Boran, arabayı hızla sürerken direksiyonu sımsıkı kavramıştı. Narin’in yan koltukta, solgun bir yüzle oturduğunu gördükçe içi parçalanıyordu. Göz ucuyla ona baktığında, gözlerinden sessizce yaşlar süzüldüğünü fark etti. İğnenin etkisiyle ağrısı biraz hafiflemişti ama korkusu hâlâ tazeydi. Narin, titreyen sesiyle "Ne oldu ki birden Boran? Nazara mı geldik?" diye sordu. Boran derin bir nefes alarak direksiyonu daha da sıkı kavradı. "Öyle oldu galiba, güzelim." dedi, sesi her zamankinden daha yumuşaktı. "Ama korkma tamam mı? Ne yapılması gerekiyorsa her şeyin en iyisi olacak, hiç şüphen olmasın. Seni en iyi hastaneye götüreceğim. Özel hastaneye gidiyoruz." Narin başını hafifçe salladı ama içinde büyüyen korkuyu bastıramıyordu. Yutkundu ve gözlerini Boran’a dikti. "Ya büyük bir şey olduysa

