“Hayallerine Sarılmak”
Keyifli Okumalar!
Zihni ona acımadan seslenince aynı o günkü gibi ürpermişti. Kendini toplarlamak için bir iki saniye bekledikten sonra adamı yanıtlamıştı.
“Haftasonu planınız yoksa Cumartesi yapalım.”
“Bana uyar.”
“O zaman anlaştık.”
“Anlaştık Leyla Hanım.” Kafasını hafif sallayarak camdan uzaklaşan adamı çalan kapı durdurdu. Kadına dönerek “Birini mi bekliyordunuz?” diye sordu.
“Hayır.” diyerek duvardaki saate baktı.
23:42
Bu saatte kim gelirdi ki, onun evine? Kaşlarını çatarak “Ben bir bakayım. Belki de Sadık`tır. Arada benimle böyle şaka yapar.” dedi ve salondan çıktı. Kapıya ulaştığında kilidini çevirdi ve açtı. Karşısındaki adamı görünce tüm hücrelerini ele geçiren şaşkınlıkla “Sedat” dedi.
Eski kocasının onun kapısında ne işi vardı?
Sedat gergin ifade ile kendisine bakıyordu.
“Senin burada ne işin var?” diye sordu kadın. HHHer halinden gergin olduğu anlaşılan adamın genizine dolan içki kokusundan sarhoş olduğunu anlamıştı. Sedat alkollü içki içen bir tip değildi. Şaşırmıştı. Sedat onun sorusunu cevaplamak yerine kadının arkasından eve bakınıyordu. Kaşları çatılan kadın “Sedat!” dedi hafif sesini yükselterek. Nihayet onun dikkatini çektiğinde “Kime bakıyorsun sen?” diye sordu.
“Sevgilin içeride mi diye bakıyorum.”
“Sevgilim mi? Sedat sen ne saçmalıyorsun Allah aşkına?” kadının şaşkın haline dikkate etmeyen eski kocası
“Birlikte mi yaşıyorsunuz?” diye sordu. Öfke bulutu kadının başının üzerini almaya başlamıştı. Biraz daha saçmalarsa kendine gelmesi için eski kocasına okkalı bir tokat atacaktı.
“Yıldız.”
Leyla otorite, güç akan sesi duyduğunda bedenine tatlı ürperme yayıldı. Ürperti sadece sesi yüzünden değildi. Adam tam da arkasında duruyor, yaydığı güç dalgalarıyla kadını sarmalıyordu. Leyla o an sırtını koca dağ gibi koruyan adama neden aşık olduğunu bir kere daha anladı.
Onu daha ilk gördüğümde güvenmiştim.
Ertuğrul Kasımoğlu`nun görüntüsü bile insana güven veriyordu. Bu elbette onun karakteri ile ilgiliydi. Ayrıca komşusu eski kocasının soyadını nereden biliyordu? Acaba onlar tanışıyorlar mıydı? Olabilirdi. Çünkü Sedat da bir süre Moskova`da yaşamıştı.
“Ooo amirim. Nasılsınız?” diyen Sedat yapmacık gülümseme ile baktı arkasındaki adama. Evet tanışıklıkları Moskova`ya dayanıyordu.
“Sarhoşsun Yıldız. Evine git.” diyen adamın sesindeki sertliği soludu. Dönerek yüzüne baktığında yüz ifadesinin de sesinden pay aldığını gördü.
“Gördüğümü gördüm ben. Gidi-”
Ertuğrul kadının arkasından uzanarak kapıyı kavradı ve sertçe ittirerek kapının adamın yüzüne kapanmasını sağladı. Kapının menteşesine çarpma sesi ile irkilen kadın kendi kendine konuşmaya başladı.
“Sarhoş muydu o? Allah Allah. Sedat hiç içki içmezdi ki. Neden gecenin bir vakti sarhoş halde kapıma dayandı ki?” arkasına döndü. Kendisini hissiz bir şekilde izleyen adama “Neden böyle bir şey yaptınız?” diye sordu. Adam belli belirsiz omuz silkti.
“Siz rahatsız oldunuz diye.” Saniyeler sonra sorgular gibi tek kaşını kaldırdı. “Yoksa rahatsız olmadınız mı?” diye sorunca sevdiği adamın sesinde anlamadığı bir duygu sızıntısı vardı. Anlamaya çalıştı. Fakat usta komşusu o sızıntıyı saniyeler içinde kapatınca ne olduğunu anlamamıştı bile. Kendisini yanlış anlar diye panik dalgası sardı yüreğini. Hızla toparlayarak
“Hayır. Ben teşekkür ederim” dedi adamın evindeki görüntüsünü aklına yazmaya çalışarak. Onun holünde durmuş kendisini eski kocasının safsatalarından korumuştu.
“Ne için?” adam kaşlarını çatarak yüzüne baktı. Bu görüntü kadını korkutmak yerine sevdiği adama sarılma isteğini körüklemişti.
Keşke..
“Yanımda olduğunuz için. Ben sarhoşlardan korkuyorum.” dedi alt dudağını dişleyerek. Adamın siyahları ısırılan alt dudağa takılsa da hiçbir duygu belirtisi göstermedi. Onun yerine kapıya uzanarak açtı. Kimse yoktu. Çıkmadan önce kadına döndü
“Ben güvenliğe onu neden apartmana bıraktıklarını sorayım. Siz de kimseye kapı açmayın.” dedi.
“Tamam. İyi geceler. Her şey için tekrar teşekkür ederim.”
“İyi geceler.” diyerek çıkan adamın ardından kapıyı kapattı.
Kadın kapıyı kapattıktan sonra merdivenlerden aşağı inen adam apatmanın önünde gördüğü kişiye baktı. Onu orada görünce hiç şaşırmamıştı. Bekleyeceğini biliyordu.
“Siteye nasıl girdin Yıldız?” diye sordu sakin sesle. Onu beklerken kendisini çarpan soğuk hava ile biraz kendine gelen Sedat ona gözlerini kısarak baktı. İçtiği birkaç kadeh içkinin dumanından zihnini kurtarmaya çalıştı.
“Para çoğu kapıyı açar Ertuğrul Bey. Buna sitenin kapısı da dahil.” Diyerek kinaye ile gülümseyen Sedat site görevlisinin olduğu kulübeye kısa bakış attı. Ertuğrul kafasını iki yana sallayarak
“Zavallı açgözlüğü yüzünden işinden olacak.” dedi sert sesle.
“Leyla`ya Moskova`da yaşananları anlattınız mı?”
Karşılaştıkları ilk günden beri papağan gibi aynı soruyu soran adamın korkusunun küflü kokusunu alan Ertuğrul kafasını alayla iki yana salladı.
“Eski karın Moskova`da kumar borcun yüzünden babanın şirketinde yolsuzluk yaparak suçunu baş muhasebecinin üzerine attığını bilmiyor. Ve o zavallı adamın senin yüzünden kendini astığını da.” Dedi sakin sesle. O konuşurken ağzını kapatmak ister gibi üzerine gelen Sedat
“Susun! Zaten günlerce bana sorularınız ve şu bakışınızla eziyet etmiştiniz.”
“Senin yüzünden namuslu bir adam kendisine atılan iftiraya dayanamayarak intihar etti Sedat.”
Yıllardır kendisine gece gündüz rahatlık vermeyen zalim vicdanının dış sesi gibi konuşan adam gerçekleri yüzüne yumruk gidi çarpmıştı.
Üniversiteyi yeni bitirmiş genç iken babası onu Moskova`daki şirkete CEO yapmıştı. 22 yaşındaki tecrübesiz bir gencin omuzlarına yüklenecek en ağır yükle; sorumlulukla Rusya`nın başkenti Moskova`ya gittiğinde ömrüne ekleyeceği kara sayfalardan habersizdi. Şirkete gittiğinde kendisine en çok yardımı dokunan kişiyi, baş mühasebeci Remzi`yi hatırladı.
Amerika`da üniversite okurken edindiği kumar alışkanlığı onun işe pek kendini vermesini engellese de keskin zekası ile bir çok iş almış şirket cirosunu yüz binlerce dolar arttırmıştı. Fakat her gece oynadığı kumarın bataklığına gömülen genç Sedat kaybettiği parayı ödeyebilmek için son çare olarak kendi şirketinde yolsuzluk yapmış ve bu kanunsuz hareketin suçlusu olarak da Remzi`nin görünmesini sağlamıştı.
“O kadını bir daha rahatsız edersen babana yaptıklarını bizzat ben anlatacağım Yıldız. Bilirsin Erdinç Bey beni pek sever.”
“Bilmez miyim?” dedi memnuniyetsiz tavırla. Babasının bu adamı neden sevdiğini anlamıyordu. Bu asosyal adam kimseyle doğru dürüst sohbet bile etmiyordu. Tek işi insanların içini görmekti sanki. Düşüncelerini okuyup, en derin sırlarını sakladıkları karanlıktan ayyuka çıkarmak hobisi gibi bir şeydi.
********
Leyla elindeki istifa dilekçesine baktı. Geçirdiği gergin gecenin ardından böyle bir sürprizle karşılaşmak kadını sıkıntıya sokmuştu.
“Keşke bana önceden söyleseydin Gülden.” dedi dilekçeyi imzalarken.
“Çalıştığı şirketten eşime Almanya`ya göndereceklerini iki gün önce haber verdiler Leyla Hanım. Daha tam toparlanamadık bile.” sekreterinin sesinde kendisine karşı mahcubiyet, şirket sahiplerine ise duyduğu öfke seziliyordu.
“Olan oldu Gülden. Hayırlı olsun.” Gülümseyerek dilekçesini sekreterine uzattı. “Mühasebeye git de çıkışını versinler canım.”
“Tamam Leyla Hanım. Beni anladığınız için teşekkür ederim.”
“Hakkını helal et” dediğinde gözleri dolan Gülden titrek sesle
“Helal olsun. Bin kere helal olsun efendim.” Dedi.
“Teşekkür ederim Gülden.”
Ayağa kalkarak sekreterine doğru yürüdü ve ona sarılmak için kollarını açtı. Gülden bunu bekliyormuş gibi hemen patronuna sarıldı.
Genç kadın Gülden`i gönderdikten sonra İnsan Kaynaklarından gazetelere ve gerekli mecralara kendisi için özel asistan ilanı vermelerini istedi. Boş kalan sekreter pozisyonuna ise danışmadaki kızlardan birini Lale`yi getirdi. Lale hemen işe başlarken ilk randevusunu da kaydetmişti. O bilgisayarda kitabını yazmaya devam ederken kapıyı tıklatarak içeri giren Lale
“Müsait misiniz Leyla Hanım?” diye sordu. Bakışlarını dosyadan çeken kadın
“Evet Lale. Bir şey mi oldu?” diye sordu. Lale elindeki tablete bakarak
“Sizi görmek isteyen biri var. Aysun Yıldız.” dedi. Aysun Yıldız ismini duyan kadın gerilse de soğukkanlı olmayı başardı.
“Burada mı?”
“Evet efendim.”
“İçeriye davet et Lale.”
“Peki Leyla Hanım. Hemen içeriye alıyorum.”
Lale gittikten sonra dün geceyi hatırlayan kadın eski kocasının karısının neden kendisini görmeye geldiğini düşündü. Kocasının ona geldiğini mi öğrenmişti? Olabilirdi.
Kadın düşüncelere dalmış düşünürken kapı tıklatıldı.
“Gel.”
Onun sesli davetini duyan misafiri kapıyı açarak içeri girdi.
“Hoş geldiniz Aysun Hanım.” diyerek kendisine oturmak için koltuk gösterdi.
“Hoş bulduk Leyla Hanım.”
Aysun gösterdiği yere oturunca konuşmaya başladı. Sanki üç gün önce herkesin önünde kocası ile tartışan kendisi değilmiş gibi.
“Buyurun Aysun Hanım. Sizi dinliyorum. Çekilen fotoğraflarda bir sorun mu var?” içinden bir his kadının gelişinin başka sebep olduğunu söylese de o sesi dinlemek istemiyordu. O konuşurken kendisine dikkatle bakan Aysun
“Biz bir birimizi çok sevdik Leyla Hanım.” dedi. Aysun karşısındaki güçlü kadının çok güzel olduğunu düşünüyordu. Leyla duyduğu cümleden çok kadının sesinin üzgün olmasına takılmıştı.
“Bana evliyken kocamın beni nasıl aldattığını mı anlatcaksınız?” sesi keskin buzul gibi karşsındaki kadının tenini delerken duyduklarını sindirmeye çalıştığını gördü.
“Hayır Leyla Hanım. Sedat siz evliyken bir kere bile beni aramadı. Buluşmadık. Sizi aldatmadı. Biz çok önceden sevdik bir birimizi. Ailesi istemedi. Sedat çok direndi ama olmadı. Babası boşanmış bir kadınla evlenirse onu evlatlıktan reddeceğini deyince ben ayrılalım diye ısrar ettim.”
“Bunları bana niye anlatıyorsunuz? Hala bir anlam verebilmiş değilim.” Aysun`un devam etmesini engelleyen kadın soğuk maskesini yine takmıştı.
“Beni yanlış anlamanızı istemiyorum çünkü. Sizi fotoğraf çekimleri için seçerken tanımıyordum. Çünkü Sedat sizin hakkınızda konuşmaz, konuşturmazdı. Ben de haliyle sizi tanımıyordum. Sizin ajansı arkadaşım sayesinde tanıdım ve güvendim. Biliyorsunuz son zamanlar olanlar yüzünden fotoğraf ajanslarına güvenmek pek güç oldu.” onun neden bahsettiğini anlamıştı elbette. İki sene önce medyaya düşen bazı fotoğraf ajanslarının adı kirli işlere; uyuşturucu satıcılığı ve fuhuşa bulaşınca haliyle tüm ajanslar şüphe altına alınıp ihtiyatlı yaklaşılmaya başlanmıştı. O senelerde iş almak nasıl da zor olmuştu. Hatırlamamaya çalıştı. “Sedat`tan ayrılan bendim. Onsuz geçen o iki seneyi ömrümden silmek istiyorum. Onun her gece size dokunduğunu düşünüp kendime eziyet ettiğim geceler yok olsun. Sizi sevebilme ihtimali her aklıma düştüğünde kalbim parçalanıyordu. Ölmek istiyordum. Birkaç kere buna yeltendim de ama her seferinde başarısız oldum.” Leyla onun nasıl acı çektiğini anlamıştı. Elini kaldırarak kadını susturdu. Daha fazla dinlemek istemiyordu. Bir suçu yokken kendini iki seven kişiyi ayırmış gibi hissediyordu.
“Lütfen Aysun Hanım. Bana bunları anlatmayın. Sedat beni fiziken aldatmamış olabilir ama kalbi sizin için attıkça iki yılın her saniyesini bana ihanet ederek geçirmiş. Bunu öğrenmek yıllar sonra da olsa beni hayal kırıklığına uğrattı.”
“Ben sadece o günkü tartışmaya bilerek sebep olmadığımı anlatmak istedim Leyla Hanım.”
Leyla konuşmanın bittiğini göstermek ister gibi koltuğundan kalkarak kapıya doğru yürüdü. Onun ardından kalkan Aysun kapıya doğru yürüdü.
“Size inanıyorum Aysun Hanım. Ama artık eşinizle ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum. Size iyi günler.”
“İyi günler.”
Aysun gittikten sonra ilham perileri kaçan kadın açtığı dosyayı kapattı. Aniden ağrı giren şakaklarını ovarak sakinleşmeye çalıştı.
Öğleden sonra iş başvurularını inceleyen kadın bazı adaylarla da görüştü. Görüştüğü kişilerin her birinde bir kusur bularak içine sinmediğini söyledi. Akşam üzeri kimseyle görüşmek istemediğini söyleyerek çalan telefonunu cevapladı. Arayan Sadık`tı. Bir süre olanlardan konuştuktan sonra asistan bulamadığından yakınan Leyla`ya tam istediği gibi birini tanıdığını söyleyen arkadaşı mutlu olmasına vesile olmuştu. Onunla hemen yarın görüşmek istediğini bildirerek teşekkür etmiş, telefonu kapatmıştı.
*******
“Yenildiniz Leyla Hanım “
“Rakibim çok güçlü. Kutlarım.“
“Teşekkür ederim.”
“Kazandığınıza göre sizin bir isteğinizi yerine getirmeliyim. “ oyun kuralına göre maçı kaybeden kişi kazananın bir isteğini yerine getirmeliydi. Leyla sevdiği adamın kendisinden ne isteyeceğini deli gibi merak ediyordu. Anlaşılmaz ifade ile kendisini izleyen adam
“Bu hakkımı sonraya saklıyorum. “
Aldığı cevapla küçük kız gibi dudaklarını büzmemek için kendini zor durdurdu. Serinkanlı olmayı başararak
“Siz nasıl isterseniz.” dedi. Maçı adamın gri ve beyaz ağırlıklı salonunda yapmışlardı. Leyla ilk kez geldiği eve pek bakamasa da kendini bu eve ait hissetmişti. Bu his ona öyle doğal gelmişti ki, kadın ürpermeden edememişti. Evin havası da tıpkı sahibi gibi ağırbaşlıydı. Ayrıca yalnız bir erkeğe göre fazla temiz evi vardı. Çalışma ve yatak odası hariç tüm evi anlaştığı temizlik şirketine yaptırıyordu.
Adam elindeki kahve fincanını tabağına bıraktı. Karşısındaki kadına dikkatle bakarak
“Merak ediyorum.” dedi.
“Neyi?” diye sordu kadın. Onun isteğini sonraya sakladığını duyunca keyfi kaçsa da adamın neyi merak ettiğini merak etmişti.
“Siz kazansaydınız benden ne isteyeceğinizi.”
Leyla kahve fincanını onun gibi tabağına bırakarak yüzüne baktı. Zalim adam can yakacak kadar yakışıklıydı. Ama kadını ona doğru savuran şey bir tek yakışıklı yüzü ve atletik vücudu değildi. Leyla o ifadesiz, sert çehrenin ardında saklanan gerçek Ertuğrul Kasımoğlu’nu merak ediyordu. Duyguları var mıydı? Varsa neye üzülürdü? Mutlu olunca ne yapardı? En önemlisi de kalbi var mıydı? Hiç sevmiş miydi? Severse nasıl severdi?
Zihnini yıllardır meşgul eden soruları bir kenara iterek kazanırsa ondan ne isteyeceğini söylemeyeceğini belli eden tavırla
“Kazansaydım sizden basit bir şey isteyecektim.” dedi. Adam ilk kez duygu belirtisi göstererek dirseklerini dizlerine dayadı ve kadına küçük merak kıvılcımı ile parlayan gözlerle baktı.
“Söyleyin lütfen.” diye ısrar etti. Onun iki cümlesiyle yelkenleri hemen suya indiren kadın ışıldayan gözlerle kendisine dikkatle bakan siyahlara takıldı.
“Sizden bana sarılmanızı isteyecektim. “ söyledi ve kurtuldu. Şimdi söylediklerinden sonra nefesini tutarak adamın ona ne tepki vereceğini beklemeye koyuldu. Saniyeler sonra ayağa kalkan adam elini ona uzattı. Bir şey demeden elini adamın müzisyen ellerine benzeyen kusursuz eline bıraktı. Tenleri dokununca içi titreyen kadın sakin kalmaya çalıştı. Adam onu elinden tutarak önüne getirdiğinde Leyla şaşkın ifadeyle ona
“Ne yapıyorsunuz?” diye sordu.
“İsteğinizi yerine getirmeniz için size fırsat veriyorum.”
“Size sarılmamı mı istiyorsunuz?”
“Evet. “
“Neden?”
Adam soruyu duyunca kaşlarını çattı. Sorudan hiç hoşlanmadığı aşikardı.
“Fazla soru soruyorsunuz.”
Adamın sesindeki davetkâr ton kadının zihnini susturmuştu. Bir saniyelik gözlerini kapatıp açtıktan sonra adamla aralarındaki mesafeyi kapattı. Kollarını yıllardır kokusunu deli gibi arzuladığı adamın boynuna doladı. Göğsünde hasretten yanan yüreği kokusunu soluyunca tamamen sakinleşmişti. İçinden attığı çığlık adama daha sıkı sarılmasına neden olurken güçlü kollar tarafından sarmalanması gözlerini doldurmuştu.
Ertuğrul kadının sıcak, yumuşak bedenini kolları arasına aldığında yıllardır ondan uzak durma kararının ne kadar da doğru olduğunu anladı. Alev topu gibi düştüğü yeri de kendisini de yakacak bir kadındı. O sarılınca kadın boynuna daha sıkı sarıldı. Bedenleri bir bütün halinde bir süre öyle kaldılar.
Leyla boğazına ilişen düğümü yutkunmak istedi ama başaramadı. Adam hareketlenerek onu hafif kendinden uzaklaştırdı. Yüzünü avuçlayarak gözlerinin içine baktı.
“Ağlama” dedi adam sakin sesle.
Ağlamıştı. Hem de hıçkırarak.
Gözlerini kırpıştırarak kelimeleri toparlamaya çalıştı. O kelimelerini ararken adam bakışlarını ısırmaktan kıpkırmızı yaptığı dudaklarına indirdi. Dudaklarında takılı kalan siyah gözler kadının uzun zamandır unuttuğu kadınsı hislerini okşayarak uyandırmıştı. Leyla istemsizce gözlerini adamın dudaklarına dokudurdu. Onu öpmesini istiyordu. Yutkundu.
Dikkatini başka yöne ver. Unut adamın dudaklarını.
“Bana ne oldu bilmiyorum. Çok özür dilerim.” Kadın konuşuyordu fakat adamın aklı başka yerdeymiş gibiydi. Onu dinlemediğini kafasını geri atarak gözlerini kapatmasından anlamıştı. Bir süre öyle kalan adam gözlerini açıp kadına baktı. Dinlenmediği için üzülen kadın belli etmemeye çalıştı.
“Sizinle maç yapmak zevkti. Teşek-”
“Lanet olsun!”
Adam kadının lafını ağzına tıkayarak ensesini kavradığı gibi dudaklarına kapandı.