Mecbur Kalanlar +18

🔥🔥🔥Kaçamak dokunuşlar🔥🔥🔥

Ömer'in anlatımıyla

Altımda Sena olmalıydı. Olacaktı. Takıntı haline getirmiştim bir günde. Kimse de beni bir günde bu hallere koymamıştı ama. Sapık gibi hissetsem de, bundan rahatsızlık duymuyordum.

Karım bu ani yaklaşımıma şaşırdı. Nihayetinde haftada bir anca ilişkiye girdiğimiz için, şu an şaşırması normaldi.

Hükmetmek istiyordum. İçimde benden başka biri vardı sanki... Altımdaki bedeni evire çevire becermeliydim.

Sena benim gücümü görmeliydi. Bana hayır diyememeliydi. Bir elim kalçasını, bir elim de göğsünü okşayıp sıkıyordu.

" Aşkımmmm " dedi karım. Bütün büyü bozulmuştu ! Sesini duyunca bile, konsantrem bozuluyordu.

Ağzını kapatıp, sinirle sikimi birden amına geçirdim. Henüz yeni ıslanmaya başladığı için acıtmıştı. Ama bu benim sikimde bile değildi.

Neden altımdaki Sena değilde bu karıydı ? Beni kandırmıştı zamanında. Hamile kalınca evlenmek zorunda kalmıştık. Kısa bir süre sonra da, düşük yaptım diyerek bütün gün evde yatmıştı. Hemde ertesi gün ultrason kontrolüne gidecegimizde !

Hala o zamanlar hamile olduğuna inanmıyordum. Zaten sarhoş olduğum bir gün birlikte olmuştuk. Yıllar geçse de o günü hiç hatırlayamamıştım..

İyice öfkelendim. Kafasını raftaki elbiselerin arasında soktum. Arkadan sert ve seri bir şekilde pompalamaya devam ediyordum.

Karım kıyafetlerin içinde kalan kafasıyla boğukça inliyordu. "Sadece inle" dedim. " Sesin çıkmasın. "

Hem acı çeker gibi, hem de derinden inliyordu. Şimdi olmuştu işte. Tıpkı onun gibi çıkıyordu sesi.

Gözlerimi kapattım. Arabada yaptığım şey çok ayıptı. Küçük bir kızı arabama atmış, yanında sikimi çıkarıp, onu ellerken boşalmıştım.

Bir yabancının yanında bunu zevk alarak yapmıştım. İşte yine oluyordu. Onun hayali gözlerimin önüne geldi. Yaşlı gözleri ve ıslak kirpikleriyle ' Beni siker misin ? ' diyordu. Offfffffffffff.....

Kırmızı görmüş bir boğa hırlamaya başladım. Altıma yattığında seni parçalayacagım Sena ! Beni bu kadar azdırmanın bedelini ödeyeceksin.

Sarsıla sarsıla boşalmıştım. Zihnim kendime gelmeye başlamıştı. Karımı daha önce hiç bu kadar istekli ve sert sikmemistim.

Önüme baktığımda kalçalarının kıpkırmızı olduğunu gördüm. Onu bu kadar zorlamış mıydım yani ?

Bacakları dahi titrerken zorla bana döndü. Gözlerinden yaş gelmişti.

" Beni ilk kez böyle siktin hayatım. Yoksa gideceğim diye mi sinirlendin ? Hem acıyı, hem zevki aynı anda nasıl verdin ? " diyerek dudaklarıma ıslak ama kısa bir öpücük vermişti.

Bu tempoyla Sena'yı siksem elimde kalırdı. Bakireydi muhtemelen. El değmemiş olduğu bariz belliydi. Verdiği tepkiler bunu gösteriyordu. Tekrar duşa girerken karım kilotunu ve taytını yukarı çekiyordu.

Duştan sonra uzanıp, ellerimi başımın altına koydum. Güzel bir plan kurmalıydım. Sena bana bağlanmalıydı. Benim olacaktı. Karşılaşmamız tesadüf olamazdı...

Öyle ince eleyip sık dokumalıydım ki.. Ne ailesi, ne de kendi farkında olmadan bana muhtaç olmalıydı...

Sena'nin anlatımıyla....

Ömer beni bırakıp gittikten sonra Sema yanıma uzandı ve bana sıkıca sarıldı. Kısa bir süre sonra annem geldi odaya. Olan biteni sordu. Anlatırken bir ara acaba anneme mi yoksa komşuya mı anlatıyorum bilemedim.

İnsan, evladı trafik kazası geçirip yabancı bir adamın kucağında gelince korkmaz mı ? Panik olup endişelenmez mi ? Üzülmez mi ? Peki benim annem bana neden böyle davranıyor ? Neden beni yok sayıyordu ?

Ağlayarak uyuduğum için gözlerimi sabah zar zor açtım. Sema başımda hafifçe beni sarsıyordu. " Abla, abla hadi kalk. Ömer abi seni bekliyor ! "

' O kim ya ? ' diye düşünecekken dün yaşananlar geldi aklıma. Her ne kadar bana yardım etse de o boynumu emmesini ve kucağına oturtmasını unutmamıştım.

Dün şoktan ya da korkudan tepki verememiş olabilirim. Ancak bugün buraya geldiyse alacağı cevaplara hazırlasın kendini !

Diz kapağımın biraz üzerinde biten alçıdan dolayı pantolon giyemezdim. Bu şekilde dershaneye de gidemeyeceğime göre, elbise giymem sorun olmazdı.

Neme lazım sonra babam yine laf ederdi. Zar zor giyindim. Saçlarımı tarayıp, kendime çeki düzen verdim.

Salonda herkes kahvaltı sofrasındaydı. Ömer bile ! Ben ne kaçırdım tam olarak ? Dün babam bu adama öldürecek gibi bakıyordu.

Ömer bana dün gece ' merak etme ailen kızmayacak ' demişti ama ' beni de bağırlarına basacaklar ' dememişti hani !

Tereddütlü ve sorgulayan bir tavırla ortaya konuştum. " Günaydın ? "

Kafalar bana doğru dönünce Ömer'e baktım. Masum bir gülümseme eşliğinde bana baksa da, gözlerinde ateş gördüğüme yemin edebilirdim.

Bu adam tehlikeliydi ! Dün ismimizi bile bilmeden beni ne hallere sokmuştu, kendiyle beraber ! Mesafe iyidir diyerek tek kaşımı kaldırdım.

" Hayrola Ömer bey ! Bugün de gideyim evde mi çarpayım dediniz ? Sabahın bu saatinde evimizde ne iş aradığınızı sorabilir miyim ? "

" Höst ulan ! Terbiyesiz ! " Cevabı Ömer yerine babam vermişti.

" Ne biçim konuşuyorsun sen Ömer beyle ? Adam iyilik yapıyor, gördüğü muameleye bak ! Elini öpüp dualar edeceğine, şu haline bir bak ! Okul okutuyoruz bir de ! Ne öğretiyorlar acaba size orada. Büyüklere saygı nerede ! "

Şok içinde babama bakıyorum. Bir kez olsun beni şu şekilde savunmamıştır... Şimdi duyacaklarım ise daha da şoka sokacaktı beni.

" Aman efendim ! Sakin olun.. Onlar daha genç. Bir de dün kaza geçirdi. Unutmamak lazım.

Dilerseniz ben ona genel ahlak, edep, örf ve adetlerimizden, yolda gidip gelirken öğretirim.

Hem o bir şeyler öğrenmiş olur, hem de yol benim için sıkıcı geçmemiş olur ! "

Acaba ben yatağa yattığımda bir gece değil de günlerce gece mi uyumuştum ? Bu ikisi dün gece değil de, yıllar önce tanışmış gibi sohbet muhabbet ediyor, benim hakkımda kararlar alıyorlardı.

" Doğru diyorsun hoca . Kız ! Çabuk ye de adamı bekletme. Daha bir sürü işi vardır. Bakıcılık yapıyor sana, bir de uyuşuk uyuşuk hareket edip adamın canını sıkma ! Ömer beyden hakkında tek bir şikayet durmayacağım ona göre. Diğer bacağını da ben çatlatırım ! "

Yutkunamıyorum çünkü artık midem almıyor. Dün bu adam beni taciz etmişti. Bakışlarından belli olduğu üzere, kendince bir oyun oynuyordu. Madem öyle ben de ona oyunun alasını oynatırım.

" Tamam baba, aç değilim zaten hazırım ben Ömer bey hazırsa çıkabiliriz. Bu arada bey fazla resmi duruyor. Amca ya da abi dememde bir sakınca yoktur umarım ! "

Kısa bir an dişlerini sıkıp bıraktı. Alay eder gibi " İstersen baba de Sena'cım ! Olur mu hiç öyle şey ? Ömer ya da Ömer bey yeterli. " Cümlesinin sonuna doğru ciddi bir tavır takınmış, itiraz kabul etmeyen bir surete bürünmüştü.

" Tamam kalkalım o zaman Ömer bey. Çantam hazır zaten. Görüşürüz anne, öptüm seni bebeğim!" diyerek masadaki Sema'ya öpücük atıp topallayarak girişe doğru gittim.

Arkamda annem vardı. Ömer'i uğurlamak için gelmişti o da.

Ömer, alçıdaki ayağım için medikal bir ayakkabı getirmişti. Eğilip hemen onu giydirdi ayağıma.

Tedirgin oldum bu davranışına. Annem de şaşkın duruyordu.

" Benim yüzümden daha fazla mağdur olmanı istemiyorum Sena. " diyerek sağlam ayağıma da ayakkabımın tekini giydirdi. " Teşekkür ederim. " diyebildim sadece.

Şaşkındım. Onun gibi zengin, yakışıklı, havalı ve çekici bir adamın, benim önümde diz çökmesi nefesimi kesmişti.

Sağlam olan ayağıma, ayakkabımı giydirirken bileğimin ve bacağımın arka kısımlarına destek almak ister gibi dokunuyor, ancak sürtünerek elinin temasını tüyler ürperten bir havaya sokuyordu.

Nihayet bu işkence bittiği anda rahatladım derken beni kucağına aldı. " Ne yapıyorsunuz Ömer bey ? " diyerek gözlerimi belerttim.

" Araba yukarıda. Dizin bile alçıda olduğu için topallıyorsun. Vakit kaybetmeyelim. Hem dün babana da dedim. Bundan sonra seni sabah akşam ben götürüp getireceğim.

Malum sana çarptığım için bunun diyetini ödemeliyim ! " sona geldiğinde de bana bakıp göz kırptı. Şaşkınlıktan ağzım bir karış açılacaktı neredeyse!

Arabaya ulaşınca elindeki anahtarla kilidi açtı. Bana da kapıyı açtırdı ve beni koltuğa bıraktı. Temas etmeye çalışıyordu, ama ben olabildiğince ondan uzak duruyordum.

Kendi tarafına geçip aracı çalıştırdı. Kollarımı göğsümde bağlayıp ona doğru döndüm. " Bana neler olduğunu anlatacak mısın artık ? "

Dik başlılığım hoşuna gitmiş gibiydi. Eğlenir gibi bir hali vardı. Gözlerinin içindeki ateş mutlulukla yer değiştirdi.

" Ömer Bey'den Ömer'e geçtik hemen bakıyorum da ! İyi ! Neyse ki hızlı kapıyorsun bazı şeyleri. " Beni mi aşağılıyordu bu adam ?

" Dün babanla konuştum. Senin bir suçun olmadığını, benim yüzümden mağdur olduğunu, bunu telafi etmek istediğim için de sabah akşam seni bırakacağımı söylemiş olabilirim ! Ha bir de eve dönmeden babana nevalesini alacağız, hatırlat olur mu ? "

" Neden yaptın bunu ? Ben hatalıydım. Yola bakmadan atladım. Yetmezmiş gibi hastaneye götürdün, ücretini karşıladın.

Şimdi bir de iki hafta boyunca şoförüm mü olacaksın ? Bu delilik ! Bunların karşılığını veremeyiz. " Bütün bunları neden yapıyordu ?

" Dün dedim sana. ' Korkma ben varken sana hiç kimse hiç bir şey yapamaz ' diye. Ben lafı bir kez söylerim Sena. Yapamayacağım, tutamayacağım sözleri ise asla söylemem. Sen de beni tanıyacaksın zamanla. "

Ne demeliydim? Dediği gibi eğer dün o olmasaydı, diğer bacağımı da babam kırardı. Cümleler duygularıma yetersiz kalacağı için bakışlarım ile minnetimi ve teşekkürlerimi sundum ona.

Sağ elini uzatıp ellerimi tuttu bakışlarımdan sonra. Hem konuşuyor ben de ara ara ellerimi sıkıp bırakıyordu. " Bundan sonra hep yanındayım bebeğim ! Asla kimseden korkma, bana söyle. Ben saklarım seni ardımda ! "

Bu arada da dershanenin önüne gelmiştik. Arabayı durdurdu.

Elini çekip telefonunu uzattı. " Şuraya da numaranı yaz bakalım. Haberleşmemiz gerekecek. Beş buçuk gibi gelir alırım seni tamam mı ? "

" Tamam " numarayı yazıp ona uzattım. " Bu arada, ben kimsenin bebeği değilim Ömer Bey ! Ailemin yanında bana nasıl hitap ediyorsanız öyle davranın lütfen. Akşam görüşmek üzere. "

Cevap vermesine fırsat vermeden arabadan indim. Başka bir kapı kapanma sesi geldiğinde peşimden indiğini anladım.

Konuşmak istemediğim için koşar adımlarla kaçmak isterdim... Bacağımdaki alçı olmasaydı keşke !

Gelip beni kucağına aldı. Kulağıma yaklaşıp fısıltı halinde üfleyerek " Şimdi de bebeğimi kucağıma aldım. Var mı bir itirazın ? "

Cümlesi bitince hemen kulağımın altına bir öpücük bıraktı. Yine aynı şey oldu. Huylanıp kafamı ona doğru büktüm. Bu kez kafasını çekmişti ama kısık bir sesle " Demek boynundan huylanıyorsun ! " dedi kendi kendine mırıldanarak.

.

.

.

.

Devam edecek...