17.Bölüm

2674 Words
Orada birlikte ne kadar oturduk bilmiyorum ama bulunduğumuz her dakika bana iyi gelmişti. Yüreğim hafiflemişti kafa çevirip ona baktım. "Gidelim mi?" "Gidelim tabi. Eve mi gitmek istersin başka bir yere mi?" Evime gitsem daha iyi olurdu yorucu bir gündü. Ruhum yorulmuştu, bedenim yorulmuştu, göz kapaklarım ağırlaşmıştı artık. Acı insanı yorar mıydı? Yorarmış. Kilometrelerce koşmuşta soluklanamamış gibiydim. Ayaklandık koluma girdi kendine çevirdi. "Ne zaman kötü hissedersen bana söyleyebilirsin ya da söylemeye de bilirsin ama yalnız olmadığını bil acını yaşamaktan korkma, çekinme eğer bağırmak istersen bağır; ağlamak istersen de ağla..." Kafa salladım. Arabaya geçtik ağlamıştım boşaltmıştım içimi bugün için artık tek damla akar mıydı bilmiyorum. "Yarın bana yardım eder misin?" Saniyelik kafasını bana çevirip. "Ne için?" diye sorduktan sonra gözünü yola sabitledi. "Bulut ve Gamze için akşam yemeği hazırlamak istiyorum güzel bir ortamda baş başa olurlarsa her şeyi daha net konuşurlar." Gülümsedi "Doğru söylüyorsun ederim tabiki ee karşında yemek gurmesi duruyor." Gözlerimi devirdim. "Sen mi gurmesin güleceğim yoktu." Kıkırdadım arada onunla uğraşmak keyiflendiriyordu beni. Evin önüne geldiğimizde aynada son kez görüntüme baktım gözlerim biraz şişti ama alışıldık bir haldi benim için hızlıca arabadan inip Ateş ile apartmana girdim asansördeyken elini omzuma koydu. "Gider gitmez dinlen biraz." Kafa salladım zaten tek isteğim oydu kapının önünde seslerimizi duyunca Gamze açtı. "Neredesiniz siz meraktan öldüm? İyi misiniz?" Ateş göz kırptı. "Eee gidip onu Bulut'lardan aldım karşılığında kendime bir kahve ısmarlatmasa mıydım?" İçeri girdik Gamze gülerek bize bakarken bir yandan da "İyi yapmışsın ben sandım ki bir şey oldu ya da beni bırakıp Bulut falan hep birlikte laflıyorsunuz sandım sinirlerim tepeme gelmek üzereyken siz geldiniz." "Desene tam zamanlama." Kafasıyla onayladı beni. Gamze sevdiklerine karşı böyleydi o sadece Bulut'u değil kimseyi paylaşmak istemezdi. Aras ve Bulut'un gruplarındaki Serkan'ın kız arkadaşı bir kere bizimle aynı ortamda bulunmuştu kızla muhabbetimiz sardı diye Gamze tüm gün asık suratla günün bitmesini beklemişti. Olayın kokusu sonradan çıktı tabi meğer beni kıskanmış o benim sahip olduğum tek gerçek kız arkadaşımdı hayatımda dostum deyip arkamı yasladığım kimsem olmadığı için. Lisede bir arkadaşım vardı kızla güzel vakit geçiriyorduk, eğleniyor bazen birlikte bir yerlere gidiyorduk sonra hoşlandığı çocuk bana çıkma teklifi etti diye benimle küsmüş üstüne tüm sınıfı bana cephe aldırmıştı hayatımın en kötü yarım dönemini yaşamıştım o zaman. Kafama olur olmadık her düşünce hücum ederken sarıldım Gamze'ye. "Sen benim bestimsin seni bırakmam merak etme." Yanağıma öpücük kondurdu. "Seviyorum seni Masal." Kıkırdadım. "Ben odamdayım biraz dinlensem iyi olacak felaket hissediyorum." Odama çekildim yarın onlar için yapacağım sürprizi düşündüm umarım işe yarardı ve barışırlardı şuanda en çok istediğim şey olabilirdi. Ben onların ikisini hiç ayrı görmedim ki ben onları tanıdığımda onlar muhteşem bir çiftti ve öyle kalmalıydı... Yorgundum. Aldığım nefes bile yoruyordu artık. İnsanın hüznü ağır gelir mi? Gelirmiş onu öğrendim. Gün geçtikçe mahzun bir hal alıp kendi içime çekildim ben. Yaşarken bir şekilde hayat içimizden geçip giderken ölüm bugünlük içimizden birini teğet geçerken bir başka birini geçmiyordu işte. Orada bilmediğimiz yerde biri ölüyordu. Kiminin annesi, kiminin kardeşi, kiminin sevgilisi... bir yerlerde birileri kahkaha atıp gülerken birileri hüznün en dip noktasını yaşıyordu işte. Birinin kahkahaları kulak doldururken kimin acı dolu feryadı... Hayat böyleydi bana olmaz sanırken en olmadık zamanda yaşanılanlarla sınav olmamızdı. Ben büyük ve zorlu bir sınavdaydım çoktan vize ve finalden çakmış büte hazırlanmaya çalışıyordum. Zordu çok zordu bu sınav cevapları neredeyse olmayan, çıkmazı olmayan ve sonucu zor açıklanacak bir sınavdı. Bakalım bu kez geçebilecek miydim? Çalan alarm ile uyandım saat 9'a geliyordu. Birileri yine benden önce uyanıp kahvaltı hazırlamış mıdır acaba? Alışmıştım buna önceden Aras hazırlardı hep. Banyoda işlerimi halledip içeriye girdim salonda Gamze elinde kahve fincanı televizyon izliyor bir yandan da ağlıyordu yanına gittim hemen. "Ne oldu?" "Hiç filme ağlıyorum." Gözünün yaşını sildim. Film olayın bahanesiydi. Kırgınlığına ağlıyordu o Bulut'un onu şuanda aramamasına bir şey yapmıyor oluşuna. "Birlikte ağlayalım mı? Filmi izlememe bile gerek yok hemen ağlarım şuracıkta." Gülümsedi burnumu sıktı. "Ağlama deli kız sen artık gül." "Dostum ağlarken gülmek pek huyum değildir." Gülümsedi. "Aman sabah sabah bende nereden açtıysam bunu erken uyandım sizi uyandırmamak için öyle film izleyim dedim. Kurt gibi acıktım ben hadi." Kafa salladım mutfağa geçtik birlikte çay suyunu koyarken mutfağa ateşte geldi. Üzerinde siyah tişört altında siyah eşofmanı ev hali oldukça sevimli gözüküyordu. Kapının başından bana göz kırptı "Günaydın hanımlar. Kahvaltı mı hazırlıyorsunuz?" Gamze bir yandan kaşar peynirlerini dilimlerken bir yandan. "Evet tost yapacağız neli seversin ben karışık seviyorum." Bana bakıp gülümsedi Ateş. "Sen neli yiyorsun?" "Ben biraz huysuzum dedim ya karışık şeyleri sevmem kaşarlı severim sadece. İçine birazda salça Aras çok güzel yapardı içine kornişon salatalıkta koyardı. Eli nasıl lezzetliydi onun." Yine o yumru takıldı boğazıma ama bu kez belli etmedim. Tost yerken bile kendini hatırlatıyordu işte. Malzemeleri ekmeğe yerleştirirken yanımıza geldi Ateş. "Bende kaşarlı yerim ama salçasız ve kornişonsuz." Güldüm onun ekmeğine de kaşarları dizdim ekmekleri tost makinesine bırakıp diğer malzemeleri koyarken kendim için çıkardığım meyve suyu kutusunu elimden aldı. "Meyve suları lifsiz, sağlıksız ve şeker deposu içeceklerdir. Yeşil çay iç, kahve, süt... ama meyve suyu içme çok meyve istersen kendisini yersin ya da taze sıkılmış tercih et bunlar çok matah değil.” Kaşlarımı çattım bunun böyle sağlık bakana gibi konuşmasına sinir oluyorum. Ne olmuş şeker varsa olsun canım. "Ben şekeri severim." Güldü tekrar. "İçinde rafine şeker var bunların bu şekerler bir süre sonra uyuşturucu gibi kendine bağımlı hale getiriyor biliyor musun?" "Bilmiyorum bilmekte istemem bizim bağımlılığımızda şeker oluversin. Karşımda bik bik konuşuyorsun. Diyetisyen kitabımı mı yuttun sabah sabah? Biraz rahat ol kasma.” Gamze ve Ateş kahkaha attı. "Asi kız, iç iç tamam al bardak bardak iç." Koca bardağa meyve suyunu koydum. İnada yapar gibi koca yudum aldım “Ohhh.” "Bunlar iyi hallerim ben bir ara kola içerdim kahvaltıda." Gözleri büyüdü. "Sonra iğrenç bir şey olduğuna karar verdin ve bıraktın mı?" "Aras'ta senin gibi beynimi yedi bende içmeyi bıraktım şimdi hiç içmiyorum." "Aaa Masal Kızı beni şaşırtıyorsun zararlı olan bir şeyle ilk kez alakan yok." Gözlerimi devirdim. "Benimle dalga geçme o güzel kafanda tost olmasın sonra." Gamze aramızda girdi elindeki tabağı burnuma doğru uzattı. "Oh oldu soğumadan yiyelim hadi." Masaya geçtik tostumdan bir ısırık almışken bir yandan Gamze'ye ne bahane bulsam diye düşünüyordum. "Gamze." "Canım." "Benim birkaç ihtiyacım var ama çok iyi hissetmiyorum bugün benim için onları alır mısın?" "Tabi neler lazım." "Im şey birkaç parça yemeklik sonra birkaç parça kendim için kişisel şeyler; bakım ürünleri falan." "Olur tamam liste yap sen ben hallederim." "Teşekkür ederim." Kahvaltıdan sonra hızlıca masayı topladık ben Gamze'ye uydurma bir liste yapıp verdim gün boyu onu oyalardı en azından. O gider gitmez kendimizi mutfağa attık. "Eee hanımefendi aklınızda ne var?" "Spagetti Bolonez?" Gülümsedi. "Güzel bir tavuk fajita yanınada" "Tavuk fajita yapmayı biliyor musun sen?" "Yooo." "Nasıl yapacaksın." "Ee ben yapmayacağım onu da sen yapacaksın." "Sen ne yapacaksın asi kız." "Makarna." Kahkaha attı. "Şuraya körü koysan koklaya koklaya oda makarna yapar." Dişlerimi sıktım. "Bak seni..." Cümlemi tamamlatmadı. "Tamam tamam dediğin gibi olsun şaka yapıyorum. Güzel bir salata yaparız. Humus yapabiliriz, haydari, marketten hazır yaprak sarmasıda alalım çeşitlilik güzeldir." Evet güzel olurdu onayladım onu. "Çorbada yaparsın umarım." "Yaparım tabi çorba olarak sebze olsun seviyor onlar sebzeyi." "Tamam şarap var mı?" "Yok ama alırız. Soruyor musun hepsini attın kalmadı alkol." İş paylaşımı yapınca herkes kendi yapacağı yemeğin başına geçti o tavukları hallederken ben makarna suyunu koyup çorba için sebzeleri doğramaya başladım ara ara doğradığım sebzelerden ağzıma birkaç lokmacık atarken Ateş'le göz göze gelince elimdeki havuç parçasını gayriihtiyari ona uzattım gülümseyerek elimdeki havucu ağzıyla yakalayıp hemen yuttu. Çorba malzemelerini tencereye koyarken salata için gerekli olanları çıkardım her şeyi birlikte yardımlaşarak yaparken zaman zaman yine itiştik sonra gülüştük ama daha çok tekrar ve tekrar itiştik. Her şey hazırdı Ateş en son marketten alması gerekenleri almış gelmişken ben masayı düzenliyordum. Şarabı kadehlere boşattık evet her şey harikaydı. Cebimden telefonu çıkarıp Bulut'u aradım. "Masal." "Selam hemen hızlıca özet geçeyim. Sizin için Ateş ile birlikte bizim evde güzel bir masa hazırladık. Oldukça şık yani kendimiz yaptık diye demiyorum ama harika gözküyor. Tatları da muhteşem ötesi." Ateş kolumu dürtükledi. "Kendine övgüyü bırakta sadede geç. Gamze gelecek neredeyse." "Hah pardon hemen bize gel sen şık bir şeyler giyin. Gamze'nin sevdiği çiçeği yaptır ne bileyim ufak bir jest yap ve lütfen yapıcı konuş şansı elinden kaçırma." "Siz harikasınız sizi seviyorum selam söyle Ateş'e çıkıyorum hemen." "Tamam hadi bol şans." Telefonu kapatınca Gamze'ye nederede olduğunu ve işi biraz daha uzasın diye birkaç şeyin daha lazım olduğunu söyledim. İki üç kitap ismi yazdım onları ararken bizde yeterli zamanı kazanırdık. Her şeyi son kez kontrol ettikten sonra üstlerimizi değiştirmek için odaya geçtik. Sevdiğim adamın dolabından onun tişörtlerinden birini alırken onu kokladım yine onun parfümünden sıktım saçlarımı tarayıp çıktım odadan. Ateş kapının önünde çoktan hazır olmuş beni bekliyor. "Hadi gidelim." Evden çıktık Bulut'ta anahtar vardı zaten son zamanlarda herkes evimin yedek anahtarını kendine almıştı maşallah. Ateş'in arabaya geçip nereye diye sormadan onun götüreceği yerin neresi olduğunu düşünmeden bıraktım kendimi öylece. Yine eğlenceli ya da güzel bir yere giderdik kesin. "Torpidoyu açar mısın?" Açtım. "İlacın var orada dün içtin mi? Unuttun değil mi? Neyse şimdi iç gece yatmadan bir tane daha içersin korkma zararı olmaz." Torpidodan ilacımı aldım benim ilacımı yanında taşıyor vallahi annem gibi gerçi annemin bile bu kadar umurunda olduğum söylenemez ya neyse. İlacı alıp ağzıma attım attım atmasına da su yok derken su şişesi uzattı bana bu çocukta süperman gibi hop bir anda bir şeyleri hallediyor. "Teşekkür ederim düşünceli adam." "Rica ederim Masal Kızı ama unutma bir dahaki sefere." Kafa salladım sen yanımdayken ben unutsam da ne olur ki benim yerime de hatırlıyorsun işte. Eminönü'ne doğru gidiyordu. "Eminönü'nde ne yapacağız?" Sırıttı. "Balık ekmek ısmarlayacağım sana." "Balık ekmek mi oh onlar evde romantik yemek yesin biz balık ekmeğe talim." "Sende mi romantik yemek istiyorsun?" "Aman yok canım onun için demedim. Çok severim balık ekmeği." "O zaman harika." Arabayı uygun yere bırakıp indikten sonra yürümeye başladık. Boylu boyunca balık ekmek yapan yerle doluydu zaten burası. Etrafa yayılan balık kokusu deniz kokuyla harmanlanmış ve insana huzur veren bir kokuya dönüşüyordu. En son ne zaman geldim buraya ne zaman balık ekmek yedim hatırlamıyorum bile. Çok olmuştu. Bir yerin önünde durunca bende yanında yerimi aldım. "Usta en taze balığın hangisi ise ondan şöyle güzel bir ekmek arası bize yanına da turşu suyu." Gözüme baktı onu onaylamamı bekliyordu sanırım gülerek kafamı salladım. "Tamamdır ustam iki ekmek iki turu suyu. Başka bir şey ister misin Masal Kızı?" "Yeterli teşekkür ederim." Küçük taburelerden birine oturup beklemeye başladık. Kalabalık insanlarla dolu herkesin karnını doyurmak için sıraya girdiği, keyifle yemeklerini yerken sohbet edip, gülüştükleri sıcak bir yerdi burası. Buradaki her mekan öyleydi salaş ama güzel. Gösterişten uzak ama içinizi ısıtan... "Çok acıktım tüm gün çalıştırdın beni köle gibi." "Çalış ne olmuş dua ette barışsınlar." "Barışırlar Bulut kendini affettirir merak etme." "Umarım" dedikten sonra gülümsedim. Güldüğüm bazı zamanlar kızıyorum kendime diyorum ki sevdiğin adam ölmüş neden gülüyorsun? Mutlu olmaya hakkın var mı senin? Gülmek sana mı kaldı? Ağlamalıyım sürekli, acı çekmeliyim sanki gülersem ya da bir şeyler beni mutlu ederse onu unutmuşum gibi... Ona saygısızlık yapmışım gibi. Sanki hep acı çekmem lazım. Balık ekmeklerimiz gelmişti ikimizde büyük iştahla onları yerken Ateş. "Eee anlat bakalım madem ev arkadaşı olduk daha çok tanıyalım birbirimizi." "Ne anlatmamı istersin?" "Abin, annen, baban... Aranız hep kötü müydü? Onlardan neden bu kadar uzaksın Masal." Uzak değildim aslında onlara hiç yakın olmamıştım ki. "Küçükken dört ya da beş yaşındayken kendimi peri olduğuma inandırırdım. İsmimin Masal olması beni Masal Perisi yapar zannederdim. Özel sanırdım kendimi mükemmel bir hayatım vardı zaten istediği her şeyi elde eden bir çocuk için peri olduğunu sanması çok ahmakça gelmiyordu o zamanlar sonra aslında ne kadar sıradan biri olduğumu anladım yapa yalnız ve sihirli güçleri olmayan sıradan bir Masal olduğumu anladım. Annem iyi kalplidir öyle iyi biri ki kızsam da çok seviyorum onu hamilelik dönemi çok zor geçmiş doğumda ölme riskim varmış biliyor musun? Annem vazgeçmemiş ama doğurmuş beni ipeklere sarmak denir ya tam da öyle. Belki şımarıklık belki çoğunun hayalini kurduğu hayattı benim yaşadığım ama zorluklarını da ben kendim yaşadım. Ailem hep bana yarım, eksikmişim gibi davrandı. Tek başıma bir şey yapamazdım. Arkadaşlık yaptığım insanlar mükemmel olmalıydı ımm ya da hayatıma girecek adam aileme yakışır konumda olmalıydı. Babam ile hiçbir zaman o samimi baba kız olmadık sever beni çok değer verir ama kendi hayat değerleri de önemlidir onlara önem gösterilmezse de çok kızar bam başka bir yüzü olur. Arkeoloji okumak istediğimi duyduğunda beni bu fikirden vazgeçirmek için neler yaptı tahmin edemezsin..." Yüreğime yine sıkıntı çöreklendi. Ekmeğimden bir parça alıp turşu suyunu yudumladım." "Peki ya abin. Yani Atakan onunla aran nasıl?" Gülümsedim onu ailemde ki herkesten çok seviyordum aslında. "Abim küçüklüğümden beri gölgem gibi olan beni koruyan; zaman zaman beni çileden çıkarsa da çok sevdiğim adam o işte." "Onunla neden aran böyle kötü." "Oda annem ve babam gibi oldu kendisi her zaman mükemmel şeyler başardı, okullarında dereceler aldı, master yaptı çevresinde kendi gibi mükemmel insanlar vardı ve o mükemmel insanlardan benimle olmak isteyeler ama ben gittim ve onlara göre mükemmel olmayan bir adam buldum kendime. Rüya gibiydi onu ilk gördüğüm anda dizlerim titredi. Aras'tan bahsediyorum yani ona çeken şey neydi bilmiyorum ama çok başkaydı ben gittim peşinden onun, uğraştım ve sahip oldum sonunda ona... Bizimkilere göre ise benimle konumum için, param için birlikte olan ipsiz sapsız bir serseri. Kızlarını yoldan çıkaran işe yaramaz herif. Gözü hiç benim paramda olmadı para onun için değer yargıları arasında bile değildi. Anlık yaşardı o her şeyi o an tadını almak için yapardı. O beni yeniden peri olduğuma inandırdı o yüzden hep bana Masal Perisi derdi o. Bizi birbirimize çeken şey sihirdi kanadı kırık ve sihir yapamayan periyi aldı ve iyileştirdi o. Ailem hiç anlamadı ama sevmedi onu sevmeye bile çalışmadı. Aras üzülüyordu ama ben üzülmedim çünkü yılladır yeterince üzgün ve yalnızdım atık mutluydum ve onlardan çok kendimi düşünme zamanı gelmişti. Abim kızdı, kırıp döktü reddetti beni umursamadım gittim ve onunla oldum. Asla pişman değilim beni verdiğim karardan dolayı tek bir saniye bile pişman etmedi Aras. O bu dünyada her kadının karşılaşmak isteyeceği mükemmel yüreğe sahip bir adamdı." "Tahmin ediyorum öyle olmasa böyle güzel sevmezdin." "Evet oda seviyordu beni. Kendimi dünyanın en şanslı kadını hissederdim şimdi yok ama ben sevilmeyi beklemiyorum artık ben onu sevmekle yetinebilirim. Ömrümün sonuna kadar bununla yetinebilirim." "Ama bir zaman sonra tekrardan sevilmek istemez miydin? Yüreğinin ortasında sana yeniden aynı şeyi hissettiren bir adam olmasını, anne olmayı ve mutlu bir yuvan olmasını." Yediğim lokma kursağıma takıldı. Bunlar olamazdı imkansızdı artık olması için gerekli hiçbir şey yoktu. "Ben anne olmak ya da aşık olmak istemiyorum Ateş. Sevilmekte istemiyorum. Hayatımın önceliğinde bunların hiçbiri yok. Olmayacakta. Nasıl olmasını bekliyorsunuz bilmiyorum ama o gittikten sonra bunlar benim için önemini yitireli çok oldu. Yaşıyorum işte sadece. Öylece anlamsız ve boş." Gülümsedi bana. "Tamam Masal Kızı neden yükseliyorsun hemen sohbet ediyoruz ne güzel." "Hep beni konuşturuyorsun biraz sen anlat. Sevgilin yok mu senin? Ailen nerede?" "İstediğimiz sorudan başlayabilir miyiz hocam?" Kıkırdadım. Serseri herif. Ona uyu muzip tavırla "Başla evladım." "Ailem İngiltere'de Yasemin'den sonra oraya gittiler kalmak istemediler burada kız arkadaşım 10 aydan fazladır yok oda ciddi bir ilişki değildi zaten." "Bak sen yakışıklı ama playboy yani?" "Öyle demeyelim de hayat bana Aras kadar ya da Bulut kadar şanslı davranmadı diyelim." "O ne demek?" "Yani onların karşısına sevebileceği mükemmel kızlar çıkmış benim pek öyle olmadı. Hayatımda olduğu anlarda tabi sevdim değer verdim onlara ama aşkı doruklarda yaşadığım söylenmez." "Bak bahanede hazır. Neden ayrıldınız kızla buradan mıydı?" "Buradandı yürümedi fazla kıskançtı ve baskıcı." "Seven kadın kıskanır bende Aras'ı kıskanırdım." Kahkaha attı. "Tahmin edebiliyorum bu öyle bir şey değil işte kendini sürekli aşağı görüp etrafındaki kadınları süzüyor sonra onlarla flört ettiğimi falan sanıyordu bir süre sonra çok sıkıcı olmaya başladı dedim ya aşık değildim zaten bitti." Yani bu biraz aşağılık kompleksine giriyor bende çok kıskancımdır ama hiçbir zaman Aras'ın etrafında olan kadınlardan aşağı görmedim kendimi benden daha güzel olsalar bile... Kendine özgüveni olan kadın/erkek her zaman bir şekilde kendi için en iyisini bulur ve yapardı. "O zaman hayatının aşkını bulabileceğin bir yıl olur umarım senin için. Aşk güzel şey. Tutkulu, ihtiras dolu insanın içini bam başka duygularla dolup taşıran. Öfkeyi, sevgiyi, nefreti ve aşkı aynı anda yaşayabildiğin tek şey aşk bence... "Kim bilir belki bir gün beni çekimine alan kadını bulurum. Belki bir gün bende kendi Masal Perimi bulur ve onu yeniden sihir yapabileceğine inandırırım. Hayat bu karşına ne çıkaracağı belli olmaz. O yüzden bekleyip ve görmek gerekir...Sence aşk mümkün müdür hala?"
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD