bc

Ajan Akademisi 2 / Kara Liste

book_age12+
451
FOLLOW
3.0K
READ
adventure
family
second chance
friends to lovers
goodgirl
badgirl
kickass heroine
mystery
school
twink
like
intro-logo
Blurb

Gelincik ve arkadaşları akademideki ilk yıllarını geride bıraktı ve artık bir sınıf atladılar.

Fakat bu, işlerin kolaylaştığı anlamına gelmiyor. Akademide kalabilmek için çok daha fazla çalışmak, en ufak hatadan bile kaçınmak zorundalar—aksi halde kapı dışarı edilecekler.

On beş yıl önce yaşanan tüm korkulara rağmen Operasyon Merkezi yeniden kuruluyor. Sevil Acıtan ve Emir Kartal tekrar güçlerini birleştirirken, bu birliktelik acaba aralarındaki sevgiyi nasıl etkileyecek?

Macera tüm hızıyla sürerken, bu defa akademi hiç olmadığı kadar birlik içinde ve güçlü. Karşılarına çıkacak her zorluğa, birbirlerine olan bağlılık ve sevgiyle göğüs germeye kararlılar.

Yeni dönemde her şey ve herkes değişecek.

Ve Gelincik, şimdiye kadar hiç olmadığı kadar çok şeyle yüzleşmek zorunda kalacak…

chap-preview
Free preview
1-Tatilin İlk Günleri
Otobüs yolculuklarının en sevdiğim yanı müzik dinleyip, kafamı cama yaslayıp uyumak. Yolun nasıl bittiğini anlamadım bile. Otogarda Mine, Oğuz ve Gamze'den ayrıldık. Eve varmak içi acele ediyorduk. Annemizi çok özlemiştik. O da bizi özlemiştir kesin. Bugün eve döndüğümüz bilmiyordu. Sürpriz olacaktı. Önce eve gittik. Annemin bu saatte evde değil de dükkanda olduğunu biliyorduk. Elimizdeki çantaları bırakıp çıktık hemen. Mahallemizin dedikoducusu Fatma ablaya yakalandık ama. Bu kadını gram sevmem ama komşumuz işte. " Okul bitti mi? Ne zaman geldiniz?" insan önce hoş geldin der bu kadın bizi soru yağmuruna tutuyor. " Az önce geldik. Tutma bizi annemin yanına gidiyoruz." Ona daha fazla laf anlamak istemiyordum. Abim de önden önden gidiyordu ona yetişmek için hızlandım. Dükkanımız evin birkaç sokak altındaydı. Çok geçmeden sokağa girmiştik. Annem kapının önünde volta atıyordu. Biraz daha hızlanıp annemin yanına vardık. Bizi gördüğüne şaşırmadı ama çok sevindi. Gözleri bile doldu. Kaç aydır sadece telefonda görüşebiliyorduk. Hemen koşup sarıldık anneme. Annemde önce hangimize sarılıp hangimizi koklayacağını şaşırdı. " Hoş geldiniz. Gözüm yollarda kaldı valla." Ay çok özlemişim. " Nasıl ya. Sen bizim geleceğimizi biliyor muydun?"Annem de mi ajan oldu ne? " Biliyordum tabi Fehime abla çiçek almaya geldiğinde söyledi. Sürpriz yapacakmışsınız." Ama yok artık. " O nerden duymuş?" Merak ettim canım " Ona da kızı söylemiş. Ona da Fatma ablan söylemiş." Tahmin etmeliydim. " Yuh ama ya. İslamiyet bu kadar hızlı yayılmadı. Dedikoducu ne olacak." Annem hemen etimi çimdirdi. Acıdı ama. " Şşşıt. Senden büyük o, ne biçim konuşuyorsun. Hem komşumuz o bizim. Denmez öyle." Fatma abla ya, senin yüzünden gelir gelmez annemden hem azar işittim hem de çimdik yedim. Olsun bunu da özlemişim ben. İçeri geçtik. Annem rahat oturamadı, bize yiyecek bir şeyler hazırlamaya gitti. " Anne otur hadi. Aç değiliz." Ama annem dinlemiyordu. Elinde iki tane ekmek arasıyla geldi, sonra çay da getirdi. " Çok zayıflamışsınız siz, kıyamam. Yiyin hadi." Aslında aynı kilodaydık ama annelerin gözünde nasıl hep küçük kalıyorsak sanırım zayıfta kalıyoruz. Ekmek arasını yerken annem bir sürü soru soruyordu okulla ilgili, hayatımızla ilgili. Fazla yalan olmayacak şekilde bahsettim arkadaşlarımdan, hocalarımdan. Abim de üstün körü bir şeyler anlattı. Bense bombayı patlattım. " Anne, abimin sevgilisi var." Aslında ispiyoncu biri değilimdir ama abimi anneme ispiyonlamak her zaman hoşuma gitmiştir. Abim bunu duyunca içtiği çaydan tıkandı. " Ne? Kim bu kız? Nereli? Ailesi ne iş yapıyor? Fotoğrafı var mı?" annem abimi soru bombardımanına tuttu. Abim bana ölümcül bakışlarını atarken; " Nefes al önce anne. Gelincik'in okulundan, onun arkadaşı yani. Ben arkadaşlarla buluşacaktım Gelincik sana detayları anlatır. " topu ban atıp kaçtı. Kötülük yapmaya kalkarsam başıma iş alırım tabi. Annem sorularını bana yöneltti bu defa. Nereli olduğunu ya da ailesinin ne iş yaptığını bilmiyordum, bizim Gamze işte. Ama bunları öğrenirsem benim için iyi olur. Annem bu kız arkadaş olayını çok sevdi. Kaynana olmak hoşuna gitti sanırım. " Aman anne sakın Fatma ablaya ya da başka birine söyleme mahalleni diline düşeriz." " Yok kız söyler miyim. Ama şu kızın bir fotoğrafını göster bana." Israrlarına dayanamadım sosyal medyadan Gamze'ni hesabına girip paylaştığı resimleri gösterdim. Şansa bak ki abisiyle çıktığı bir fotoğrafa denk geldik. Anneme Gamze'yi gösterirken Melih hakkındaki ilk görüşlerini de öğrenmek istedim. " Gamze bu işte. Yanındaki de abisi Melih." Hiç çaktırmadım bence. " Güzel kızmış. Abisine benzemiyor hiç. Öz kardeş mi bunlar?" " Öz canım." Melih'le de ilgili bir şeyler söyler diye bekliyordum ama söylemiyordu. " Kız hoşuma gitti. Huyu suyu da yüzü gibi güzeldir inşallah." Suratındaki gülümseme gitmiyordu. Melih'le de ilgili bir şeyler söyleseydin iyiydi be anne. *** *** *** Annemin yanından anca ayrılabildim. Gamze'yle ilgili devamlı soru soruyordu. Bizim mahalleye geri dönüp aziz amcanın yanına gittim. Oğuz'a bir söz vermiştim, Aziz amcayla konuşup odasını kiraya vermesi için onunla konuşmam gerekiyordu. Bahçede öylece oturuyordu Aziz amca. Yanına gittim hemen. " Aziz amca nasılsın? " Beni görünce çok sevindi. " Hoş geldin Gelincik. Gel gel otur yanıma. Sen ne zaman döndün?" deyip kendi yanına oturmamı istedi. " Bugün, sen odana kiracı buldun mu? " Uzatmadan konuya gireyim dedim. " Yok be kızım, nerde it kopuk dolu etraf." O da dertliydi ama onu uzun uzun dinlemeyeceğim. " Ben sana bir kiracı buldum desem." Diye başladım Oğuz' anlatmaya. Ben anlattıkça o meraktan soru soruyordu. Oğuz'u övebildiğim kadar övdüm ama yalan söylemedim. En sonunda Aziz amca konuştu. " Bir gelsin kendim göreyim. Gözüm tutarsa veririm odayı ona." İşte bu kadar. " Tamamdır, sağ olasın. Yarın geliriz yanına yine. " bu işi de halettik. Yarın sadece Oğuz'la görüşmesi kalıyordu ki işin en kolay kısmıydı o. Çabucak akşam oluverdi. Abim hala dönmedi arkadaşlarının yanından. Annemle yalnız kalır akşam çayımızı içer diz izleriz diyordum komşular gelene kadar. Alt kat komşumuz Zehra abla diğerleri gibi meraklı, dedikoducu değildir çok şükür. Kendi dünyası ona yeter de artar bile. Komşular susmuyordu, kurabiyeler tükeniyor, bir yandan televizyon çalışıyor, bende sıkıntıdan halıyı ayağımla kaldırıp indiriyordum. En çok korktuğum an başıma gelmişti sonunda. Muhabbet nasıl olduysa bana dönmüştü. " Ee Gelincik, senin okulun nasıl gidiyor?" dedi Fatma abla. Nasıl mı geçti? Ajan Akademisinde ortalığı karıştırdım, operasyonda az kalsın ölüyordum ve bir de Melih var... " İyi ." bütün bir dönem gözlerimin önünden geçerken sadece 'İyi' demekte biraz ayıp oluyordu ama olsun. " Açsana onu biraz. Ay azıcık konuş." Fatma abla benden dedikodu malzemesi çıkartmaya çalışıyordu. " Bildiğin okul işte abla. Okuduk geldik." Başka ne yapmış olabilirim acaba? " Kızım biz üniversite mi gördük. Anlat işte. " sehpayı alıp fırlatmama az kaldı ama. " Sıkıştırmayın canım kızı. Daha yeni geldi." Sağ olsun Zehra abla kurtardı beni. Abim uyanığı da komşular gittikten sonra geldi. Annem de bana sorulan soruları itina ile cevapladı. Ama komşular annemden değil benden duymak istedikleri için pek hoşnut olmadılar. Çok da umurumdaydı. Annemle abimle evimizin tadın çıkarabildik komşular gidince. Bir türlü yalnız kalamamıştık. Hatta bana kalsa oturma odasındaki çekyatları birleştirip beraber uyurdum. Ama abim kabul etmedi. Bizde annemle beraber uyuduk. Özlemişim be. Sabah kapının çalınmasıyla uyandım. Yatağı elimle yokladım ama annem yoktu. Saate baktım daha altı bile değildi. Hangi manyak bu saatte kapıyı çalar ki? Abime bakayım dedim o da odasında yoktu. Bunlar kesin sabahtan çiçekçiye gitti. Kapıdaki her kimse parmağını zilden çekmeyi unuttu sanırım. Ben o parmağı çekmesini iyi bilirim. Kapıyı açayım da şunun suratına çemkireyim dedim ama kapı kilitli çıktı. Sinirimi kilidi açmaya harcadım ve sonunda açtım. " Ne var lan sabahın köründe." Bir gözüm açık bir gözüm kapalıydı. " Kargo var" Dalga mı geçiyor bu ya? " Kargalar kahvaltısını etmeden kargo peşinde mi koşuyorsun sen? Sizin mesai kaçta başlıyor arkadaşım." " Aslında mesainin başlamasına daha var. Ama gönderici tam bu saatte alınması için ısrar etmiş. Gelincik Pekmezci'ye, Gencay Pekmezci'ye ve Oğuz Sarıkoç'a paket var. " bu kargocu neyin kafasın yaşıyor? " Gencay Pekmezci abim olur ama Oğuz Demir arkadaşımdır. Onun paketini yanlış adrese getirmişsiniz..." konuşmaya devam edecektim ama paketleri gözüme kadar soktu. O an uykum açıldı valla. Ajan Akademisi'nin arması vardı. Kargonun neden bu saatte teslim edilmesi gerektiğini şimdi anladım. Gönderici Sevil Hanım olmalı. Paketleri elinde alıp imzamı attım. Üç tane kutu vardı elimde. Odama geçtim ve kapıyı kilitledim. Sanki biri beni izliyormuş gibi. Abimin ve Oğuz'un paketini dolabımın altına saklayıp kendi paketimi açtım. İçinde kırmızı bir kutu çıktı. Özenle açtım kutuyu. Bir kağıt ve tablet vardı. Tableti kutunun içinde bırakıp kağıtta yazılanları okudum. Sayın Gelincik Pekmezci; Akademimiz öğrencilerinin daha iyi bir eğitim, yardım, destek alabilmesi için tablet bilgisayarlar akademinin birer hediyesidir. Sınıflarınıza göre belirlenen dersler tabletinizde güncellemiştir. Müfredatta yapılacak bir değişiklik size bildirim olarak gelecektir. Tabletinizle derslerinizi yapmanın yanı sıra sadece Ajan Dünyasının yer aldığı sosyal medyayı kullanarak arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirebilir, Ajan Dünyasındaki önemli haberleri takip edebilirsiniz. Bilmeniz ve uygulamanız gereken en önemli kural tabletten, ajan akademisi öğrencisi olduğunuzdan ve ajan dünyasından kimseye bahsetmemeniz. En önemli ve asla taviz verilmeyecek kuralımızdır bu. Uygulanmadığı takdirde sonuçları ağır olur. Tabletin kullanım kılavuzu kutunun içindedir. Tabletinize parmak izinizi okutmayı unutmayın. Sizin haricinde başka birinin özel bilgilerinize ulaşmasın istemeyiz. Dip Not: Sayın Gelincik Pekmezci; psikiyatr kliniğinde Deniz Keskin'le olan randevunuz hatırlatmalı ve bir saat öncesinden haber verecek alarmınız kuruldu. Randevuları aksatmamaya özen gösteriniz. Geçmiş olsun. İyi sağlıklar dileriz. Bu tableti kesinlikle Sevil Hanım göndermemiş, bakanlığın işi bu. Randevumu bile hatırlamışlar ya. Sinirim bozuldu. Tableti çantama atıp banyoya gittim. Kanar suyun altında duş gibisi yoktur. Abimle annem ılık suda yıkanmayı sever ama ben babama çekmişim. Ilık suda üşüyorum ben. Başımdan akan tüm o kaynar suyla beraber tüm yaşanalar güzümün önünden geçti. Sevil Hanımı kandırdık, ölümle burun buruna geldim... sıcak suda banyoyu dolduran buharla nefes alamaz oldum. Hemen çıktım, göğsüm daraldı. Normalde bir saat durabilirim sıcak suyun altında ama şimdi on dakika bile kalamadım. Üstümü değiştirdim, tablete bakacaktım ki acıktığımı fark ettim. Tek başıma bir şeyler yemeği sevmem bu yüzden çantamı alıp çiçekçiye gitmeye karar verdim. Kapıyı açmaya hazırlanıyordum ama biri benden önce davranıp kapıya ulaşmış ve alacaklı gibi çalmaya başlamıştı. Sabah sabah evimizin kapısından ne istiyorsunuz ya? Kapıyı açtım, karşıma Oğuz çıktı. " Ne arıyorsun sen burada?" " Sana da günaydın Gelincik. Kiralık oda ayarlayacaksın ya bana." " Sabahın köründe senin odanı düşünmüyordum. Niye erken geldin sen? " evden çıkıp kapıyı kilitlemeye başladığımda Oğuz'da konuşmaya başladı. Kapının önünden ayrılıp yürümeye başladık sonrasında. " Halamlarla kavga ettim. Gece kovdular beni evden. Gecenin o saatinde seni aramak istemedim. Peşimdeki ajanlarla beraber parkta yattım. " ajan majan ne kaçırdım ben ya. " Ne ajanı be?" " Sen farkında değil misin, söylediler ya. Bakanlık ajanları bizi takip ediyor. Saat iki yönünde gazete okuyan adama bak." Baktım. " Şimdi de soluna bak." Yine baktım. Sanırım haklıydı, takip ediliyoruz. Be bunu tamamen unutmuştum. " Ee ben nerede kalacağım." Sabırsız Oğuz. " Karnım aç. Doymadan hiçbir şey yapmam. Şimdi bizim dükkana gidiyoruz, kahvaltı yapıyoruz sonra odayı görüyoruz anlaştık mı?" çiçekçiye giderken mahallemizin ne kadar dedikoducu olduğundan bahsettim belki vaz geçer diye. Aynı zamanda bakanlığın gönderdiği paketten de bahsetmeyi unutmadım. Çiçekçiye girdiğimizde annemi hemen Oğuz'la tanıştırdım. Okuldan arkadaşım olduğunu, mahalleye tanışacağını ve abimle tanıştıklarını kısaca özet geçtim. Annem Oğuz'u hemen sevdi, kanı ısındı. Tabi buna Oğuz'un da sıcak kanlı davranışları ve susmayan çenesi de yardımcı olmuştu. Kahvaltı gır gır şamata geçtikten sonra Aziz amcanın yanına hep birlikte gittik. Artık Oğuz'un bir değil üç kefili vardı. Ve bir ailesi daha olmuştu. 

editor-pick
Dreame-Editor's pick

bc

Genç Polisler

read
2.1K
bc

A D A M

read
4.7K
bc

CEHENNEM ÇUKURU

read
8.5K
bc

TUTKUYA TUTSAK (+18)

read
42.2K
bc

Patika

read
13.6K
bc

Kara Kutu

read
7.0K
bc

BARUT KOKUSU

read
54.9K

Scan code to download app

download_iosApp Store
google icon
Google Play
Facebook