"Ne ajanı? Ne diyorsun be sen?" dediğimde öfkeyle kolumu tuttu ama baskı uygulamadı. Daha çok gözümü korkutmak istiyor gibiydi. Dişlerini sıkarak konuştu. "Soruma cevap ver."
"Ajan falan değilim ben. Bu da nereden çıktı?" dediğimde bana doğru eğildi. "Çatışmaya girince hiç paniklemedin. İnanılmaz bir araba kullanma yeteneğin var. Normal birine benzemiyorsun."
"Bunu iltifat olarak kabul ediyorum," dedim ona garipseyerek bakarken. Ardından kolumu tutan elini tuttum, diğer elimle. "Sadece karting yapıyorum. Soğukkanlılık ve reflekslerin, bu spordaki önemini biliyorsundur."
"Öyle mi?" dedi meydan okurcasına bana doğru eğilirken. Bana yaklaşmasıyla onun karşısında ne kadar küçük kaldığımı hissettim. Korhan oldukça uzun ve iriydi. "O zaman operasyondan sonra veya yarın, beraber karting yapacağız. Bakalım doğru mu söylüyorsun?"
Ben de meydan okurcasına ona baktım ve parmak ucumda yükselip ona yaklaştım. "Hiç acımam ama."
"Güldürme beni," dedi alayla. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı ve ikimizin de birbirimize karşı meydan okuyan tavrımız bende farklı bir çekim uyandırmıştı. Korhan da aramızdaki bu çekimi hissediyor muydu acaba? "Emin ol gülemeyeceksin."
Ben geri çekilirken Korhan beni baştan aşağıya süzdü. "Bunu bir iddiaya çevirelim."
"Kazanırsan ne istiyorsun?" dediğimde çenesini kaşıyarak biraz düşündü. "Bunu kazandığımda söyleyeceğim."
"Olmaz o zaman," dediğimde güldü. "Ne o? Kendine güvenin mi zedelendi?"
"Hayır kazanacağımı biliyorum. Sadece adil bir iddia olmasını istiyorum," dediğimde alayla baktı. "Kazanacağını biliyorsan cezayı düşünme."
Bana göz kırpıp giderken gözlerimi devirdim. Artık burada işim kalmamıştı ve eve dönebilirdim. Güzel bir film açıp ona vereceğim cezamı da düşünebilirdim. Oradakilerle vedalaştıktan sonra arabama geçip evin yolunu tuttum. Garip bir şekilde her şeye rağmen Korhan, yüzümde bir gülümsemeye neden oluyordu.
-
Korhan, Reyna'yı kızdırmanın verdiği keyifle sırıtmaya başladı. Bu kızı sinirlendirmek onu çok eğlendiriyordu. Reyna'nın öfkeden kızaran yanakları ve sert bakan ceylan gözleri, onun o kadar tatlı görünmesini sağlıyordu ki. Korhan, diğer askerlerin yanına geldiğinde gülümsemesini sildi. "Nasılsınız?"
"Sağ ol!" Mert'in yanına gidip kulağına eğildi. "Önemli bir kurtarma operasyonu var. Herkes hazır olsun ve Gökhan albaydan haber beklesin."
Mert kafasını salladığında, Korhan, bir şey demeden odasına gitti. Kaçırılan ekip arkadaşları için oldukça gergindi ve hiçbirinin ölmemiş olmasını umuyordu. Şehit vermenin zorluğunu en iyi o biliyordu. Kaskatı ifadesiyle üzerini giyinmeye başladı. Arkadaşlarını kurtarmadan içi rahatlamayacaktı.
Banyoya gidip yüzüne su çarpmaya başladı. Her göreve gitmeden önce bunu mutlaka yapardı. Yüzüne buz gibi su vurur, ruhsal olarak da hazırlanırdı. Mesleğine aşıktı ve her göreve en önde gitmek istiyordu. Vatan hainliği yapan herkesin tek tek leşini çiğnemek istiyordu.
Gökhan komutanının yanına gittiğinde, albay onu görünce gülümsedi ve kollarını onun omzuna koydu. "Aslanım, bugün çok büyük bir risk aldın."
"Komutanım, acil yetişmem gerekiyordu. Reyna güzel araba kullanıyor, karting yaptığı için. Onun beni yetiştirmesi büyük bir şans oldu," dediğinde albay tek kaşını kaldırdı. "Reyna da benim kızım Korhan. Siz fazla mı sıkı fıkısınız?"
"Yaptığı tatlıdan istemiştim, o da tekrardan yaptı sağ olsun. Düşündüğünüz gibi bir şey yok komutanım," dediğinde albay güldü. "Hiç öyle görmüyorum Korhan. Sevgi güzel bir şeydir ama önce vatan, unutma. O kızı da operasyon bölgesine sokman çok büyük bir riskti, ona bunu yapmaya hakkın yok."
"Her şeyin sorumluluğunu alırım komutanım. Reyna'nın de öyle. Bu yüzden ona bir şey olmadı," dedi Korhan sertçe. Albay kaşlarını çatsa da içten içe Korhan ile gurur duyuyordu. Onunla arasında özel bağ olmasının nedeni Korhan'da kendi gençliğini görmesiydi. O da Korhan gibi korkusuz, cesur ve güçlü bir subaydı. Bu özellikleri sayesinde en güçlü timin kurucusu olmuştu. "Bir şey olabilirdi Korhan bunu düşüneceksin. Asya'yı oraya götürmezdin çünkü benim kızım ve onu ben sana emanet ettim. Ama Reyna da benim kızım, bunu unutma."
Korhan sessizce kafasını sallarken albay telefonunu kontrol etti. Ona bu kadar uyarı yapmasının asıl nedeni Reyna ve Korhan arasında bir çekim hissetmesiydi ve Korhan pek de ilişki insanı olmadığı için Reyna konusunda ona göz dağı vermek istiyordu. Telefonundaki mesajları okurken birden Korhan'a döndü. "Kurtarma operasyonuna çıkıyorsunuz, kapıda hazır araç bekliyor. Komuta sende. Göreyim seni aslanım."
"Emredersiniz," diyerek odadan çıktı. Çıkışa doğru ilerlerken gördüğü nöbetçi askerin yanında durdu. "Akşam yemekten önce içtima alanında olsun herkes."
"Emredersiniz komutanım." Çıkışa doğru ilerleyip hazır haldeki aracın yanına gitti ve Mert'e seslendi. "Herkes hazır mı?"
"Evet komutanım!" Hep beraber araca geçtiklerinde Korhan sessizce düşünmeye başlamıştı. Kaçırılan meslektaşlarının ne halde olabileceğine dair senaryolar düşünüyordu. İçinden, Gök Tengri'ye dualar ediyordu. Tüm aslanlarını sağlam görmek istiyordu.
Araçla seyre devam ederlerken tüm timin üzerine koca bir sessizlik çökmüştü. Korhan kaşlarını çatarak gözlerini onların üzerinde gezdirdi. "Ne lan bu haliniz?"
"Komutanım, ya geç kaldıysak?" Korhan dişlerini sıktı. "Öyle olsa bile naaşlarını almış olacağız. Bu ne kadar değerli biliyor musunuz?"
"Komutanım haklı, ne olursa olsun onlara bayrağımızın gücünü göstereceğiz," dedi Mert ekibe doğru. Korhan da onlara döndü. "Bunu yapanların hesabını keseceğiz. Sizi buna aç görmek istiyorum, yılgın değil!"
Hepsi bir ağızdan bağırdı. "Emredersiniz komutanım!"
Görev yerine geldiklerinde, tim organize halde ilerleyerek istihbarat alınan yere doğru ilerlerken tüm askerler Korhan'a baktı. Korhan ise işaret vermek için doğru zamanı bekliyordu. Yanındaki ikiliye fısıldadı. "Etrafı temizleyin."
İkili gidip barakanın etrafını dolaşırlarken orada nöbet tutan teröristlerden birini gördüklerinde Yunus, hızlıca adamın arkasından yaklaştı eliyle ağzını kapattı. Hemen yanındaki İlhan adamın kafasını çevirerek boynunu kırdı ve telsizine dokundu. "Temiz."
Korhan'ın işaretiyle tüm tim barakanın içine akın etti. Faruk, kapıya tekme atıp açtığında hepsi sırayla içeriye daldılar ve tüfeklerini oradakilere doğrulttular. "At silahları! At!"
Teröristler onlara bakarlarken Korhan bağırdı. "Türk adaletine teslim olun!"
Tim, onların silahları bırakmasını beklerken bir tanesinin tüfeğini kavradığını gören Korhan hızlıca ona ateş etti ve bağırdı. "Teslim olmayanları vurun. Erdem ve Faruk, gelin askerlere bakalım."
Barakanın içindeki odalara tek tek baktıklarında kaçırılanları, bağlanmış halde küçük bir odada buldular. Hızlıca onların bağlı ellerini çözdüklerinde Korhan, askerlerden birinin bacağına cam kırığı saplandığını görmüştü. Yarasını kontrol ettiğinde içinden şükretti. Askerlerin hayati bir riski yoktu.
Sarışın olan, ekibe karşı gülümsedi. "Komutanım biraz bekleseydiniz ya biz de oyun oynuyorduk bu piçlerle." Bacağı yaralı olan asker de dahil hepsi sırıtmıştı. Korhan da güldü. "Aslanlarım benim."
Döndüklerinde albayın yanına gidip kurtarılan askerlerin, sağlık kontrolüne gönderildiğini, akşam içtimasını aldığını ve timdekileri nöbete yolladığını haber vermişti. Albay da ona çıkabileceğini söylemişti.
Korhan rahatlamış halde odasına gidip üniformasını çıkardı ve sivil kıyafetlerini giyindi. Operasyon başarılı geçtiği için ve askerler sağ salim kurtulduğu için keyfi oldukça yerindeydi. Sadece evine dönüp, balkonda sporunu yaparak tüm stresini atmak istiyordu.
Belki minik komşusuyla da uğraşabilirdi. Ne de olsa büyük bir iddiaya girmişti ve kazandığında Reyna'ya verebileceği cezalar Korhan'ın gülümseyerek dudağını ısırmasına neden oldu.