🪆 İkimiz de kardeşlerimizi kucağımızda tutuyorduk, ikisi de yaralıydı. Yani, en azından Can'ın hala nefes alabildiğini biliyordum ama Haris hakkında hiç bir fikrim yoktu... ''Can... Can, konuş benimle.'' diyerek yüzünü avuçladım. Sadece üst gövdesini kucağıma alabilmiştim. Omzu ve kalbi arasında riskli bir bölgeye girmişti kurşun. Onu böyle kanlar içinde görmek beni de şoka soktu. Arkada Han Barbaros'un bağırışını duyuyordum, abisi için yardım istiyordu ama ya benim kardeşim? O ne olacaktı? Can gözlerini açtı. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüp onun yüzüne düştü. Elini kaldırıp yanağıma koydu. ''Ne yaptın Can? Sen ne yaptın böyle? Gitmen gerekiyordu!'' diye kızdım ona, zar zor konuşarak. ''Ben hala hayattayken seni burada bırakıp gidemezdim. Bizim bir birimizden başka kimimiz var ki?''

