek istiyorum demişti. Yalnızca o... Arkadaşlarla kahveleri içtikten sonra evlere dağıldığımızda odama girer girmez uyumuştum ama gece yarısı kapı çaldığında uyanmıştım. Esneyerek gidip kapıyı açtığımda karşımda Korhan'ı görmüştüm. Üzerinde üniforması vardı ve üniformanın içinde kesinlikle harika görünüyordu. "Gökhan ağabey, arabasının anahtarını burada unutmuş." Salona gidip etrafı aradığımda anahtarı bulmuştum ve hızlıca ona götürdüm. Anahtarı hızlıca elimden aldı. "Sağ ol." "Göreve mi?" dedim merakla. Kafasını sallamıştı. "Kolay gelsin, dikkat et Korhan." Bir an çok garip hissetmiştim. Korhan'ı evden görev için uğurlamak... Çok garip gelmişti bu ama biraz da hoşuma gitmişti. Acaba o da böyle hissediyor muydu? "Ederim," dedikten sonra üzerimi süzdüğünde çarpık bir gülümseme belirdi yüzünde. "Güzel pijama." O gidince kapıyı kapatıp pijamalarıma baktım ve yüzümü buruşturdum. Civcivli pijama günüm çok yanlış bir gün olmuştu, Korhan'a rezil olmuştum ve çocuksu gözükmüştüm. Kapı bir anda çalınca uyku sersemi halimle nasıl düşünebilirdim ki? Kendime lanetler yağdırarak odama geçtim ve yatağa uzandım. Uykuya dalmadan önce son duyduğum şeyler onun, zihnimde yankılanan sözleri olmuştu. Boynuma eğilip kokumu içine çekmesi, sadece ben görmek istiyorum demesi, o üniformanın içinde kapımda durması, onu uğurlamam...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD