MASALIN ANLATIMI 📖
Hazırsak kaldığımız yerden devam ediyoruz minnoşarım nerede kalmıştık 😉
Duyduğum şey nedi yanlış duymadım değil mi ?
Aman tanrım ! Ağzıma doldurduğum o leziz çayı , Miran'ın o malafatlı yüzüne püskürtmekten başka şansım yoktu . Öksürerek boğuluyordum resmen !
“Ne ? Hamile misin ? Siz ikizim, ne ara yaptınız o işi?” diye cırlamaya başladım .
Normalde herkes bana ‘ Masal, sakin ol !’ der ama bu sefer haklıydım, değil mi ?
“Dur be iki dakika Masal ,” diye huysuzlandı ikizim .
“Tamam be sustum ” dedim .
Atarlı bir şekilde şaka maka ben hala mı ? olacaktım aha bana benzeyen bir yeğen ne güzel olurdu. Küçükken anneme kız doğurma demiştim sonuç iki odunla büyümüştüm Miranı biraz kibarlaştırmıştım ama azıcık işte toplu iğne kadardı .
Eşi olacak kız hah adı neydi Derin konuşunca ona bakışlarım ile süzüyordum çıtı pıtı bir şeydi kahve rengi gözler kahverengi saçları vardı ama omuzunda bitiyordu işte . Normal bir kızdı neyse ne diyorduk . Derin konuşuyordu dimi ben yine çok konuştum 😊
“Peşimize düşecekler .” Endişeyle
“İyi de kim peşinize düşecek ? “ dedim bir anda
Korkuyla bakıyordu hem kaçıyorlardı hemde korkuyorlardı madem kokuyorsunuz neden kaçtınız dimi hiç mi ? akıl yoktu bunlarda düşünmeden edemiyordum .
Ne olduğunu anlamadan , annem masadan kalktı . Herkese bir bakış attığında bu kalkın solona yemek masası bu konular için uygun değil demekti . Özellikle Kralım anneminbir hareketinden anlardı . Herkes sofradan kalkıp salona geçti. Annem , Derin ’i koltuğa oturttu , ellerini tuttu . Ses tonu o kadar sakin ve hipnotize ediciydi ki , ben bile sakinleştim az daha .
“Sakin ol kızım . Şimdi anlatın bakalım ,” dedi .
Derin , nefesini çekip ,
“Ben Toprakoğlu aşiretinin tek kızıyım . Deniz ’ le İsviçre ’ de tanıştık ve geçtiğimiz iki gün , hatta üç gün diyelim , evlendik ,” diye mırıldandı .
Annem, “ Eee kızım ?” deyip öyle bir baktı ki, sanki ‘Sadece bunun için mi bu dramayı yapıyorsunuz ? ’ der gibiydi. Ama sonra o ‘bakış’ı ikizime attı. Oh oh, Deniz ’ in hesap vakti yakındı .
Derken , Derin ağlamaya başladı .
“Bizi öldürecekler,” dedi .
Annemin ağzı açık kalmıştı babam Denize sinirle bakıyordu . İkiside derin bir nefes aldı ve birbirine baktı .
“Dayını aradın mı ? ”
“Aradım . Alina yengem ile bize geliyorlar ,” dedi ikizim .
“Ne zaman aradın ?”
“Dün aradım , uçağı göndermesi için .”
Babamın sabrı tükenmiş gibiydi :
“Oğlum , siz manyak mısınız ? Kızı neden kaçırdın , nikahlı karın bu ! ” Babamın sesiyle salonun camları titredi az daha.
Devam etti aynı zamanda
“Neden önceden haber vermiyorsun bana ya da amcana dayına oğlum”
İkizim de savunmaya geçti :
“Baba , zorla evlendireceklerdi Derin ’ i . Kimliğim yok dediği için de bu gece imam nikahı kıyacaklardı. Karımı ve çocuğumu tabii ki kaçıracaktım !”
“Oğlum derdimiz bu bizim . Oğlum madem geldiniz neden haber vermeden kendi başınıza iş açıyorsunuz siz ikiniz” dedi eliyle Derini de göstermişti
“Özür dilerim” demişti ağlayarak Derin .
Annem derine sıkıca sarıldı kız sarsılarak ağlıyordu bir an annemi kıskanmadım değildi yani sonuçta benim anamdı . ' Neyse Masal kıskmanın zamanı değil diyerek ' kendimi telkin etmeye çalışıyordum bakın sadece çalışıyordum . Boğazımı temizledim yalandan bu kadar yeterdi yani . Ah bende fena görümce olacaktı anlaşılan ama içimden ikizime bir tebrik mesajı ilettim Aferin oğluma sonunda baltaya bir sap olmuştu .
“Ne yapacağız şimdi ?” diye sordu, annem ama aslında sorduğu anda cevabı da belliydi .
“Yapacak bir şey yok hayatım . Koruma sayısını artıracağız . Derin ' in ailesi ile konuşacağız .” Dedi babam
MARDİN YAZARIN ANLATIMI 🌿
Derin ve Deniz ’ in kaçışı , Mardin ’ de büyük bir dedikoduya neden olmuştu . Civan , evleneceği kadının kendisinden kaçmasına öfkeden deliye dönmüş , tehdit mesajları yağdırıyordu . Rıza Bey ise rezil olduğunu düşünüyor , kızının bu şekilde kaçması yüzünden yanıyordu . Ne olacaktı şimdi ? Toprakoğlu ailesi , başlarını öne eğmiş gibiydi . Necla Hanım ise vakit kaybetmeden oğluna haber vermişti .
Dedikodu aynı gün içinde koskoca Mardin ’ e yayılmıştı .
“Toprakoğlu aşiretinin tek kızı kaçtı !”
“Adam ki cesarete bak , nasıl yürek yemiş bu oğlan !”
Mardin ’ in dar sokaklarında fısıltılar çoğalıyor , kahvehanelerde sözler sertleşiyordu . Kimisi ,
“İyi oldu , o Civan ’ la evlenseydi dayak yerdi ,” derken , kimisi ise
“Ağa kızı niye kaçar ? Babasına deseydi istemiyorum diye . . . Zavallı , kendine yazık etti ,” diyerek kızın arkasından ağıt yakıyordu .
Arel , soluğu Mardin ’ de almıştı . Önce babasıyla , ardından annesiyle konuştu . Kardeşine son derece kızgındı . Her şeyden önce , bu durumu kendisine açsaydı , işler bu raddeye varmazdı . İki gün boyunca kamera görüntülerini inceletti . Kız kardeşinin havalimanındaki görüntülerini tek tek izledi . Yanında bir oğlanla el ele görünüyorlardı , ancak iç hatlar terminaline girdikleri andan itibaren elleri ayrılıyordu .
“Şu adamı araştırın , hemen ! Kimmiş , neciymiş , öğrenin !” diye emir verdi , başını bilgisayar ekranından kaldırarak .
“Ah Derin , ne yaptın sen böyle ?” diye mırıldandı kendi kendine .
Çalışma masasından kalkıp kapıya yöneldi . Yüzüne çarpan yaz sıcaklığını hissetti . Akşam olmasına rağmen Mardin hala sıcaktı . Taş balkondan aşağıya, şehre baktı . Evde, onun geldiği için yapılan hazırlıklar vardı .
“Umarım seni sağ salim bulurum ,” diye iç geçirdi .
“Oğlum , sofra hazır , gel !” sesiyle , daldığı düşünce âleminden sıyrıldı .
Bir kat merdiven indi . Sofra , serinlik için balkona kurulmuştu .
“Buldunuz mu bir şey?” diye sordu Rıza Bey.
“Araştırıyoruz ,” diye cevapladı Arel , yorgun bir sesle .
Arel , sessizce yemeğini yedi ve tekrar çalışma odasına çıktı . İstanbul ' daki önemli bir anlaşmayı yarım bırakıp gelmişti . Canı son derece sıkkındı .
“Arel ağam ?” diye bir ses duydu .
Arel başını kaldırıp baktı . Kapısında , kendisine seslenen adam bekliyordu .
“Gel Osman , gel içeri .”
“Ağam , bulduk .”
“Kimmiş , neciymiş ?”
“Ağam , Deniz Soysal . Yakın bir otelde kalmış . Bacımız Derin ' le havalimanına özel bir jet gelmiş. O jet , Tanırhan Holding ' e ait . Kendileri devletle çalışıyor , ama sahibinin . . . arka planının karışık olduğu söyleniyor .”
Tanırhan . . . Bu soyadı Arel ' e tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordu nereden duyduğunu .
“Başka bilgi ?” diye sordu kısa ve net .
“Deniz Soysal yazınca internette iki kişi çıkıyor ,”
Osman , kendi telefonunda açıp gösterdi . Bir aile fotoğrafıydı . Soysal ailesi diyorlardı . Cemiyetten bir aileydi ; inşaat ve turizm sektöründe çalışıyorlardı .
Daha fazla araştırdı . Arel Toprakoğlu ama gözleri birinde takılıp kalmıştı : Deniz ' in yanında duran Masal ' da . . . Maviye çalan o yeşil gözler ışıl ışıl parlıyordu . Sanki ekrandan çıkıp ,
"Az gül be adam !" diyecek gibi bir hali vardı . İçine oluk oluk akan sıcak, tuhaf bir his oldu . Arel , o an için adını koyamadığı , belki de koymak istemediği bir duyguya kapıldı .
“Hazırlanın ,” dedi kararlılıkla .
“İstanbul ' a gidiyoruz . Biletleri alın .”
Geldiği gibi gitmesi bir olmuştu Arel Toprak oğlunun . . .
Masal'ın Anlatımı
Babamlar iki gündür Toprakoğlu aşiretini araştırıyorlardı . Bize pek bir şey söylemeseler de içleri çoktan sıkılmış gibiydi . Koruma sayıları iki kat daha artmıştı . Artık her yere giderken korumasız çıkamıyordum . Nedenini tam bilmiyordum ama özellikle ben abluka altına alınmış gibiydim ! Yani , sonuçta beni değil , şu iki "malı" abluka altına almaları gerekirken , neden bendim ki ?
Her zamanki gibi , korumalarla birlikte Nişantaşı ' ndaki moda evime gittim . Bugün Gökçen , Alina teyzemin kızı, gelecekti . Yetiştirmem gereken çok önemli bir gelinlik vardı ; ünlü bir müşteriye teslim edilecekti .
İşe o kadar dalmıştım ki , kapıya taktığım zilin çıkardığı sesle ancak geldiğini anladım . Gelen , yüzde doksan ihtimalle Gökçen olmalıydı .
"Gökçen , hadi yardım et şu gelinliği bitirelim ! Sahibi birazdan gelir ," diye seslendim arkamı dönmeden . Ama hiç ses gelmedi .
Merakla kafamı kaldırıp arkamı döndüğümde , kapıda duran bir adamla göz göze geldim . Hemen ayağa fırladım .
"Hoş geldiniz ?"dedim , tereddütle .
Adam sadece bana bakıyordu . Donmuş , yemiş bülbül gibi .
"Beyefendi ?" diye tekrar sordum .
"Masal Soysal burada mı ?" diye sordu , sesi soğuk ve sertti .
"Benim , beyefendi ," dedim .
Aniden kolumu sıkıca kavradı .
"Benimle geliyorsun ,"dedi, bu bir istek değil , emirdi .
"Anlamadım ? Neden sizinle geliyorum ? Hem sizi tanımıyorum ! Kolumu bırakacak mısınız ?" diye karşı çıktım .
"Hayır . Şimdi benimle geliyorsun ," diye tekrarladı .
"Hayır ! Böyle dalıp geldiğine göre korumaları bir şekilde atlatmışsın ," dediğimde , soğukkanlılığını bozmadan cevap verdi :
"Evet , atlattım ."
Bir anda kendimi adamın omzunda , yüzü onun sırtına dönük bir şekilde buldum ! Öfkeyle sırtına vurmaya başladım .
"Ayı mısın nesin be kardeşim, indir beni !" diye bağırdığımda , çoktan dışarı çıkmıştık .
Caddede insanlar şaşkınlıkla bize , daha doğrusu sırtında çırpınan bana bakıyordu . Allah aşkına , korumalar neredeydi ? Her gün dibimden ayrılmayan o adamlar bugün nereye kaybolmuştu ?
"İmdat ! Kaçırılıyorum !" diye avazım çıktığı kadar bağırdım .
Birkaç iyi niyetli vatandaş durdu .
"Beyefendi , bırakın kızı !" dedi biri .
Adam , hiç istifini bozmadan , yüzünde sahte bir gülümsemeyle cevap verdi :
"Amcacım , kendisi karım olur . Sürpriz yapacaktım ama inat ettiği için böyle çıkardım . Hamile , huyları değişti !"
"Amca , kesinlikle karısı değilim bu hödüğün !" diye haykırdım son bir umutla .
"Ah, karıcığım , bebeğimiz ve sen . . . Böyle durunca miden tabii ki bulandı ," diyerek beni nazikçe (!) yere indirdi . Ellerim titriyordu .
"Kızım , sen de naz yapma , eşin sana sürpriz yapacakmış . Hadi binin arabanıza ," diye ısrar etti amca .
"Amca , o ne benim kocam ne de bu adamdan hamileyim ! Kaçırıyor beni , size yardım edin !" diye tekrar bağırdım ama insanlar bana artık daha da tuhaf bakıyordu .
"Karıcım , özür dilerim, bunlar sana ," diyerek adam , birine kaş göz işareti yaptı bir buket kırmızı gülün elime tutuşturulması bir oldu ! Ne oluyordu böyle ya ?
Adam biraz daha yaklaştı . Giydiğim elbisemin üstünde hissettiğim soğuk , metalik bir şeyle donakaldım. Kulağıma alçak sesle fısıldadı :
"Kardeşime karşılık sen . Şimdi gülüşerek arabanın yolunu tut . Bir şey yapmaya kalkarsan , sonuçlarına katlanırsın ."
Yutkundum. Elimde olmadan, o saçma sapan gülleri tutarak, gösterdiği siyah arabanın yolunu tuttum. İçimden, " Allah seni ne etmesin Deniz Soysal ! Senin yüzünden gündüz vakti ' kocişim ' tarafından kaçırıldım ," diye söyleniyordum . tabi o zamanlar kocişim değildi 😂
Neyse canlarım , bugünlük bu kadar. Kocişim ne güzel kaçırmış beni , dimi ? 😊