Doruk, Sahra'nın dudaklarını açlıkla örselerken, yatak odasının kapısını ayağı ile sertçe kapattı. Kadının sırtını kapıya sertçe çarpıp acıyla inlemesine sebep oldu. Dudaklarından nefes nefese ayrıldı. Sahra'nın santim santim yüzünü izlerken, aklının karanlık köşelerinde Şimal'e bir benzerlik arıyordu. Kızı sadece göz rengini annesinden almıştı. Onun dışında, o meydan okuyan duruşuyla, annesine bin basardı. Kızın duruşu bile Doruk'u baştan çıkarmaya yetmişti. Ama anasıydı değil mi? Şimal’i Sahra doğurmuştu. Bir benzerlikleri olmalıydı. Ama bu benzerlik neydi? Doruk, şuan bile aklında yer edinen kızın varlığına öfkeyle, tekrar kadının dudaklarına yapıştı. Kalçalarını sallayarak, erkekliğine sürtünen kadına hırlarken, elini omzuna attı. Doruk, Sahra'nın omzunda kayan askılığını çekiştirirk

