Hartoma...

1068 Words
- Kiizzz kaybananun Anşe'si. Hartomanun kapisi niya açuk de bakayum? Gena kancuk itleri mi doldurdun ha oriya? Bak ağabeyun gelursa siçar ağzunun orta yerina. - Nene ne biçim konuşuk bunlar da? Himmet emicamun ufak oğli gezeydi ha o yanda. Sor bakayum o mi açmiş kapiyi. Allah billah aşkina oriya gitmadum ben. - Sus kaybana paçi seni. Habu evun her mazaretluği senun başun altindan çikar da bilmeyi sanki alem. - He nene he. Çay makaslarini da hurdaya ben sattum sanki. Gideyrum yakinda buradan, rahata erersun o vakit. - Söz kesmeden bi yere yollamam seni. Cemile'ye yeminum vardur da, vermişim daha beşikteyken Osman'a seni. - Bana mi sordun nene? Madem soz verdun get sen evlan. Dedem bişey diyamaz merak etma. Öldi cetti senelar evvel, dayanamadi ha bu senun dillerune. - Kizzz ha oriya bi gelursam kirarim o lobye çalisi bacaklaruni. Terbiyesuz! Anan edeyi hep seni boyle. - Anami karuşturma nene. Sanki lafina kulak verduğun mi var? - Ben saa edeceğumi bilurum, dur sen Anşe hanum. Anamun adini koydum diya sanma ki yolamam seni. Hopa gibi böyle yüksek rakımlı, nem oranı yüksek yerlerde uzaktan uzağa çekişmek için sesinizi yükseltirseniz, aha benim gibi nefes nefese kalırsınız. Hele ki laf anlattığınız kişi nenemse uyyy! Yaşlı genç fark etmez ecelinizi çağırmışsınız demektir. Neyse ki 22 yıllık çilem haftaya bitiyor da gidiyorum buralardan. Tabii siz gelir gelmez bir aile meselesinin içinde buldunuz kendinizi, daha kim kimdir, bu hikayenin asıl kişisi kimdir tam olarak anlayamadınız haliyle. Az önce kulak misafiri olduğunuz kavga ve bundan sonraki bütün kavgalar bendenize, Ayşe Harmanlı'ya ait efendim. Kimse birbirinin iç meselesine kulak kabartmasın diye evlerinin arasında neredeyse bir kilometre olan köyden, Esenkıyı'dan anlatıyorum kendimi. Ama şimdilik. Neden şimdilik diye soracak olursanız geçen hafta atandığımı öğrendim. Köyümüzden bu sene çıkan kaçıncı memur olduğumu bilmiyorum inanın. O vesileyle atanmış olmam köyde pek de magazin haberi etkisi yaratmadı. Aksine atanamasaydım bir sene konuşurlardı bu durumu. Ne iş yaparsın, nereye atandın diye soruyorsunuz biliyorum. Harita mühendisi oldum geçen sene ben. Bir sene dinlenip KPSS'ye çalıştım ve aldığım puanla da Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'na atandım. Görev yerim ise Şanlıurfa Halfeti. Kültür şoku mu her neyse onu dibine kadar yaşayacağıma emin olduğum bir belde ama; eminim nenemin bana her gün yaşattığı şokların yanında bunun esamesi bile okunmaz. Burada kalıp her gün o Osman denen deli ile sözlenecek olma ihtimalini düşününce bile, ülkenin her yeri buradan daha stabil geliyor insana. Bir babam var Allah'ın insanı. Anasının sözünden öldürsen çıkmaz. Anam deseniz kocasının basiretsizliği yüzünden ne kaynanasına sesini çıkarabilir ne de canının istediğini istediği zaman diyebilir. Bir abim var benden başka, geçen sene everdik onu da. Karısının koynundan çıkıp işe güce bakacak diye bekleyip dururuz. Ziraat mühendisi oldu da atana atana dedesinden kalma çaylığa atandı Hasan Ali beyimiz. Zaten karısı anamgili bırakıp gidemem dediği için tercih yapmıyor biliyorum onu. Nenem de biliyor o domuzun huyunu da oğlan çocuğu diye sesini çıkaramıyor işte. Ulan önümüzde sallanan et parçası yok diye söz hakkımızı elimizden almışlar bizim bu memlekette. Ula beşikteyken söz vermek de ne demek? Bağa mi sordi? Ay, kusura bakmayın sinirlenince şive kayıyor buralarda. Tıpkı radyo frekansı gibi düşünün. Sınıra yaklaşınca gürcistan radyoları girer devreye. Ha işte benim de bir sınırım var tabii, o sınıra yabancı cisim yaklaşınca kayıveriyor şive mive. Söylene söylene eve girip odama çıkmaktı niyetim. Eşyalarımı bir kez daha kontrol edip eksik listesi yapacaktım. Abim öğleden sonra Artvin merkeze gideceğim, bir şey lazımsa yazın deyince ben de gelirim demiştim. Karısıyla keyfini bozarım diye başta ıh mıh etse de kabul etti nihayetinde. Evimiz üç katlıydı. Rahmetli dedem çaylıklardan gelen parayla yapmış vaktiyle. İlk zamanlar baba evinden ayrı ev açmasına izin vermemişler tabii o da gurbete gideceğim diye tehdit etmiş babasını. O vakitler gurbete gidip de memlekete geri dönen pek azmış. Korkmuşlar haliyle bizim oğlan da bırakır topraklarını diye he demişler de bu evin yerini vermişler ona. O da senelerce çalışmış çabalamış aha bu yapıyı yapmış işte. En alt katta salon, mutfak, nenemin odası bir de misafirler için ayak yolu var. Orta katta da yatak odaları. Dört yatak odası bir sofaya açılır. Biri benim, biri anne ve babamın, biri misafire, diğeri de evlenene kadar abime aitti. Ama paşamız evlendikten sonra üst katı ona tahsis ettiler. Gerçi adama ayrı kat açsalar ne olur ki? Karı koca arsız olunca yukarda ne ediylerse hepsi buradan duyuluyor. "Uyyy ela etma Hasan Ali, morartacasun da, çikamam baban yanına böyle.", "bişey olmaz Emel'um sararsun yaşmaği boynuna kimsele görmez.", "Hasan Aliiiğğğ". Vallahi ne genç kız masumiyeti kaldı bunların yüzünden ne de kadın erkek ilişkilerine karşı merak denen şeyden. Evin her yerinde kırmızı noktalı bir anıları mutlaka var. Hadi anamdan babamdan, nenemden çekiniyorlar da onlar varken uslu durmaya çalışıyorlar. Ama yanlarında ben olunca şahsıma saksı muamelesi yapıyor azgın tekeler. - Ayşe biz iniyoz abim. Hayde sallanma daha fazla. - Ben hazırım abi. İki saattir cilveleşmenizin bitmesini bekliyorum. - Sus kız utanmaz. Sana mı soracağım nikahlı karımla ne yapacağımı? - Yok abim ne haddime size karışmak? Aramızda 4 yaş olmasına rağmen gözünde hala çocuk olduğum abim benim. Emel'i daha erken alayım diye yukarki tarlayı sattırıp acemi birliğini Ziraat Bankası Hopa Şubesinde yapan abim, karısı anasını bırakamaz diye memur olmayı reddeden abim. Nenesinin bir tanesi, babasının karıköylüsü, anasının umutlarını bağladığı çürük dal abim. Ama yine de benim biriciğim. Canım yanınca yüzü benden daha çok asılan, ardımdan konuşan olursa kaplan kesilen, sesim bozuk geliyor diye gecenin üçünde Trabzona gelip KYK'yı ayağa kaldıran, haftalarca uğraştığım ödeve çöp deyip beni ağlatan araştırma görevlisini kampüsteki çöp konteynırına atan abi gibi abi. Biraz uçkuruna düşkün olmasa tadından yenmeyecek ama ah şu et parçasına hükmeden hormonlar işte. Şimdi diyebilirsiniz ki eline hiç erkek eli değmediği için sen bu hormonları nereden bileceksin? Doğrudur, değmemiştir. Ancak ben de hepiniz gibi ergen oldum, gizli saklı erotizm dozu yüksek filmler izledim, az biraz benim de bir yerlerime bir şeyler oldu ama anam bunlarınki resmen hormon zehirlenmesi. Ulan bir yıl oldu evleneli, bir yıl. Yatak odaları benim odamın hemen üzerine denk geliyor. Daha fazla açturmayun ağzumi da! Artvin merkeze gelene kadar da durmadı elleri ayakları. Camdan dışarı verdim başımı, taktım kulaklığımı da. Niyetim hem görmemek hem de duymamak ikisinin arasındaki münasebeti. Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum ama işte tam o an bir oyun uydurdum kendime. Daha sonraları bu oyunu canım her sıkıldığında yapmaya başlayacaktım. Radyoda rasgele bir kanal açacak ve çalan şarkıdan sonraki ilk şarkıyı kendime armağan edecektim. Şimdi size ergen kızların kendi aralarında yaptıkları klişe bir davranış gibi gelebilir ama öyle değil. Zamanla ustalaşırdım ben bu oyunda. Kimi zaman şarkıyı ruhuma uydururken, kimi zaman da ben şarkının ruhuna uyardım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD