1- Kadın Seç

645 Words
Güneş, konağın geniş pencerelerinden içeri süzülerek, altın rengi ışıklarla duvarlardaki işlemeleri aydınlatıyordu. Konak, her zamanki ihtişamıyla sabah hareketliliğine hazırlanıyordu. Hizmetçiler, mutfaktan gelen kahvaltı kokularıyla bir telaş içindeydi. Üst katta, Boran Ağa’nın odasında ise bir başka hazırlık vardı. Boran Azizbey, aynanın karşısında durmuş, sabırsız bir ifadeyle kol düğmelerini takıyordu. Her zaman olduğu gibi zarif ve şıktı. Koyu lacivert bir keten pantolon üzerine giydiği işlemeli gömleği, kol düğmeleriyle tamamlanıyordu. Üzerindeki her şey, Azizbey ailesinin zenginliğini ve asaleti temsil ediyordu. Fakat Boran’ın yüzündeki çapkın gülümseme, asaletinden çok başına buyrukluğunu yansıtıyordu. Tam o sırada odanın kapısı sertçe açıldı. Boran, aynadan kapıda beliren babaannesinin yansımasını gördü. Elinde bastonuyla, dimdik duran yaşlı kadın, gözleriyle Boran’ı süzüyor, torunundaki hafif umursamazlıkla çatılmış kaşlarını daha da belirginleştiriyordu. Boran, kol düğmesinin tokasını iliklerken iç çekerek başını kaldırdı. “Gene ne oldu, babaanne?” diye homurdandı, sesi biraz alaycı, biraz sabırsızdı. Babaannesi, bastonuna yaslanarak birkaç adım ileri çıktı. Duruşu sertti ama sesi bir o kadar kararlıydı. “Oğul, konuşmamız gerekir.” Boran omuzlarını silkti, aynadaki yansımasına son bir kez bakıp gömleğini düzeltti. Ardından yüzünü babaannesine çevirdi, kaşları hafifçe çatılmıştı. “Ne konuşacağız ki? Milletin dedikodularını dinleyip gelmişsindir yine,” dedi, alaylı bir ifadeyle. Babaannesi, bastonunu sertçe yere vurarak konuşmaya başladı. “Artık evlat vermen gerekir. Soyadımız beş paralık oldu. Azizbeyler bir varis doğurmadı der durur millet. Ailene leke sürdürmeye devam mı edeceksin?” Boran’ın yüzündeki alaycı ifade bir anda ciddiyete dönüştü. Çenesini sıktı, dudakları ince bir çizgi halini aldı. Ellerini yanlarına bırakarak sert bir şekilde babaannesine döndü. “Ben sana demiştim genç birini al bana diye,” diye konuşmaya başladı, sesi hem öfkeli hem de suçlayıcıydı. “Sen gittin dostlarının kızlarını almayı tercih ettin. Birini benden on yaş büyük aldın, yaşından ötürü çocuk doğuramaz. Diğeri desen, kısır çıktı! Şimdi gelmiş yine ‘karı’ dersin. Şimdi hangi dostunun kızını aldıracaksın bana? Hangi siyaset oyununa alet edeceksin bu defa?” Babaannesi, torununun öfkesi karşısında bir an bile geri adım atmadı. Omuzlarını dikleştirdi, bakışlarını Boran’ın gözlerine dikti. “Hata benimdir, bilirim torunum,” dedi, sakin ama sert bir sesle. “Ama erkek evlat lazımdır. Bilirsin, abin kan davası uğruna öldürüldü. Erkek kardeşin daha 17 yaşında. Sen ise 28 yaşında bir delikanlısın. Eğer soyumuzu devam ettirecek bir evlat gelmezse Azizbeyler adı yok olacak." dedikten sonra duraksadı ve derin bir nefes aldı. "Bu defa sen seç, ben karışmayacağım.” Boran, babaannesinin sözleri karşısında bir anlık bir şaşkınlık yaşadı. Gözlerini kısarak onu dikkatlice süzdü. Bu, babaannesinden beklemediği sözlerdi. Şüpheyle başını eğip bir adım ileri çıktı. “Doğru mu dersin, babaanne?” dedi, sesi sorgulayıcı ve şaşkın. “Kim olursa olsun, sorun olmayacak yani?” Babaannesi, başını yavaşça salladı. “Bu defa senin kararın olacak, oğul. Ama unutma, seçeceğin kadın Azizbey adını taşıyacak. Ona göre davran.” Boran’ın yüzünde hem rahatlamış hem de kurnaz bir ifade belirdi. Gözleri parladı ve dudaklarının köşesi yukarı kıvrıldı. Bir anlık sessizlikten sonra derin bir nefes aldı ve babaannesinin sözlerini zihninde tartarak başını salladı. “Tamam, babaanne. Sen karışmayacaksan, ben de kararımı veririm,” dedi, bir kez daha aynaya dönüp gömleğinin yakasını düzeltti. Babaannesi, sert bakışlarını Boran üzerinde gezdirdikten sonra bastonuna tutunarak odadan çıktı. Fakat çıkarken bir kez daha durdu, kapıdan torununa döndü. “Unutma Boran, soyumuzu koruyacak birini bul. Çapkınlık yapmaya devam edersen bu aileyi mahvedersin.” Boran, babaannesinin arkasından başını iki yana salladı. Gözlerinde hem hırs hem de gizli bir neşe vardı. “Sen merak etme, babaanne,” diye mırıldandı. “Ben soyumuzu koruyacak birini bulacağım. Ama bu defa kendi istediğim gibi.” Ardından hızla odadan çıkıp konağın geniş koridorlarına doğru ilerledi. Çarşıya gitmek için hazırlanan eşlerine katılmak üzere avluya yöneldi. Ancak içinde babaannesinin söyledikleri yankılanıyordu: “Bu defa senin kararın olacak.” Boran, bu özgürlüğün ne kadar gerçek olduğunu sorgulasa da, hayatını değiştirecek bir kararın başlangıcında olduğunun farkındaydı. Yüzünde sinsi bir sırıtış oluştu. Bu sefer fantezilerini de uygulayabileceği diri bir kadın bulacaktı. Hem kendini tatmin edecek, hem de ona ailesinin istediği torunları verecek bir kadın...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD