Sedef
Masada karşımda oturuyordu. Yüzüne çekinerek bakarken o asılmış suratı ile çayını içiyordu.
" Ne oldu paşam begendiremedik mi sofrayı? "
Tuna da arkadaşındaki değişimi fark etmisti. Sucuk tavasini masaya koyarken " Hayırdır ne iş?" diyerek gozunu kirpip sordu
" yok bir sey, az canım sıkkın "
Tuna ise kahkaha atarak karşılık verdi " kıskandın değil mi a köpek! Bu var ya Sedef bunu aklı başında kız görse kaçar. Adamin özel hayatı İstanbul hava limanindan daha yoğun trafikte. giren çıkan belirsiz, kimse almaz bunu "
Bakislarimi tabağa dikmiş can alıp can veriyordum, bir fırsatını kollayıp o söylemeden yalvarmak onu durdurmak için
" siz ne iş asil?" cayi içerken gözünü kısarak ardına kurulup bize bakti.
" Ne bu ani evlilik?"
Sitrin gözleri benim üstündeydi. Boyu nerede ise Tuna'ya yakindi, onun kadar kaslı iri değildi ama atletikti. Erkeksi yüz hatları ve sitrin rengi gözleri ile insanın ruhunu görüyor gibi bakıyordu. O gün de öyle bakmisti, simdi de
Tuna koparttigi ekmeği buyuk bir iştahla sucuga banarak yerken " Ne anisi oğlum, Sedef diyorum lan... 6 yılım, geçmişim gelecegim" diyerek kollari bedenime sarılıp çekti beni kendine
Bense urkerek ona bakıyordum. Kafa sallayarak gozu yüzüğümüze takıldı.
" Sonunda parmağına bir yüzük taktın da dağ tepe bize terörist aratmayacaksin"
Anlamayan bir ifade ile Tuna’ya baktığımda bir taraftan büyük bir iştahla ile sucuk yerken bir taraftan bana göz kırpıp önemli değil der gibi davranıyordu
" Anlatmadım mi yoksa?"
" Neyi?" urkerek çıkmıştı sesim.
" al anlat boşbogaz anlat da kurtul, yüzün götünüden fena oldu anlat da rahatla"
Boşbogaz mi? ya beni de soylerse...
" yüzüğü nasıl kaybettiğini bilmiyor musunuz?"
Tuna ile göz göze geldiğimizde gülerek goz kırptı. Güven verircesine sarıldı yine.
" biliyor soyledim"
Bir sey var ama ne?
" kan, yara bere içinde bilinci kapanmak üzereyken bir mağarada bulduk. İlk sözü ' pic yuzugumu aldı ' oldu. İlk müdahaleyi de mağarada yaptık. "
Sesi oyle meydan okur cinsteydi ki, bu ses tonu bana açık tehdit, uyariydi. Gözümün içine baka baka anlatiyordu.
" kendine geldi, her yerde yüzüğünü aradı, ikna edemedik en son bayıltip taşıdık. Hepimiz fıtık olduk" diye sitemli ve kızgın bir anı anlatmıştı
" Peki senin yüzüğün, o parmağındaki mi. Ne güzel sen kaybetmemissin"
Kahretsin anlatacak, o geceyi ima ediyor.
" Yok bu o yuzugumuz değil,yeni aldık bunu " diye araya girmişti Tuna çayını içerken
Nefesim kesilmiş susması için adeta bakisimla yalvarırken
" oyle mi, senin yüzüğün nerede, hadi Tuna’dan işkenceyle aldılar..." sustu, gözlerim açılmış en kötüsünü beklerken son anda sustu
" seninki nerede Sedef?"
Bakislarim bana meydan okuyan adamdan Tuna’ya döndüğünde agzi dolu lokmasını çiğneyerek catmis kaşını cevap bekliyordu
" Ben...." agzimda geveledigim bir kaç kelimeyi kimse duyamamisken yine Tuna girdi söze
" nerede olacak evdedir" diyerek öpücük atıp " yiyeceksen ye sonra sucuğu bitirdin diye aglama" çatalı sucukkara batırmış yerken söyleniyordu
O kadar mutkuydu ki hiç bir şeyin farkında değildi. Aslan da zaten çok profesyonel işkence çektiriyordu bana. Sadece benim anlayacağım şekilde.
Yüzündeki aşağılayan bakış silinmemisti. Bana igrenerek bakıyordu. Gözlerimle bakislarimla yalvarıyordum susması için
" e nerede kalacaksın? otelde falansa aklından bile gecirme izin vermem bizdesin"
Yüzümden çekmeden bakışını " sen duruken ne oteli lan" dediğinde Tuna memnuniyetle gülerken ben gozlerimi kapatmış titreyen ellerimi saklamaya calisiyordum
" Sedef, iyi misin inci tanem?"
Basim dönüyordu, gözüm sürekli Aslana gidiyordu. Bir yatağa uzanıp dinlenmek için her şeyi veriridim ama o kadar kokuyordum ki bir an olsun onu Tuna ile bas basa bırakmak istemiyordum.
" iyiyim "
Cok pişman olacak şey yaptım ama bu utancin en koyu haliydi. En kötü anıma şahit olan adam karşımdaydi üstelik Tuna ona kardeşim diyordu
" dur ben yatağını getireyim" diyerek odaya gittiğinde Tuna, gözden kaybolması ile masaya eğilerek fısıldadım
" yalvarırım söyleme"
Yuzundenki iğrenen ifade yayılmış " ben değil sen söyleyeceksin. Sana 3 gün musade ediyorum. Yediğin hallari anlat yoksa ben anlatırım o yüzüğü nasıl kaybettiğini de! "
Tehdit etmiyordu, ciddiydi. Zaten oyle kuru tehdit edecek bir adama da benzemiyordu
" yalvarırım... düşündüğün gibi değil"
Sussun, söylemesin.
Tuna
Holde duydum sesini. 'Yalvarırım, düşündüğün gibi değil' diyordu Aslan'a. Bir an donakaldim elimde yorgan yastıkla.
Ne demek bu? içeri girdiğimde ikisinin de başı bana çevrildi. Sedef gozunde yaşlarla endişe içinde bakarken aslan can alan bakışını atıyordu.
Bilirim bu piçin bu bakışını. Bir şeyden rahatsız
" Ne oluyor burada, ne düşündüğü gibi değil?"
Neyin var Sedef, neden korkuyorsun. Bir cevap beklerken aslan konuşmak üzereydi ki" karıma sordum" deyip susturdum.
Karım dururken ondan mı dinleyeceğim ne nedir?
" ne oldu guzelim" Yanına gelmis bakıyordum. Kesin bu ayı bir şey dedi kizi kırdı.
" yenge rahatsız gibi geldi... kac gün kalacaksınız deyince ben yarın giderim dedim...."
Ah be Sedef, gotunden huylu bu adam ona öyle şey denir mi?
" onun için sormamiştir yavşak, hemen kötü anlama. Benim inci tanem hazırlık yapacaktır ona göre sormustur"
Kollarımda sarılmış tişörtümün ıslanısini hissettiğimde ağladığını fark etmiştim. Hassas sevgilim benim. Üzmüş işte kizi.
Ulan Aslan, seni gece gelip sikmeyene Tuna demesinler
" Neyse ne, hadi uykum var iyi geceler bana"
Koltuğu açmış üstüne carsaf sererken " Allah rahatlık versin" diyerek girdik odaya.
Ulan hiç sormadım da kıza, rahatsız mi oldu acaba?
" Sevgilim eğer rahatsız olduysan..."
Başını hayir anlamında sallayarak tekrar yapıştı belime kollarini dolayarak.
" seni çok seviyorum Tuna, sensiz ölürüm "
Nereden çıkti şimdi bu inci tanem? Neden hüzünlendin ki sen?
Güçlükle de olsa gözyaşı içinde uyumustu. Gözümü açtığımda onu yatakta bulamadım.
Nerede ki?
Lavaboya gitmiştir herhalde...