Kuzeyin anlatımından devam: Duvarlar, çarşaflar, perdeler… Hepsi sanki yaşamla ölüm arasındaki o bulanık çizgiyi temsil ediyordu. Cihazlardan çıkan “bip” sesleri düzenliydi. Ama kalbim o kadar düzenli atmıyordu. Lara, hâlâ gözlerini açmamıştı. en son helikopter gelireken açmıştı sonra helikoptere bini hastaneye gelirekn tekrar kapatmış bir daha da açmamıştı pencerenin yanında ayakta, omzumda hâlâ çamur lekeleriyle duruyordum. Sırtımda kurumuş kan izleri vardı ama kendi acısımı hiç umursamıyordum. Lara, o sedyeye yatırıldığından beri odadan bir adım bile dışarı atmamıştım. Dışarıda sabah olmuştu. Güneş yavaşça doğuyordu. Ama Lara’nın göz kapakları hâlâ geceyi taşıyordu. başımı ellerimin arasına aldım. Sanki zaman onunla inatlaşıyordu. “Lütfen...” dedim fısıltıyla. “Beni yalnız b

