3.Bölüm

1077 Words
Zorla arabaya bindirilmemin üzerinden yaklaşık on dakika geçmişti.Boğazım bağıramaktan acıyordu ama bağırışlarım bir işe yaramıyordu.Sanki adamlar sağırdı.Bir kaç dakikadır dolu gözlerimle öylece oturmak dışında elimden bir şey gelmiyordu.İki yanımda oturan adamlar o kadar rahattı ki her gün birilerini kaçırıyorlardı sanırım.Dilimi bilmediklerini anlamıştım ve bu daha çok çıldırmama sebep oluyordu.Hızlı nefeslerim göğsümü dövüyordu.Ne yapacaktım ben? Yaşadıklarım gerçek miydi? Umarım korkunç bir kabus olurdu ki yaşadıklarım hiçte komik olmayan bir şaka gibiydi.Resmen güpegündüz mafya tipli ve dillerini bilmediğim adamlar tarafından kaçırılmıştım.O kadar rahatlardı ki ellerimi bağlama gereği bile görmemişlerdi.Sadece iki yanımda oturarak yapabileceğim ters bir hareketimi varlıklarıyla tehdit ediyorlardı. Yardım etmek istediğim Allah'ın belası adamsa bu araçta değildi.Her şey onun yüzünden olmuştu.İnsanlık yapayım derken geldiğim şu durum ağlanacak gibiydi.Araç lüks bir vıp minibüstü.Sütlü kahve tonlarında ki deri koltukları vardı ve büyük koltukları karşılıklıydı.Soför koltuğu siyah bir bölme ile ayrılmıştı.Titremesini durduramadığım dizlerime batırdığım tırnaklarımla kaderime mahkum bir şekilde bekliyordum. Beni öldürecekler miydi? Her ne kadar ölümden korkmasam da bu fikir beni ürpertti.Yaşama dört elle ve mutlulukla sarılan biri değildim ama yine de bu kadar erken ölme düşüncesi beni koca bir gerginliğe sürüklüyordu.Yanaklarımdan aşağı kayan sıcak damlalar birer alev topu gibi yakıyordu tenimi. Onbeş dakika daha yol gittikten sonra araba yavaşladı ve kısa bir manevrayla döndü.İzbandutlar oturdukları yerden kalkmak için harekete geçtiler ve birkaç saniye sonra duran arabanın kapılarının açılmasıyla iki kolumdan tutarak beni de beraberinde indirdiler. Kollarımı kurtarmaya çalışarak tısladım. "Bırak!" Beyaz tenimde parmak izleri oluştuğuna emindim.Yanaklarım kuruyan yaşlar nedeniyle gergindi.Gözlerimi etrafa çevirdiğimde geldiğimiz yerin oldukça pahalı görünen bir muhit olduğunu gördüm.Kocaman bir bahçesi vardı ve her yerde yanımda ki adamların benzeri siyah takım elbiseli adamlar vardı. Nereye düşmüştüm ben Allah'ım? Adamlar beni,bahçenin ortasında ki mermerden olan yapay gölün yanından geçirerek kocaman bir dış kapının önüne getirdiler.Birkaç saniye sonra sensörlü olduğunu düşündüğüm kapı kendiliğinden açıldı içeri girdiler beni de peşlerinden sürükleyerek.Çünkü tekrar bağırmaya başlamış ve ellerinden kurtulmaya çalışıyordum. "Bırakın dedim size." dedim avazım çıkana kadar bağırırken.Zorlanmadan beni kocaman bir salonun ortasına getirdiler.Merdivenlerden gelen sesle gözlerim bir an oraya kaymıştı. "Porta su la ragazza" (Kızı yukarı getirin.) Kafayı yemek üzereydim.Kaçırıldığım yetmiyormuş gibi konuşanlardan tek kelime anlamıyordum. Hareket etmemizle merdivenlere yöneldik ve siyah merdivenleri aşarak kocaman görünen koridor da bir odanın önünde durduk.Yanımda ki adamlardan biri kapıyı çaldı.İçeriden gelen kısa cevapla kapıyı açtılar ve çekilerek odaya girdim.Yatak başlığına sırtını yaslamış adamı görmemle sinir suya karışan sulu boya gibi anında damarlarıma karıştı. "Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz?Nerdeyim ben Allah'ın cezası adam?Beni hemen bırakıyorsunuz,duydum mu? " Yüksek çıkan sesimle bir an yüzünü buruşturdu.Ama bu kısa sürede yerini çatık kaşlarla bana dönmesine bıraktı.Nasıl baktığını şu an öfkeli olan yanım umursamıyordu.Cevapsız kalmam daha da delirmeme sebep oldu. "Konuşsana!Sana diyorum?" Onunla karşılaştığımızda benimle türkçe konuştuğunu hatırlıyordum. "Portare gli ingredienti." (Malzemeleri getirin.) İtalyanca olduğunu düşündüğüm dilde söyledikleriyle iki adam beni odanın ortasında bırakarak çıktılar.Daha sonra karanlık gözleri bana döndü.Gözleri gözlerime değdiği anda bedenimden geçen ürpertinin dışarıdan görünmediğini umdum.Onunla şu an aynı odada tek olmamızın getirdiği korkuyu gizleyerek dik bakışlarla yüzüne baktım. "Yaklaş." Dediğini yapmadan hala olduğum yerde öylece bekledim.Onu dinlemediğini görünce tek kaşını kaldırıp yüzümü ve bakışlarımı inceledi birkaç saniye. "Yarama bakacaksın.Yaklaş dedim,yemem seni." dedi belli olan aksanı ve boğuk sesiyle. Yüzüne inanamıyor gibi baktım. Beni yarasına bakmam için mi kaçırmıştı yani?Benimle kafayı buluyor olmalıydı. "Şaka yapıyorsun herhalde." dedim histerik bir şekilde. "Beni hemen bırakıyorsunuz.Ve sende ne bok yersen ye, yardım etmeyeceğim." Diye devam ettim. Çenesini sıktı.Kasılan yanak kaslarının dalgalanmaya başlamasıyla gözlerimi gözlerine diktim.Ona asla yardım etmeyecektim,ne hali varsa görsündü. *** Elimde ki temiz sargı beziyle oksijenli suyu acımadan bacağına döktüğüm adamın yarasını çok da nazik olmayarak temizledim.Ama sanki canı hiç yanmıyor gibiydi.Bacağını uyuşturmamıştım ama o bacağını bilerek acıtmaya çalışan bana herhangi bir tepki vermiyordu.Oysa ki yara oldukça derin görünüyordu.Motordan düşerken yola sürtünen deri katmanları oldukça kalkmıştı ve zorlukla kestiğim pantolonuna kanlı derisi yapışmıştı.Kırık görünmüyordu.Yan taraftan başka bir sargı bezi parçası aldım ve yarayı son kez temizlemeye başladım.Kafamın arkasında ki silahı görmezden gelmek zordu.Ters bir hareketimde beynime silahtan çıkan o kurşunu yiyeceğimi biliyordum.Yutkunarak kafamı hafif bir açıyla yana çevirdim ve profilimi inceleyen karanlık bakışlarla kesişti gözlerim.Hızla kaçırdım gözlerimi.Ama yanan sağ yanağım, bakışlarının hala bende olduğunu hissettiriyordu.Titreyen elimle sargı bezini sabitlemek için beyaz bandı açmaya çalıştım ama bir türlü olmuyordu.Yüzlerce defa yaptığım şeyi şu an yapamıyordum.Parmaklarıma değen parmaklarla irkildim ve bant elimden düştü.Bacağının yanına düşen bandı alarak ucunu açtı ve bana uzattı.Bir kaç saniye bana uzattığı banda baktım.Derin bir nefes alarak elimi uzatıp bandı aldım ve ona bakmadan açtığı uçtan kopardığım büyük parçayı sargının üzerine yapıştırdım.Biten işlemle elimdekileri siyah yatak örtüsünün kapladığı yatağın üstünde ki metal tepsiye koydum.Yavaşça doğrularak ona baktım. "Bitti.Artık gitmek istiyorum." Gözleri dikkatle hareketlerimi inceliyordu.Sanki bir şey arıyordu.Hiçbir şey demeden bakmaya devam etti.Bu sabrımı taşırmaya yetmişti. "Bitti diyorum sana.Gideceğim, söyle şunlara kafamdan çeksinler şu silahı." Kısa bir kafa hareketi yaptı ve arkamda ki adam silahını indirdi. "Gideceksin tamam." Çaktırmadan derin ve rahat bir nefes aldım.Geriye doğru bir adım attım ve tam arkamı dönüp kapıya yüreyecektim ki sesiyle duraksadım. "Ama şimdi değil." Kafamı hızla ona çevirdim. "Ne?" "Şimdi gitmeyeceksin." Rahat bir tavırla söyledikleriyle artık sinirden ağlayacağımı düşündüm.Sinirlendiği zaman ağlayan bir insan olarak her an bir krize sürüklenebilirdim.Bir kaç saniye kapattığım gözlerimi hızla açtım ve gözlerinin içine bakarak bağırdım. "Ne saçmalıyorsun sen ya?Baktım işte yarana.Daha ne istiyorsun? " Ona bağırmamla gözlerine sinen karanlığı izledim.Sinirle ona doğru attığım bir kaç adımla kollarımdan tutuldum tekrar.Kollarımı sallayarak onlardan kurtulmaya çalıştım. "Bırakın beni!" "lasciarlo andare" (Bırakın.) Adamlara bakarak söylediği kısa şeyle kollarım serbest bırakıldı.Gözlerimden alev çıkarıyor olabilseydim karşımda ki adam şu anda koca bir ateşin ortasında kalmış olacaktı.Gözlerinde ki karanlığın içinden geçen kısa süreli parlamayla üzerine yürüdüğüm bedenime ve ateş saçan gözlerimi izledi.Ne tür bir psikopattı bilmiyordum ama burada bir dakika daha kalmak istemiyordum. Gözlerini gözlerimden çekmeden konuştu. "Porta il nostro ospite nella stanza accanto e sii gentile con lui." (Misafirimizi yan tarafta ki odaya götürün, ve ona nazik davranın.) Ne söylediğini anlamadım ama söyleyiş tavrı kalbime ekilen endişe tohumlarını hızla büyüttü ve az sonra korku filizlendi. Sezilerim haklı çıktı arkamdan gelen adamlar iki kolumdan bu sefer hafifçe tutarak beni odanın dışına yönlendirdiler. Ama yere sürüdüğüm ayaklarımla onlara engel oldum. "Ne dedin?Ne dedin Allah'ın cezası.Bırakın beni siz de." bağırarak söylediğim şeyler yüzünde herhangi bir ifade değişimine neden olamdı ve yatak başlığına yasladığı kafasıyla gözlerini kapattı ve eliyle yaptığı hareketiyle adamlar tekrar harekete geçtiler.Bu sefer beni odadan çıkarmayı başarmışlardı.Evi dolduran çığlıklarımla beni hemen yan taraftaki odaya doğru ilerlettiler.Kapıyı açarak beni içeri, odanın ortasına doğru hafifçe ittiler ve kapı hızla kapatılarak kilitlendi.Hızla kapıya ilerleyerek ellerim ve ayaklarımla tekmelemeye ve bağırarak kurtulmaya çalıştım.Yaptıklarımın boşuna olduğunu anladığım an sırtımı yasladığım kapıyla çaresizce yere doğru çöktüm.Dizlerimi kendime çekerek dertop oldum ve gelen sinir kriziyle hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD