Üyeler Kim?

926 Words
Eve geldiğimde saat oldukça geç olmuştu ancak hem aklımdakilerden hem de aklıma takılan Güz Kağan yüzünden uyuyacağım yoktu. Herkesin tanıdığı ama benim tanımadığım bu adam, bu üyeler kimdi, kimlerdi? Bilgisayarımı açıp yazacağım metin için araştırmalara başlamaya kadar verdim. Güz Kağan hakkında ne kadar çok şey toplarsam metni yazmak için o kadar fazla malzemem olurdu. Arama motoruna Güz Kağan yazınca yaklaşık 30.000.000 sonuç bulundu ibaresiyle şaşkınlığa uğradım ancak asıl şaşkınlığımı biyografisini okurken yaşadım. Koreli bir anne ile Türk bir babanın çocuğu olarak Amerika’da dünyaya gelmiş ve orada büyümüş. Çocukluk arkadaşlarıyla 15 yıl önce Love and Memories grubunu kurmuşlar. 10 yıl önce de ilk büyük çıkışlarını yapmışlar. Grammy dahil Amerikan Müzik Ödülleri ve Billboard gibi birçok ödül almışlardı. Tüm dünya üzerinde en fazla hayran kitlesine sahip olan müzik grubuydular ve bireysel olarak tüm grup üyelerinin marka değeri milyarlarla ölçülemez haldeydi. Nefes aldıkları her saniye para kazanan bir grup insandılar. Şimdi de kendi hikayelerinin kitap olmasını istiyorlardı daha doğrusu Güz Kağan istiyordu. Diğerleri hala kararlarını vermemişti. Görsellere girince Güz Kağan’ın birbirinden farklı binlerce fotoğrafıyla karşılaştım. 1.80 boyunda, ela gözlü, buğday tenli, düzgün bir çene hattına sahip, tek göz kapaklıydı. Simsiyah saçları bazı fotoğraflarda omuz hizasında bazen kısaydı. Gerçekten oldukça yakışıklı bir adamdı. People Dergisi’nden bu yılın yaşayan en seksi erkeği unvanını almıştı. Dergiye verdiği üstü çıplak pozla ilgili milyonlarca yorum yapılmış ve en çok yorum yapılan fotoğraf unvanını da kazanmıştı ve ben bu adamı hayatımda ilk kez görüyordum. Daha saatler önce hafızama çöpler eklenecek derken büyük bir haksızlık ettiğimi fark ediyordum şimdi. Bu adam gerçekten araştırmaya değerdi. Birkaç videosuna bakmaya karar verdim. Adını yazınca binlerce video ve edit çıktı karşıma. Bireysel dans ettiği bir videoyu açtım. Müzik eşliğinde bedenini oldukça esnek kullanıyordu. Bir tabloya bakar gibiydi ona bakmak. Dans etmekten zevk aldığı her halinden okunuyordu. Bir başka videoya geçtim. Şarkı söylüyordu. Sesi tok ve güzeldi. Bir başka videoya geçtiğimde rap yapıyordu. Gayet başarılıydı. Bu adam kendini seyrettirmeyi gerçekten başarıyordu. Bir başka videoya geçtiğimde yanında üç tane daha adam vardı. Bunlar diğer grup üyeleri olmalıydı. Müzik grubu toplamda 4 üyeden oluşuyordu. Onları da araştırmak için inanılmaz bir arzu duymaya başladım. On yılda sahip oldukları başarı parmak ısırtan cinstendi. Üstelik grubun lideri Türk'tü. Acaba Türkçe biliyor muydu? Bu sorunun cevabını salı günü alacaktım. Güz Kağan'ın unvanlarına baktığımda adamı içimden takdir ettim. Grubun ana rapçisi, vokalisti, prodüktörü, söz yazarı, bestekârı olarak geçmekteydi. Ayrıca profesyonel dansçıydı. Yapmadığı iş kalmamış. Her şeye eli değmişti resmen. Hızla diğer grup üyelerinin biyografilerini okumaya giriştim. Nathon Jackson, yani sahne adıyla NJ (Encey) 30 yaşındaydı. Güz Kağan ile aynı mahallede ve hatta aynı evde birlikte büyümüşlerdi. Mazileri en eskiye dayanan grup üyeleri onlardı. Nathon ile 5 yaşından beri yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş ve birbirlerinden hiçbir şekilde kopmamışlardı. Nathon, sarışın ve beyaz tenli bir adamdı. Mavi gözleri sert baksa da sahip olduğu gamzeleriyle bu sertlik kırılıyordu. 1.80 boyunda, atletik bir yapıdaydı. Anne ve babası Amerikalı'ydı. Ailesi, o 14 yaşında iken trafik kazasında ölünce Güz Kağan'ın ailesi onun yasal vasileri olmuştu. İkisi de tek çocuktu ve her röportajlarında birbirlerinden kardeş olarak bahsediyorlardı. Nathon grubun ana solistiydi. Bunun yanında söz yazarı, bestekar, şair unvanları da vardı. Kendini biseksüel olarak tanımladığı için Güz Kağan ile adı hayranları tarafından aşk hikayelerine çokça konu edilmişti. İkisi de hiçbir zaman bununla ilgili konuşmamışlardı. Kurt Hardy, aslen Avustralyalı bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Babasının işi dolayısıyla 13 yaşındayken ailesiyle Amerika'ya taşınmışlardı. 29 yaşındaydı. Sarışın, yeşil gözlü uzun bir yüzü vardı. İri yarı bir adamdı. Saçlarıyla en çok oynayan grup üyesi oydu. 2020 yılında yapılan bir araştırmaya göre dünyanın en güzel gülümseyen adamı seçilmişti. İşin ironik tarafı sahne dışında gülümserken görülmemişti. Soyadı gibi zor bir adamdı. Kolay beğenmez ve teşekkür etmezdi. Grubun bir diğer rapçisi ve söz yazarıydı. Grupta en iyi anlaştığı kişi Güz Kağan iken yanından ayırmadığı grup üyesi Jonathan Ross'tu. Jonathan Ross, kullandığı isim ile Jon, 28 yaşındaydı. İkiz kız kardeşiyle annesi tarafından büyütülmüştü. Babasıyla ilgili bir bilgi yoktu. Grubun en genç üyesi ve en sessiziydi. Şarkı söylemek dışında pek konuşmazdı. Diğer solistti. Zorluklarla büyüdüğü için ne kadar zengin olsa da parasını harcamakla ilgili bazı sıkıntıları vardı. Eski kötü günlere dönmemek için her şeyden tasarruf etmeye çalışırdı. 1.77 boyunda, kıvırcık saçlı, buğday tenli, kumral, kahverengi gözlüydü. Diğer üyelere nazaran kaslı ya da onlar kadar yakışıklı sayılmazdı ancak kadınlar tarafından oldukça karizmatik ve çekici bulunurdu. Nihayet gözlüklerimi masaya bırakıp başımı da masaya yasladım. Bu dörtlü hakkında şu an için yaptığım araştırma sonucu bunları bulabilmiştim. Yorgunluktan ağrıyan belimi esnettim. Yarın nasıl olsa izinliydim. Grup üyelerini de tanıdığıma göre Güz Kağan ile ilgili daha özel bir araştırmaya girip taslak metni yazabilirdim. Birini hiç tanımadan, görmeden onu ete ve kemiğe büründürmek her zaman zahmetli gelmiştir bana. Belki de bu yüzden ne kadar istesem de kendi romanımı yazamadım. Elim ne zaman karakterleri tariflemeye gitse hep bir şeyler eksik kaldı. Şimdi bu varlığından bile bugün haberdar olduğum adamı kendimden bile iyi tanımak zorundayım. Ne düşünür, ne hisseder, spesifik olaylar karşısında nasıl tepki verir, bahsettikleri gibi kardeşim dediği grup arkadaşıyla aralarında bir şey var mı? Hiç aşık oldu mu yoksa olmadı mı? Şarkı yazarken ya da bestelerken ne yaptığı gibi her konuya hakim olmalıydım. Bunların hepsini sanki hep yanındaymış, her anına şahit olmuş gibi bilmem gerekiyor. Elimde ise sadece hayran sayfalarındaki, sosyal medya sayfalarındaki yorumlar ve magazin haberleri mevcut. Bir insanı tanımak için bunlar yeter mi, bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa bana uykusuz gecelerin göründüğü. Bu iş için en iyi halimi ortaya sermeliyim. Eğer benim metnim seçilirse Selim'e kendi romanımı bastırmak için kullanabileceğim bir şey olacak. Eğer o da kabul ederse zihnimde dönüp duran ama hiçbir zaman sayfalara dökemediğim cümlelerim kendine bir yer bulacak. Böylece ben de bir gün satırlarımı okurlara kavuşturabileceğim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD