Altıncı bölüm.

1386 Words
“Gerçek olan düşler. Acıtan gerçekler.” Bölüm yetişkin ögeler içermektedir... Keyifli Okumalar!!! Gözlerini kırpıştırarak kelimeleri toparlamaya çalıştı. O kelimelerini ararken adam bakışlarını ısırmaktan kıpkırmızı yaptığı dudaklarına indirdi. Dudaklarında takılı kalan siyah gözler kadının uzun zamandır unuttuğu kadınsı hislerini okşayarak uyandırmıştı. Leyla istemsizce gözlerini adamın dudaklarına dokudurdu. Onu öpmesini istiyordu. Yutkundu. Dikkatini başka yöne ver. Unut adamın dudaklarını. “Bana ne oldu bilmiyorum. Çok özür dilerim.” Kadın konuşuyordu fakat adamın aklı başka yerdeymiş gibiydi. Onu dinlemediğini kafasını geri atarak gözlerini kapatmasından anlamıştı. Bir süre öyle kalan adam gözlerini açıp kadına baktı. Dinlenmediği için üzülen kadın belli etmemeye çalıştı. “Sizinle maç yapmak zevkti. Teşek-” “Lanet olsun!” Adam kadının lafını ağzına tıkayarak ensesini kavradığı gibi dudaklarına kapandı. Öpüyordu. Sevdiği adam onu öpüyordu. Yıllardır kurduğu hayali gerçek oluyordu. Dudaklarını okşayan yumuşak, erkeksi dudaklar kalbini heyecandan yerinden fırlayacak kadar hızlı attırmıştı. Şaşkınlıktan gözleri kocaman açılan kadın gerçeği idrak ettiğinde dudaklarınndan kalbine ılık duygular akmıştı. Adamın tutku dolu öpüşüne karşılık vermesi biraz gecikse de dudaklarını aralamış adamı tüm kalbi ile kabul etmişti. Dakikalarca süren tutkulu öpüşmenin ardından dudaklarını ilk ayıran adam olmuştu. Bedenleri bir birine sarılı iken dudaklarını ayırıp kadının nefes almasına olanak tanımıştı. Öpülmekten kızarmış, nefes almak için aralanmış dudaklar kanını ateşe veriyordu. Bakışlarını zorlukla iştah kabartıcı dudaklardan çeken adam kadının kendisine açık kitap gibi baktığını gördü. Satır satır okuduğu duygular bu sefer onu durduracak kadar güçlü değildi. İçinde yıllardır kendisini geri çeken mantığı da bugün onunla değildi. Ve işin en garip yanı adam bu durumdan rahatsız değildi. İçinde çağlayan deli isteğe, rahat oluşuna kaşlarını çatan adamı en hassas, kırılgan duygularıyla izleyen Leyla az önce sevinçten deliren kalbinin acıyla kıvrıldığını hissetti. Kenidini toparlayarak saçlarına çeki düzen verdi. Hala o vahşi tadı hissettiği alt dudağını ağzında yuvarlayarak “Geç oldu. Ben gideyim. İyi akşamlar.” dedi ve kaçar adımlarla salondan çıktı. Ağlamamak için kendini sıkarak uzun holü geçti. Kapıya ulaştığında açmak için uzandığında beline sarılan kollarla olduğu yerde kaldı. Adamın nefesini boynundaki en hassas yerinde hissettiğinde elinde olmadan inledi. Adam onu koklamakla kalmayarak kokladığı yeri öpüyordu. Öpücüklerinin arasında “Gitme.” dedi kesik kesik nefeslerle. Az önce acı ile kıvrılan kalbi az sonra olacakları tahmin ediyormuş gibi hızlanarak çıprınmaya başladı. “Ne istiyorsunuz?” diye sordu mantıklı yanına uyarak. Kendini hemen teslim etmek istemiyordu. Direnecekti. Fakat adamın kadının mantığından daha güçlü silahı vardı. Tutkusu. Sorusunun ardından adam avucunu kadının belinden kaydırarak karnına getirdi ve hafif baskı uygulayarak bedenlerini birleştirdi. Leyla kalçalarında hissettiği sertlikle yutkundu. Dört yıldır kaç kere onunla kendini hayal etmişti. Nasıl hissettirdiğini anladığını bildiğini düşünmüştü fakat gerçeği farklıydı. Daha ateşli daha can yakıcıydı. “Bırakın.. Bırakın gideyim lütfen.. Bırak.” İçindeki aşık ve gururlu kadın sevdiğine hemen teslim olmayacaktı. Öyle bir niyeti de yoktu. Ama zalim adam ondan daha güçlüydü. Her anlamda. Onun kendisini bırakmasını söylemesine rağmen bedenini döndürerek sağ yanağını kavradı ve elmacık kemiğini baş parmağı ile okşamaya başladı. Onun dokunuşları ile dolan gözlerinin içine bakarak “Senin sıradan, kolay elde edilecek kadın olmadığını biliyorum Leyla.” dedi. Sesindeki iç gıdıklayan ton ve sözleri kadının ruhunu okşamıştı. Yine de direnmeye çalıştı. “Bırakın da gideyim. Lütfen.” kendi sesi kulaklarına acınası gelse de geri durmadı. Onun isteğini yerine getirmeyeceğini gösteren kararlı siyahları kadının kahvelerine saplandı. Elmacık kemiğindeki parmağı alt dudağına dokunmaya başladı. “Bu sefer olmaz. Bırakamam.” Söyledikleri bittikten sonra eğildi ve kadının son mantık parçalarını da süpürerek zihninin karanlık köşesine fırlattı. Tüm gece bulamayacağı yere. İkinci kez öpülüyordu. İç geçirerek daha fazla direnmeden aşık olduğu adama karşılık verdi. Öpüşlerinin arasında adam bacaklarını yerden keserek beline dolamasını sağladı. Kadın düşmemek için kollarını adamın boynuna doladı. Elbise giydiği için etekleri beline toplanarak güzel bacaklarını açığa çıkarmıştı. Adamın sıcak avucunu sağ kalçasında hissedince inledi. İnlemesine karşılık kalçası sertçe sıkılmıştı. Adam onu da kendiyle beraber götürerek ağır adımlarla holde yürüdü. Yürürken öpüşmeyi kesmiş bir birilerinin gözlerinde takılı kalmışlardı. Onun ne hissettiği belli değildi fakat kendisinin zavallı kalbi mutluluktan neredeyse duracaktı. Bir iki dakika sonra karşılarına çıkan ilk odanın kapısını açarak içeri girdiler. Adam elektrik anahtarına dokunarak odayı loş ışıklara boğdu. Kadın bakışlarını adamın girdap gibi karanlık gözlerinden çekerek etrafa baktı. Oda büyüktü. Siyah renk duvar kağıdı ve gri renk mobilyaları vardı. Onun odasına geldiklerini umut ederek adamın kendisini yere indirmesini izledi. Ayakları yere basar basmaz düşmemek için adama tutundu. Ertuğrul uzun boyuna rağmen eğilerek kadının elbisesinin açık yakasından iştah kabartan gerdanına öpücükler kondurdu. Elleri boş durmayarak kadını soymaya başladı. Mor renkli elbisesi üzerinden sıyrıldığında sevdiği adamın karşısında aynı renk dantel detaylı iç çamaşırları ile kalmıştı. Adam bir adım geri giderek karşısındaki güzelliği izlemeye başladı. İnce bel, orantılı büyüklükte çok yumuşak görünen göğüsler ve avuçlama isteğini körükleyen yuvarlak kalçalar. Kadın şehvetin yasak, ateşli bir parçasıydı. Adamın tutkudan yanan bakışları kadının yanaklarını kızartırken dikkatini dağıtmak için onun gömleğine uzandı. Ne istediğini anlayan adam kendisini soymak için kadına fırsat verdi. Dakikalar sonra çırılçıplak kalan adamla kadın bir birine bakmayı keserek harekete geçtiler. Susuz kalmış gibi dudaklarını içen adama karşılık verirken yatağın soğuk ama yumuşak yüzeğini sırtında hissetti. Adam dudaklarından koparak göğüslerine indiğinde başını koyduğu yastığı kokladı. Dupont kokuyordu. Onu kendi odasına getirmişti. Aniden gelen sevinç gözyaşlarını sağ göğüs ucundaki emiş ve ısırık def etmişti. Çığlık atarak adamın daha önce deli gibi merak ettiği saçlarına asıldı. Saçları tıpkı hayal ettiği gibi yumuşak ve ipek gibiydi. “Ertuğrul” diye inledi adamın dudakları göğüslerine tatlı eziyet ederken. İsmi kadının güzel dudaklarından döküldüğü an adamın duygusuz kalbi sızlamıştı. O an her zaman yaptığı gibi kalbini karanlığa kilitledi. Kadının tatlı göğüslerini emerken elleri de tatlı teninde dolaşıyor içindeki ateşi harlıyordu. Kadın parmaklarını okşayan tutamları bırakarak sert kaslarla kaplı bedeni keşfe çıktı. Parmak uçları kollarını, sırtını, ensesini dolaşırken kanı tersten akıyormuş gibi hissetti. Adamın tecrübeli parmaklarını kadınlığında hissedince kendinden geçen kadın çığlık attı. Dudaklarını göğsünden çeken adam üzerindeki yerini alınca kadını bedenini farklı heyecan sardı. Birazdan birleşmenin en ilkel halini, uzun zamandır unuttuğu hisleri yaşayacaktı. Ertuğrul kendisine yanan kahvelerle bakan kadının bacaklarını araladı. Çoktan sertleşip canını yakan erkekliği kadının karanlık sıcaklığına ulaşmak için can atıyordu. Leyla`nın bakışları birleşecekleri noktaya inince bedenini fethetmeye hazırlanan organı görme şansını buldu. Kalındı. Lanet olsun. İnleyerek geri yattı. Bacaklarını kendine çekerek adama daha rahat giriş alanı yarattı. Sırılsıklam kadınlığının girişini zorlayan kalınlığı hissedince kendini kastı. Onu tamamen içine aldığında tıslar gibi ses çıkardı. Adam üzerine eğilerek yüzünü inceledi. Leyla kapattığı gözlerini açarak yüzünde aynı duygudan eser olmayan adama baktı. En derinlerine kadar dopdolu hisseden kadın sevdiği adama “Uzun zaman oldu.” dedi. Demese de adam kadının içinde sıkı sıkı kavranmasından anlamıştı. Kadın ona alışınca hareket etmeye başladı. O gece o odada kadının kalbi adamın kalbine kavuşmak için koşsa da karşısına örülen kalın duvara toslamış, kanamış, feryat etmişti. Onca acıya rağmen isyan etmemiş kalp sahibinin bedenine verdiği tutkuyla yetinmek zorunda kalmıştı. Dakikalar sonra hayat özleri bir birine karışan iki beden ayrıldığında adam üzerine pantolonunu geçirdi. Oturur pozisyona geçen Leyla onu izlerken ne yaptığını merak etmişti. “Ne yapıyorsun?” diye sordu. Adam giyinmeyi bitirdikten sonra yatağa yaklaştı. Kadının yüzüne dağılan saçlarını geri iterek dudaklarını öptü. “Burası benim odam. Sen bu gece burada uyuyacaksın.” Aldığı öpücükle mayışan kadın duyduklarından sonra kaskatı kesildi. Yanlış anlamasını dua ederek “Sen?” diye sordu. Alt dudağını okşayan adam kadının korktuğunu başına getirdi. “Ben diğer odada uyuyacağım” “Sebep?” sakin kalmaya zorladı kendini. Adam ondan uzaklaşarak yerden gömleğini aldı. Kusursuz gövdesini kaliteli kumaşla kapattı. “Eğer az önce yaşadıklarımız devam edecekse anlaşmaya varmamız gerek.” Sinirleri tepesine çıkan kadın yataktan kalktı. Çıplaklığına aldırmadan adamın önünde dikildi. “Nasıl bir anlaşma var aklında? Çok merak ettim.” Bedenine kısa bakış atan adam gözlerine çıktı. “Seviştikten sonra birlikte uyumayacağız.” Duyduğu her kelime kadını delip geçerken dışından sakin kalmayı başarmıştı. Tek kelime etmeden kafasını sallamış, eğilerek yerde sürünen elbisesini üzerine geçirmişti. İç çamaşırlarını giymeden eline alarak adama dönmüştü. “Bence biz aynı yatakta değil, aynı evde bile kalmayalım.” dedikten sonra adama yaklaşarak dudaklarını öptü. “Uzun zaman sonra yaşadığım bu doyurucu seks için teşekkür ederim Ertuğrul Bey.” Kan revan içinde kalbine inat gülümseyen kadın odadan çıktı. Alev alarak kucaklarda taşınan bedeni şimdi aynı holü yalnız ve yıkık dökük geçti. Kapıya ulaştığında bir süre kapı kulpuna uzanamadı. Belki de adamın geri gelerek onu sarmasını ve yeniden gitme demesini bekliyordu. Saniyeler devrilip dakikaları aşsa da adam gelmedi. Avucundaki çamaşırlarını sıkan kadın kapıyı açarak daireden çıktı. Kendi dairesine ulaşıp odasına koştu. Üzerindekileri çıkartarak duş almadan yatağa girdi. Yastığına sarılıp ağlarken üzerinde adamın gerçek, yastığında ise kendi sıktığı parfüm kokusu vardı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD