Süreyya Hanım, Zübeyde'nin bakire olmadığından emindi. Ardil gibi bir adamın, bulduğu kadını boş bırakmayacağını biliyordu; ne de olsa babasına çekmişti. Zübeyde'nin de Ardil'e olan zaafını konaktaki herkes gibi görüyordu. Süreyya Hanım, ne Meryem'i ne de bu gelini oğluna layık görmüyordu. Zübeyde'nin ağa kızı olmasının pul kadar değeri yoktu gözünde. Başka bir adamın artığına gelin demezdi. Azad, annesi Süreyya Hanım'ın bu kadar ileriye gittiğine inanamıyordu. Düşünceleri kabul edilebilir değildi. Hele ki söylediklerinin sindirilecek bir tarafı yoktu. Aram'ın öfkesine hak veriyordu. "Ana, o kız dediğin gibi çıkmasa bile, kafasına sıksınlar diye babasının kapısına atacak değilim," dedi Aram. Tabi ki yapmayacaktı. Belki kıza bir ömür karısı gözüyle bakmazdı ama canına da sahip çıkacaktı.

