Hava bugün gerçekleşecek felaketin haberini verircesine kararmıştı. Gök ardı ardına şimşeklerini çakıyor karabasan gibi Firuze'nin odasının penceresinden içeri süzülüyordu. Yerde iki büklüm yatan genç kız bütün gece gözüne bir kere bile kapamadan James'i arayıp durmuştu. Ne bir mesajına ne de aramalarına cevap alamamıştı. Kötü bir şey olduğunu düşünüyordu, mantıklı bir açıklaması yoktu James'in ona dönmemesiyle ilgili. Bir kere çalınca telefonu hemen açan adam sabaha kadar aramalarına cevap vermediyse kesinlikle büyük bir şey olmuştu. İçi huzursuzdu, gözleri korkuyla odasının içinde dolaşıyordu. Kulağı sabah namazına giden babasıyla amcasının sesine kayıyordu. Annesi, "Hadi kalk baban namazdan gelmeden sofrayı kuralım," diyordu. Bugün bayramdı ama içi hiç huzurlu değildi. Bir şeyler olacak

