O tanıdık kendine gelme hissiyle gözlerim yavaş yavaş açılırken bu defa kendimi yumuşak bir yatak değil de sert bir zemin üzerinde buldum. Gözlerim tamamen açıldığında ise kendimi bir sandalye üzerinde buldum. Üstelik kollarım arkamdan sıkıca bağlandığı için parmaklarımı hareket ettiremiyor, ağzımda da bir bez parçası olduğu için bağıramıyordum. Rutubetin o keskin kokusu burnuma dolarken karanlık odada duyduğum tek şey kendi nefes alışverişimdi. Görmek desen mümkünatı yok. Karanlık bir odanın içerisindeydim. Niçin burada olduğuma dair zihnimi zorladım. Ama hiçbir şüphe yoktu. Kimdi bu adamlar ve ne istiyorlardı benden emin değildim. Tek bildiğim Francesco gibi nazik değillerdi. Sahi Francesco demişken acaba kaybolduğumu duyduğunda ne tepki verecekti. Kendi isteğimle gitmemiştim sonuçta. On

