BALTAYA SAP, MASAL’A BELA 🌹

1867 Words
MASALIN ANLATIMI 📖 Hazırsak kaldığımız yerden devam ediyoruz minnoşarım nerede kalmıştık 😉 Duyduğum şey nedi yanlış duymadım değil mi ? Aman tanrım ! Ağzıma doldurduğum o leziz çayı , Miran'ın o malafatlı yüzüne püskürtmekten başka şansım yoktu . Öksürerek boğuluyordum resmen ! “Ne ? Hamile misin ? Siz ikizim, ne ara yaptınız o işi?” diye cırlamaya başladım . Normalde herkes bana ‘ Masal, sakin ol !’ der ama bu sefer haklıydım, değil mi ? “Dur be iki dakika Masal ,” diye huysuzlandı ikizim . “Tamam be sustum ” dedim . Atarlı bir şekilde şaka maka ben hala mı ? olacaktım aha bana benzeyen bir yeğen ne güzel olurdu. Küçükken anneme kız doğurma demiştim sonuç iki odunla büyümüştüm Miranı biraz kibarlaştırmıştım ama azıcık işte toplu iğne kadardı . Eşi olacak kız hah adı neydi Derin konuşunca ona bakışlarım ile süzüyordum çıtı pıtı bir şeydi kahve rengi gözler kahverengi saçları vardı ama omuzunda bitiyordu işte . Normal bir kızdı neyse ne diyorduk . Derin konuşuyordu dimi ben yine çok konuştum 😊 “Peşimize düşecekler .” Endişeyle “İyi de kim peşinize düşecek ? “ dedim bir anda Korkuyla bakıyordu hem kaçıyorlardı hemde korkuyorlardı madem kokuyorsunuz neden kaçtınız dimi hiç mi ? akıl yoktu bunlarda düşünmeden edemiyordum . Ne olduğunu anlamadan , annem masadan kalktı . Herkese bir bakış attığında bu kalkın solona yemek masası bu konular için uygun değil demekti . Özellikle Kralım anneminbir hareketinden anlardı . Herkes sofradan kalkıp salona geçti. Annem , Derin ’i koltuğa oturttu , ellerini tuttu . Ses tonu o kadar sakin ve hipnotize ediciydi ki , ben bile sakinleştim az daha . “Sakin ol kızım . Şimdi anlatın bakalım ,” dedi . Derin , nefesini çekip , “Ben Toprakoğlu aşiretinin tek kızıyım . Deniz ’ le İsviçre ’ de tanıştık ve geçtiğimiz iki gün , hatta üç gün diyelim , evlendik ,” diye mırıldandı . Annem, “ Eee kızım ?” deyip öyle bir baktı ki, sanki ‘Sadece bunun için mi bu dramayı yapıyorsunuz ? ’ der gibiydi. Ama sonra o ‘bakış’ı ikizime attı. Oh oh, Deniz ’ in hesap vakti yakındı . Derken , Derin ağlamaya başladı . “Bizi öldürecekler,” dedi . Annemin ağzı açık kalmıştı babam Denize sinirle bakıyordu . İkiside derin bir nefes aldı ve birbirine baktı . “Dayını aradın mı ? ” “Aradım . Alina yengem ile bize geliyorlar ,” dedi ikizim . “Ne zaman aradın ?” “Dün aradım , uçağı göndermesi için .” Babamın sabrı tükenmiş gibiydi : “Oğlum , siz manyak mısınız ? Kızı neden kaçırdın , nikahlı karın bu ! ” Babamın sesiyle salonun camları titredi az daha. Devam etti aynı zamanda “Neden önceden haber vermiyorsun bana ya da amcana dayına oğlum” İkizim de savunmaya geçti : “Baba , zorla evlendireceklerdi Derin ’ i . Kimliğim yok dediği için de bu gece imam nikahı kıyacaklardı. Karımı ve çocuğumu tabii ki kaçıracaktım !” “Oğlum derdimiz bu bizim . Oğlum madem geldiniz neden haber vermeden kendi başınıza iş açıyorsunuz siz ikiniz” dedi eliyle Derini de göstermişti “Özür dilerim” demişti ağlayarak Derin . Annem derine sıkıca sarıldı kız sarsılarak ağlıyordu bir an annemi kıskanmadım değildi yani sonuçta benim anamdı . ' Neyse Masal kıskmanın zamanı değil diyerek ' kendimi telkin etmeye çalışıyordum bakın sadece çalışıyordum . Boğazımı temizledim yalandan bu kadar yeterdi yani . Ah bende fena görümce olacaktı anlaşılan ama içimden ikizime bir tebrik mesajı ilettim Aferin oğluma sonunda baltaya bir sap olmuştu . “Ne yapacağız şimdi ?” diye sordu, annem ama aslında sorduğu anda cevabı da belliydi . “Yapacak bir şey yok hayatım . Koruma sayısını artıracağız . Derin ' in ailesi ile konuşacağız .” Dedi babam MARDİN YAZARIN ANLATIMI 🌿 Derin ve Deniz ’ in kaçışı , Mardin ’ de büyük bir dedikoduya neden olmuştu . Civan , evleneceği kadının kendisinden kaçmasına öfkeden deliye dönmüş , tehdit mesajları yağdırıyordu . Rıza Bey ise rezil olduğunu düşünüyor , kızının bu şekilde kaçması yüzünden yanıyordu . Ne olacaktı şimdi ? Toprakoğlu ailesi , başlarını öne eğmiş gibiydi . Necla Hanım ise vakit kaybetmeden oğluna haber vermişti . Dedikodu aynı gün içinde koskoca Mardin ’ e yayılmıştı . “Toprakoğlu aşiretinin tek kızı kaçtı !” “Adam ki cesarete bak , nasıl yürek yemiş bu oğlan !” Mardin ’ in dar sokaklarında fısıltılar çoğalıyor , kahvehanelerde sözler sertleşiyordu . Kimisi , “İyi oldu , o Civan ’ la evlenseydi dayak yerdi ,” derken , kimisi ise “Ağa kızı niye kaçar ? Babasına deseydi istemiyorum diye . . . Zavallı , kendine yazık etti ,” diyerek kızın arkasından ağıt yakıyordu . Arel , soluğu Mardin ’ de almıştı . Önce babasıyla , ardından annesiyle konuştu . Kardeşine son derece kızgındı . Her şeyden önce , bu durumu kendisine açsaydı , işler bu raddeye varmazdı . İki gün boyunca kamera görüntülerini inceletti . Kız kardeşinin havalimanındaki görüntülerini tek tek izledi . Yanında bir oğlanla el ele görünüyorlardı , ancak iç hatlar terminaline girdikleri andan itibaren elleri ayrılıyordu . “Şu adamı araştırın , hemen ! Kimmiş , neciymiş , öğrenin !” diye emir verdi , başını bilgisayar ekranından kaldırarak . “Ah Derin , ne yaptın sen böyle ?” diye mırıldandı kendi kendine . Çalışma masasından kalkıp kapıya yöneldi . Yüzüne çarpan yaz sıcaklığını hissetti . Akşam olmasına rağmen Mardin hala sıcaktı . Taş balkondan aşağıya, şehre baktı . Evde, onun geldiği için yapılan hazırlıklar vardı . “Umarım seni sağ salim bulurum ,” diye iç geçirdi . “Oğlum , sofra hazır , gel !” sesiyle , daldığı düşünce âleminden sıyrıldı . Bir kat merdiven indi . Sofra , serinlik için balkona kurulmuştu . “Buldunuz mu bir şey?” diye sordu Rıza Bey. “Araştırıyoruz ,” diye cevapladı Arel , yorgun bir sesle . Arel , sessizce yemeğini yedi ve tekrar çalışma odasına çıktı . İstanbul ' daki önemli bir anlaşmayı yarım bırakıp gelmişti . Canı son derece sıkkındı . “Arel ağam ?” diye bir ses duydu . Arel başını kaldırıp baktı . Kapısında , kendisine seslenen adam bekliyordu . “Gel Osman , gel içeri .” “Ağam , bulduk .” “Kimmiş , neciymiş ?” “Ağam , Deniz Soysal . Yakın bir otelde kalmış . Bacımız Derin ' le havalimanına özel bir jet gelmiş. O jet , Tanırhan Holding ' e ait . Kendileri devletle çalışıyor , ama sahibinin . . . arka planının karışık olduğu söyleniyor .” Tanırhan . . . Bu soyadı Arel ' e tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramıyordu nereden duyduğunu . “Başka bilgi ?” diye sordu kısa ve net . “Deniz Soysal yazınca internette iki kişi çıkıyor ,” Osman , kendi telefonunda açıp gösterdi . Bir aile fotoğrafıydı . Soysal ailesi diyorlardı . Cemiyetten bir aileydi ; inşaat ve turizm sektöründe çalışıyorlardı . Daha fazla araştırdı . Arel Toprakoğlu ama gözleri birinde takılıp kalmıştı : Deniz ' in yanında duran Masal ' da . . . Maviye çalan o yeşil gözler ışıl ışıl parlıyordu . Sanki ekrandan çıkıp , "Az gül be adam !" diyecek gibi bir hali vardı . İçine oluk oluk akan sıcak, tuhaf bir his oldu . Arel , o an için adını koyamadığı , belki de koymak istemediği bir duyguya kapıldı . “Hazırlanın ,” dedi kararlılıkla . “İstanbul ' a gidiyoruz . Biletleri alın .” Geldiği gibi gitmesi bir olmuştu Arel Toprak oğlunun . . . Masal'ın Anlatımı Babamlar iki gündür Toprakoğlu aşiretini araştırıyorlardı . Bize pek bir şey söylemeseler de içleri çoktan sıkılmış gibiydi . Koruma sayıları iki kat daha artmıştı . Artık her yere giderken korumasız çıkamıyordum . Nedenini tam bilmiyordum ama özellikle ben abluka altına alınmış gibiydim ! Yani , sonuçta beni değil , şu iki "malı" abluka altına almaları gerekirken , neden bendim ki ? Her zamanki gibi , korumalarla birlikte Nişantaşı ' ndaki moda evime gittim . Bugün Gökçen , Alina teyzemin kızı, gelecekti . Yetiştirmem gereken çok önemli bir gelinlik vardı ; ünlü bir müşteriye teslim edilecekti . İşe o kadar dalmıştım ki , kapıya taktığım zilin çıkardığı sesle ancak geldiğini anladım . Gelen , yüzde doksan ihtimalle Gökçen olmalıydı . "Gökçen , hadi yardım et şu gelinliği bitirelim ! Sahibi birazdan gelir ," diye seslendim arkamı dönmeden . Ama hiç ses gelmedi . Merakla kafamı kaldırıp arkamı döndüğümde , kapıda duran bir adamla göz göze geldim . Hemen ayağa fırladım . "Hoş geldiniz ?"dedim , tereddütle . Adam sadece bana bakıyordu . Donmuş , yemiş bülbül gibi . "Beyefendi ?" diye tekrar sordum . "Masal Soysal burada mı ?" diye sordu , sesi soğuk ve sertti . "Benim , beyefendi ," dedim . Aniden kolumu sıkıca kavradı . "Benimle geliyorsun ,"dedi, bu bir istek değil , emirdi . "Anlamadım ? Neden sizinle geliyorum ? Hem sizi tanımıyorum ! Kolumu bırakacak mısınız ?" diye karşı çıktım . "Hayır . Şimdi benimle geliyorsun ," diye tekrarladı . "Hayır ! Böyle dalıp geldiğine göre korumaları bir şekilde atlatmışsın ," dediğimde , soğukkanlılığını bozmadan cevap verdi : "Evet , atlattım ." Bir anda kendimi adamın omzunda , yüzü onun sırtına dönük bir şekilde buldum ! Öfkeyle sırtına vurmaya başladım . "Ayı mısın nesin be kardeşim, indir beni !" diye bağırdığımda , çoktan dışarı çıkmıştık . Caddede insanlar şaşkınlıkla bize , daha doğrusu sırtında çırpınan bana bakıyordu . Allah aşkına , korumalar neredeydi ? Her gün dibimden ayrılmayan o adamlar bugün nereye kaybolmuştu ? "İmdat ! Kaçırılıyorum !" diye avazım çıktığı kadar bağırdım . Birkaç iyi niyetli vatandaş durdu . "Beyefendi , bırakın kızı !" dedi biri . Adam , hiç istifini bozmadan , yüzünde sahte bir gülümsemeyle cevap verdi : "Amcacım , kendisi karım olur . Sürpriz yapacaktım ama inat ettiği için böyle çıkardım . Hamile , huyları değişti !" "Amca , kesinlikle karısı değilim bu hödüğün !" diye haykırdım son bir umutla . "Ah, karıcığım , bebeğimiz ve sen . . . Böyle durunca miden tabii ki bulandı ," diyerek beni nazikçe (!) yere indirdi . Ellerim titriyordu . "Kızım , sen de naz yapma , eşin sana sürpriz yapacakmış . Hadi binin arabanıza ," diye ısrar etti amca . "Amca , o ne benim kocam ne de bu adamdan hamileyim ! Kaçırıyor beni , size yardım edin !" diye tekrar bağırdım ama insanlar bana artık daha da tuhaf bakıyordu . "Karıcım , özür dilerim, bunlar sana ," diyerek adam , birine kaş göz işareti yaptı bir buket kırmızı gülün elime tutuşturulması bir oldu ! Ne oluyordu böyle ya ? Adam biraz daha yaklaştı . Giydiğim elbisemin üstünde hissettiğim soğuk , metalik bir şeyle donakaldım. Kulağıma alçak sesle fısıldadı : "Kardeşime karşılık sen . Şimdi gülüşerek arabanın yolunu tut . Bir şey yapmaya kalkarsan , sonuçlarına katlanırsın ." Yutkundum. Elimde olmadan, o saçma sapan gülleri tutarak, gösterdiği siyah arabanın yolunu tuttum. İçimden, " Allah seni ne etmesin Deniz Soysal ! Senin yüzünden gündüz vakti ' kocişim ' tarafından kaçırıldım ," diye söyleniyordum . tabi o zamanlar kocişim değildi 😂 Neyse canlarım , bugünlük bu kadar. Kocişim ne güzel kaçırmış beni , dimi ? 😊
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD