Kalp Sizisi

761 Words
Sedef Yapamadım, söyleyemedim. Bu gün onları yolcu ederken gördüm Aslan'a baktığımda tüm kacisimin faydasız ve son bulduğunu. Söyleyecek biliyorum. Yapsin çünkü ben yapamazdim, onun o guzel aşkla bakan gözlerine bakıp itiraf edemezdim O da anlamıştı kendine bıraktığımı. Kaderim artık onun iki dudağı arasindaydi. Kapıdan çıkarken " Sana gelirken öyle bir künefe alacagim ki parmaklarını yiyeceksin" diyerek çıktı Çocuk gibi gülüyordu. O gülünce dünya sanki tüm ciddiyetini acımasızlığıni bir kenara bırakıp onunla çocuk oluyordu. Kapıyı kapatır kapatmaz aklımdan onlarca şey geçti. En son karar verdim bu defa kacmamaya. O haklıydı, bir kere aldım elinden hesap sorma hakkını. Simdi yine yapamazdim. Salona geçip beklemeye koyuldum. Tuna " Ne söyleyeceksen söyle artık" Bu pic ya 2 haftadir kabız sıcmıyor ya da birazdan bir laf edecek keyfimin içine sicacak ama her türde siçacak bir şey ,sıfatından belli. " Tuna senin severim bilirsin, hatta şu dünyada sen, kardeşim ,Lale manyağı dışında pek bir insan sevmem ben" Evet var öyle bir manyaklığı nerede ruh hastası varsa itina ile bulup arkadaş edindin ya Tuna helal sana. Ulan kadroya bak... Al hücreye kapat. " Oğlum hadi sadede gel" Yüzüme baktı. Ellerini mi ovuyor o? siktir en son böyle bir konuşma yaptığımızda cidden hayatimi sikmisti " bak ben senin hal tavrını hic sevmedim ha, hayatimi sikecekmissin gibi bakiyorsun" Derin derin soluyup bardağın dibindeki çayı da içti ve başladı. Elim masanın örtüsünde kare çizgileri takip ediyordu. Sedef dedi... barda ... Sedef... " duydun mu? Bu tip bağımlı olanlar yine aynını yapabilir, tetikte olmak lazım. Yeniden başlarsa..." " benzetmissindir, hatırlasana bir adam arıyorduk birini yakaladık, ezdik, adam inşaat işçisi çıktı. " Gözümden yaşlar gelerek gülüyordum " Bu da öyle işte... Sedef... hayatta inanmam. " Ayağa kalktım. Masaya yediklerimizin parasını bırakıp giderken ardim sıra bagirdi pic " Tuna saçmalama, nereye gidiyorsun?" Arabaya attim kendimi. Nereye gidiyorum? Pasataneye... tabi pastaneye gidiyorum. İnci taneme künefe alacagim Sedef Ölüm döşeğinde ölümü beklemek gibi. Kaçınılmaz, acı verici ve belirsiz. Kapı açılıp içeri kızarmış gözleri ile girdiğinde elindeki pastane poşetini uzatarak " Sana künefe aldim" dedi titreyen ama inadına nesli cikmasi için direndiği sesi ile Bana baktı, onu gördüğüm anda akan gozyaslarimla sanki içinde tuttuğu tüm sorular cevap bulmuştu. O cevabı istemiyordu. Çekti gözlerini üstümden, hızla poşete bakarak " Ben şimdi keserim bunu... yeriz.... büyük cunku" Gözünden yaşlar süzülürken sesi gozyasini ele vererek titremeye başlamıştı zoraki çıkan sen tona veda edip. Bense oturduğum koltukta ezildim, kuculdum... kahroldum. Sessizce akan gözyaşları siddetlendiginde yüzünü kamuflajinin koluna silerken " ağlama şimdi hallederim... Sen fazlasını ye, benim çok iştahım yok" Ve yere yığıldı elindeki poşetle. Küçük bir çocuk gibi yere oturmuş başını ellerinin arasına saklayıp omuzları sarsilarak ağlamaya başladı Bense defalarca kalkıp geri oturdum ,ellerim ona uzanip geri çekildi. Gözyaşına boğulmuş sadece bekliyordum. Ne derse desin ,ne yaparsa yapsın hazırdım " yalan söyledi bana, konuşmasam bir daha o picle... Bana dedi ki... " Bir umutla kaldırmış basini bana bakıyordu. Biliyorum 'yalan' desem inanırdı. Biliyorum inanmasa bile inandırdı işte ama diyemezdim Onu bir kere daha kandıramazdim " yapmadım de... yalan de, de tamam mı ben bir şey demem yalan de" Gözümün içine çöküp kaldığı duvar dibinden yalvararak bakıyordu " Özür dilerim, çok özür dilerim " Yanına gittim, hızla diz çöküp sarıldım, yine yüzünde o ifade vardı. Beni bırakıp gittiği günkü ifade. İzin veremezdim benden gidemez. " Özür dilerim Tuna, Özür dilerim" Ağlaması durmuş başı duvara yaslanmis tavana dönüp tavanı izlerken başımı göğsüne gömdüm sımsıkı sarılarak " affet beni" Affet... yalvarırım affet... Tuna Boynuma sarılmış ağlıyordu. Oysa nasıl muhtacım bir sözüne. Bin tane delil koysalar önüme ne çıkar, herkes hep bir ağızdan aynını dese ne fayda... o desin, yapmadım desin. İnanırım ki ben. Ona inanmaya öyle muhtacım ki. Gozumden akan yaş saçlarına dökülüyordu. Ard arda Özür diliyordu. " Aglama" Yüzümü izlerken basini oksadim. Ağlamasın o. Göğsümden kalkıp bana baktı. Elleri yüzümü oksuyor ,gözleri gozlerimde bir cevap arıyordu Ne bekliyordu 'affettim ' dememi mi? " Ben sana kıyamazdım, yine sen kıydın bize" Yüzümdeki elleri düşmüş, dudaklarını sımsıkı bastırıp gözlerinden sessiz damlalar döktü. Bedenini kendimden uzaklaştırıp kalktım ayağa. " Bu gece nizamiyede kalacağım. Güney gelecek Kartalla. Korkma burada olacaklar" Kapıya doğru yürüdüğümde elim kapının koluna gittiği anda belime sarılmış narin kolları ile engel olmaya calisti " gitme, gitme Tuna gitme" Gözlerimi kapatmış belime sarılan narin kollarıyla vedalasiyordum. " Gitmem ikimiz için de en iyisi Sedef. Yalnız kalıp düşünmeye ihtiyacım var" Böylesi ikimiz için de en iyisiydi. Birazdan hayal kırıklığım, acim yerini dizginlenemeyen bir öfkeye bırakacaktı. Onu kirmaktansa kendi kendime acı çekmeyi tercih ettim. " dokunmadı, yemin ederim kimse dokunmadı bana. Aslan o... o geldi, o..." " sus" Kollarini çözüp kendimi dışarı attım. Sedef Gitti... Kapı önünde çökmüş içim dışıma çıkarak ağlıyordum. Yine kaybettim onu, yine. Affetmeyecek...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD