“Beni öldürmeni istiyorum.” Bekir, torununun boğuk sesiyle irkildi. Yatakta hareketsiz yatan Vahit’in gözleri doluydu, ancak yüzüne yerleşen acı, ağlamaktan değil, yaşadığı derin çaresizlikten kaynaklanıyordu. Bekir, bu sözleri işittiğinde önce anlam veremedi, sonra buz gibi bir ürperti omurgasından aşağı indi. “Sen ne diyorsun torunum? Delirdin mi sen?” dedi, “Bunu benden nasıl istersin” Vahit’in dudakları titredi, gözyaşları yanaklarından süzüldü. Boynundan aşağısı artık ona ait değildi. Adeta bir ceset gibi yatıyordu. Kollarını oynatamıyor, bacaklarını hissedemiyordu. Zelal’in dört kurşunuyla yere yıkıldığı o an zihninde tekrar tekrar canlanıyordu. Canlandıkça bu hale gelmesinin sebebi olduğu için ondan nefret ediyordu. Eskiden kudretli bir adamdı, ölümden korkmazdı, kimseyi gözünü k

